Kıbrıs adası dışına çıktığımda yaşım 5’ti. Hiç unutmam “Liberty” yani “Özgürlük” isimli gemi ile bugünkü Girne Yat Limanı’ndan hareket etmiştik. 1980’li yıllarda Kıbrıs’ın kuzeyinden gemiler ya Mağusa, ya da Girne Yat Limanı’ndan kalkardı. Çocukça zekam şimdilerde nasıl hatırlıyor bilmiyorum ama tarih 1 Temmuz’du. Kabotaj Bayramı denilen o günde geminin Türkiye’deki limana rötarlı girdiğini hatta saatlerce törenlerin bitmesini beklediğimizi hatırlıyorum. O yıllarda yurt dışına gitme gibi bir kaygım yoktu. Büyüyüp kendi rüştümü ispatlama çabamda, ilk kez yurt dışına çıktığımda yine adres Türkiye olmuştu. Kendi başıma uçağa bindiğimi, İstanbul’a gittiğimi ve evinde kalacağım yeğenim Ali’nin beni Taksim’de Havaş ofisi önünde beklediğini hatırlıyorum. O dönemde cep telefonları yoktu. Üstelik uçağımın rötar yapması nedeni ile Ali’ye gecikmeyi de bildirememiş ve beni o kış gecesinde yaklaşık 2 saat sokakta beklemişti. Aradan yıllar geçti ve bu kez kendimi Amerika’da buldum. Yaşım 23’tü ve Türkiye dışındaki ilk yurt dışı deneyimimi yaşıyordum. Ercan – İstanbul, İstanbul – Avusturya ve Avusturya – New York, hatta New York üzerinden ise Washington DC’ye uçmuştum. Yaklaşık 18 saatlik bir yolculuktu. Amerika’ya girmek garip bir heyecanken, adeta bir suçlu gibi, acaba bir sorun çıkarmı endişesi taşıyordum. Hem öğrenci olmam, hem de burs ile ABD’ye gitmeme karşın, vizelerimde sorun olmaması bile bu endişemi gidermiyordu. KKTC pasaportumu kullandığım son yolculuğum bu oldu. Ne acıdır ki şimdilerde Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu ile uçuyorum. Bu güne kadar bir çok farklı ülkeye gitmeme karşın, Türkiye ve KKTC’nin tanımadığı ancak neredeyse tüm Kıbrıslı Türklerin sahibi olduğu bu pasaport ile bir çok ülkeye sorunsuz seyahat edebiliyorum. Hani İnsan Haklarını çok konuştuğumuz bu günlerde dün İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 13. Maddesi aniden dikkatimi çekti. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 13. maddesi şöyle diyor: “1. Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır. 2. Herkes, kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir.” İşte hal böyleyken ateş kes topraklarında sınır kapıları ve dikenli teller arasında yaşıyoruz. Sınır kapılarında uzayan kuyruklarda, Ispat-ı vücut ile ilerliyoruz. Kim olduğumuzdan ziyade ne olduğumuzun tartışıldığını görüyoruz. Bu topraklarda 2,3,4 pasaport taşıyan yüzlerce insan var. KKTC ve Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu taşıyanlara ilave TC, İngiltere, Avustralya pasaportlu vatandaşlar, en kolay seyahat adına yol alıyor. Henüz 5 yaşında Liberty/Özgürlük isimli o gemi ile başlayan yolculuğumda şimdi özgür insan olamamanın, kendi ülkemde, aidiey yoksunu birey olmanın hüznünün yaşıyorum. Takvim dönüyor. Yine ben umutlarımı, yeni yıla sarkıttım.