Müzakerelerle ilgili yoğun çalışmanın yarın da devam edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Pazartesi yapılacak görüşmede, bugüne kadarki çalışmaların sonucunda gelinen noktayı değerlendireceklerini ve sonraki süreci planlamaya çalışacaklarını söyledi. Bugünkü liderler görüşmesinde, yurttaşlıklar, AB yurttaşlarının ikamet konuları, yasal ikametgah konuları, seçme-seçilme hakları, özgürlükler, üçüncü ülke yurttaşlarının konumu, Türk vatandaşlarına Yunan vatandaşlarıyla eşdeğer uygulama konuları görüşüldü.
Cumhurbaşkanı Akıncı, federal polisin Ortak Soruşturma Komitesi ve silah kullanma yetkisi olacak personelde %50-%50 olacak şekilde sayısal eşitlik konusunda uzlaşıya varıldığını açıkladı. Cumhurbaşkanı Akıncı mülkiyet başta olmak üzere sık sık gündeme getirilen özgürlüklerde de, Kıbrıs Türk halkı için büyük önemi olan iki bölgelilik ve iki toplumluluğu tehdit etmeyecek düzenlemeler yapılması konusunda da ortak anlayış geliştirildiğini ifade etti.
YASAL İKAMET ÖZGÜRLÜĞÜNE %20 DÜZENLEMESİ
Cumhurbaşkanı Akıncı, tüm bu konularla ilgili ayrılık noktaları olmakla birlikte benzer yaklaşımların ve uzlaşıların da olduğunu açıkladı. Akıncı şöyle devam etti:
Kıbrıs Türk tarafı açısından iki kesimlilik ve iki toplumluluğun önemli olduğu ve bunları bertaraf etmeyecek yönde ilerlediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, yasal ikametgah kavramının yerel seçimlerle de ilgili bir konu olduğunu belirterek daha önceki müzakereler vardıkları “Kıbrıs Türk Kurucu Devleti’nin iç vatandaşlarının en çok yüzde 20’sine kadar bir yasal ikamet hakkı tanınacak” uzlaşısını bugün bir kez daha teyit ettiklerini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Akıncı bu düzenlemenin Kıbrıs Türkü’nün kendi bölgesindeki çoğunluğunun herhangi bir şekilde tehdit altında olmaması açısından çok önemli olduğunu belirtti. Herhangi bir siyasal hak içermeyen kalma hakkının kaçınılmaz olarak uygulanacağını hatırlatan Cumhurbaşkanı Akıncı, “İsteyen istediği yerde konaklayabilir. Yazlık ev yapmak istiyorsa yapabilir. Bir apartman dairesi alıp yerleşebilir. İş bulursa çalışabilir. İş kurmak isterse yerel yönetime müracaat edip gerekli izinleri alırsa işini kurabilir. Bütün bu olanaklar her iki tarafta da herhangi bir siyasal hak içermeyecek şekilde var olacaktır” dedi.
SİYASİ HAK İÇERMEYECEK ŞEKİLDE
Yurttaşlıklarla ilgili siyasi bir hak içermeyecek olan iki konu olduğunu açıklayan Cumhurbaşkanı Akıncı şöyle dedi:
“Bunlardan biri iç vatandaşlık konusudur. İç vatandaşlığın kriterleri zaten kurucu devletlerin kendileri tarafından sağlanacak, saptanacaktır ve bu konuda da öteden beri bir uzlaşı vardır. Örneğin, herhangi birisinin iç vatandaşlığa müracaat edebilmek için çok iyi lisan bilmesi yani kuzeydeki Kıbrıs Türk Kurucu Devleti’nin ana dili Türkçeyi çok iyi bilmesi gerekecek. O nedenle çok spesifik sayıdan bahsediyoruz. İkincisi kalma hakkıdır ve herhangi bir başka hak da doğurmayacak. Bizim için önemli olan yasal ikamet miktarıydı. O konuda biz uzlaşma zaten vardı, bunu en çok yüzde 20 olacak şekilde bu var olan uzlaşıyı bugün teyit etmiş olduk”.
Cumhurbaşkanı Akıncı özgürlüklerle ilgili olarak serbest dolaşım, serbest mülk edinme gibi olgularının sık sık ifade edildiği belirterek, kurucu devletlerin düzenleme hakkı olması şartıyla bireysel hakların olacağını dile getirdi.
MÜLKİYET HAKKINDA DÜZENLEMELERLE İLGİLİ ORTAK ANLAYIŞ
Cumhurbaşkanı Akıncı, mülkiyet hakkı ile ilgili düzenlemelere ilişkin şu bilgileri verdi: “Mülkiyet hakkı da sık sık gündeme getirilen özgürlüklerden biridir. Mülkiyet hakkı da kurucu devletler tarafından düzenlenecektir. Herhangi biri gelip de bütün bu araziyi aldım, ya da 10 daireli bir apartman söz konusuysa bütün apartmanı aldım diyemeyecektir. Bu konularda geliştirilen anlayış artık iki tarafın da ortak anlayışı haline gelmiştir. Bu ortak anlayışın hayata geçmesi, iki kesimlilik bakımından bizim herhangi bir endişe duymamıza neden olmayacaktır ki bu Kıbrıs Türk halkının referandumda kullanacağı oy bakımından önem arz etmektedir.”
“TEK BOYUTA BAKMAK BİZİ DOĞRU YERE GÖTÜRMEZ”
Kıbrıs sorununun 1974’te başladığı yönündeki söylemlerin özellikle Rum ve Yunan tarafından sorunun bir işgal sorunu olduğu şeklinde yinelenmekte olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Akıncı, “İşgal kalkınca bu sorun bitecektir. İkili bir sorun değildir şeklindeki anlayışlar yanlıştır” dedi. Cumhurbaşkanı Akıncı, bu yanlış ve tek boyutlu bakış açısından kaynaklanan anlayışların, sorunun köküne inmeyen bir yaklaşımı temsil ettiğini belirterek şöyle konuştu:
“Kıbrıs sorununu 1974’te başlatırsanız 1963’te ne olduğunu hatırlamak istemezsiniz. Ama gerçek bu değildir. 1950’lerden gelen bir sorundan bahsediyoruz ve ortaklık cumhuriyetinin nasıl yıkıldığını unutmamamız gerekiyor. Yarınımızı kurarken elbette geçmişte kalalım demiyoruz ama geçmişten de dersler alalım. Ve o derslerle yarınımızı kuralım ki sağlam olsun. Yeniden yıkılmasın. O anlamda bunlara cevap vermek istiyorum. Sorunun bir boyutunu görüp diğer boyutunu görmezden gelirseniz bizi doğru bir yere götürmez” diye konuştu.
“SİLAH KULLANACAK POLİS SAYISINDA YARI YARIYA ANLAŞTIK”
Bir diğer konunun da polisin yapılanmasıyla ilgili olduğunu ifade eden Akıncı, bu konuda da Rum basınından yansıyanların eksik olduğunu belirtti. Akıncı şöyle devam etti:
“Kurucu devletlerin polis sayılarıyla ilgili olarak geçmişten gelen bir uzlaşma vardır. Güney Kurucu Devleti’nin 5 bin, Kuzey Kurucu Devleti’nin 3 bin 100 polise sahip olması uzlaşılmış bir konuydu. Biz bu sayıyı bozmadık. Bu uzlaşmanın devam etmesini istiyoruz. Bu da yüzde 60’a 40 oranına denk geliyor. Onun dışında federal polis konusunda ise, Rumlar tümüyle bunun yüzde 60’a 40 olmasını savunuyorken, biz de yarı yarıya ve eşit olmasını savunduk. Bunun bir ara kesitini bulduk. O konuda bir öneriyle bu uzlaşıyı sağladık. Bizim açımızdan önemli olan polisin silah kullanmaya yetkili olan birimleridir. Yani sayısal anlamda eşitlik talep ettiğimiz ofiste masa başı görev yapacak olanlar değildir. O nedenle silah kullanma yetkisine sahip olacak olan birimlerin ve federal soruşturma biriminin tam eşitlikle oluşmasında uzlaştık. Orada ve silahlı güç biriminde yarı yarıya eşitlik olması konusunda uzlaştık. Masa başı bölümler için 60’a 40 olmasını biz kabul ettik. Dolayısıyla orada da böyle bir uzlaşma doğdu. O nedenle poliste 60’a 40 oranında anlaşıldı haberleri yanlıştır. Doğrusu bu anlattığım çerçevededir.”
“SIFIR ASKER, SIFIR GÜVENCE, SIFIR GARANTİ DERSENİZ UZLAŞMA OLMAZ”
Bir gazetecinin “Yunan Başbakan Alexis Tsipras’ın, bu kadar fazla Türk askerinin bulunduğu bir yerde bulunacak çözüm, çözüm değildir. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz” şeklindeki soruya ise Akıncı şu yanıtı verdi:
“Çözüm sağlandıktan sonra Kıbrıs’ta zaten bu kadar asker kalmayacak. Çözümün getireceği sonuçlardan biri de asker sayısının azaltılması olacaktır. Bu herkes tarafından bilinen bir şeydir. Bizim talebimiz de 40 bin askerin kalması değildir. Sadece üzerinde mutabakat sağlanacak oranda bir askeri varlıktan söz ediyoruz. Bu güvenlik-garanti çalışmaları çerçevesinde ortaya çıkacak olan rakam ne ise belli bir tarihte o rakama ulaşılmak üzere aşama aşama çekilecektir. Buna bu açıdan bakmak çözüm doğrultusunda katkıda bulunmak demektir. Ama sıfır asker, sıfır garanti, sıfır güvence derseniz o zaman bir uzlaşma mümkün olmaz”