MUZAFFERABAD - ATAKAN ÇELİK Pakistan'da 2005 yılında meydana gelen deprem ve 2010 yılındaki sel felaketlerinde ülke yerle bir olup, binlerce insan hayatını kaybederken, binlerce çocuk öksüz ya da yetim kaldı. Daha önce bölgede yaşanan çatışmalar nedeniyle anne veya babasını kaybedenlere bu felaketlerdekiler de eklenince bölgede sosyal sorunlar yaşanmaya başladı. Hükümetin bu sorunun çözümü için yaptığı birçok çalışmanın yanı sıra STK'lar da önemli projelere ön ayak oldu. Bu alanda Pakistan'da çalışan en büyük STK'lardan biri olan İHHKhubaib Vakfı'na Türkiye'den İHH'nın da destek vermesi ile büyük bir sosyal sorumluluk projesine başlanılmış oldu. Pakistan'ın birçok eyaletinde bulunan yetimhanelerden biri olan Muzafferebad'daki Khubaib Vakfı Yetim Okulu da bunlardan biri. Khuabib Vakfı Okul Müdürü Muhammed Zahid Azeem, 2005 yılındaki deprem felaketinin ardından anne ve babasını kaybeden çocuklara ebeveynlik yapmak için radyo programı ile bir proje başlatıldığını söyledi. Duyuruyu duyar duymaz radyo kuruluşuna gittiğinde çocukların başkaları tarafından alındığını ifade eden Azem, burada Khubaib Vakfı ile de tanıştığını vurguladı. O günden sonra o derneğe yakınlık hissettiğini ve birçok projede yer aldığını belirten Azeem, daha sonra İHH'nın da desteklediği Keşmir'in başkenti Muzafferabad'daki okulda yönetici olduğunu söyledi. Azeem, İHH'nın destekleri ile okulun daha da büyütüldüğünü, 165'i yetim öksüz toplam 465 öğrenciye hizmet verdiklerini anlatarak, okulda eğitim gören yetimlerin ayrı ayrı hikayelerinin bulunduğuna belirtti. Bir rüya ile başlayan hikaye Azeem, okul inşaatı sırasında binanın elektrik işlerini yapan bir çalışanın elektrik kaçağı nedeniyle hayatını kaybettiğini ifade ederek, şöyle devam etti: "Bu çalışanımızın iki ay önce evlendiğini, aradan bir süre geçtikten sonra eşinin hamile olduğunu öğrendik. Ölen çalışanımızın ailesinden birkaç yakınını işe aldık. Daha sonra ölen çalışanımızın hamile eşinin de doğum sırasında hayatını kaybettiğini öğrendik. Aradan 3 yıl geçmişti. Bir gün eşim Aişe, ölen çalışanlarını rüyasında gördüğünü ve bir oğlunun olduğunu ve okula alınmasını istediğini söyledi. Aradan iki gün geçtikten sonra bir kadın tarafından tarif edildiği gibi bir çocuk okula geldi. Çalışanımızın anısına Arafat Ali'yi okulumuzda eğitime başlattık. Okulumuzun en sevilen öğrencisi olan Ali'nin yaşama sevinci diğer öğrencilere de örnek. Yaşadığımız bu hikayeye benzer onlarca hikaye bu çatı altında mevcut. Her öğrencinin ayrı bir hikayesi var." Aişe Azeem ise işçi ve eşinin hayatını kaybetmesinin çok üzücü olduğunu ifade ederek, uzun süre olayın kendilerinde büyük bir iz bıraktığını vurguladı. Azem, rüyasını ve yaşanan olayı şöyle aktardı: "O gece rüyama giren eski çalışanımız, bir çocuklarının olduğunu belirterek çocuğun okulda eğitim görmesini istedi. Ben de sabah eşime anlatınca, eski çalışanımızın çocuğunun olup olmadığını araştırdık, aradan iki gün geçtikten sonra rüyada gördüğüm kıyafetleri ile Arafat Ali adında bir çocuk okula geldi. Arafat Ali o günden sonra okulumuzun bir bireyi, maskotu haline geldi. Kısa süre içerisinde okulun en başarılı çocuklarından biri oldu." ''Şefkat ve merhameti burada buldum'' Arafat Ali de babasını ve annesini hiç tanımadığını, aile büyükleri tarafından Khubaib yetimhanesine getirildiğini söyledi. Doğumu sırasında annesini kaybettiğini, o günden sonra anne baba sevgisini yaşamadığını anlatan Ali, daha önce görmediği şefkat, merhamet ve dostluğu burada gördüğünü, kendisi ile aynı kaderi paylaşan birçok arkadaşının olduğunu belirtti. "Burası benim evim, huzuru burada buldum. Buradan ayrılmayı düşünmüyorum" diyen Ali, hayalinin gelecekte önemli STK'larda çalışarak kendisi gibi aynı kaderi yaşayan insanlara yardım etmek olduğunu anlattı. Her sabah güne erkenden başladığını vurgulayan Ali, eğitimin yanı sıra birçok sosyal etkinlik yaptıklarını sözlerine ekledi.