Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Özbek, pandemiyle hayatımıza giren maskenin önümüzdeki dönemde nasıl kullanılması gerektiğiyle ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
“DİĞER ÜST SOLUNUM ENFEKSİYONLARINDAN DA KORUYOR”
“Maskeler, virüsün ağzımızdan burnumuzdan girmesini tamamıyla engellemese de çok ciddi miktarlarda girmesini azaltır” diyen Özbek şöyle konuştu:
“Pandemi süresince kullandığımız bu maskeler aynı zamanda mevsimsel olarak yayılım gösteren diğer üst solunum yolu enfeksiyonlarından, genellikle kış aylarında yaşadığımız havada asılı kalan ve solunan havanın kalitesini düşüren atık partikülleri solumamızdan da bizi korudu”
Maskenin hava kirliliğine ve özellikle bahar ve yaz aylarında doğanın canlanmasıyla havaya karışan, bitkilerin eril nükleik asitlerinin taşındığı polenlere karşı da koruduğuna dikkat çeken Özbek, “Alerjik yapıya sahip olan kişilerde maske kullanımı, polen ve tozlarla teması azaltıp, şikayetlerinin ortadan kalkmasında veya en azından azalmasında fayda sağlamaktadır” ifadelerini kullandı.
“SOLUNUM MASKELERİ 2 TARAFI DA KORUR”
Pandemiyle birlikte hayatımıza giren maskeleri genel olarak ‘cerrahi maskeler’ ve ‘solunum maskesi’ olarak iki guruba ayırmanın doğru olacağını kaydeden Özbek, “Cerrahi maskeler tıbbi müdahalelerde sıklıkla kullanılır. Bu maskelerin asıl amacı, hastayı sağlık çalışanlarından bulaşabilecek olan enfeksiyon etkenlerinden korumaktır. Solunum maskeleri cerrahi maskelere göre yüzü daha iyi sarmakta ve kaplamaktadır. Havanın girişini filtrelediği gibi çıkan havayı da filtreleyerek iki taraflı bir koruma sağlamaktadır” dedi.
PANDEMİ SONRASI KULLANIM ALANLARI
Prof. Dr. Ahmet Özbek, önümüzdeki dönemde maskenın nasıl kullanılması gerektiği konusunda da şu bilgileri verdi:
“Olayı biraz da sosyolojik açıdan değerlendirmekte fayda görüyorum. Günümüzde insanların yaşadıkları şehirler yoğunluk olarak artmaktadır. Yani birim alana düşen insan sayısı artış göstermektedir. Diğer bir ifadeyle özellikle solunum sistemini hedef alan enfeksiyon hastalıklarının yayılması daha da kolaylaşmaktadır. Kalabalık yaşamın getirdiği motorlu taşıtların hava kalitesini düşürücü etkisi, yine kış aylarında ısınma amacıyla kullanılan fosil yakıtlarının havadaki olumsuz etkileri, maskeleri sürekli olmasa da zaman zaman kullanmamız gerektiğine işaret etmektedir”
Pandemi sonrasında maskeyi kullanmamız gereken yerleri sıralayan Özbek, “İnsan kalabalığı olan, alışveriş merkezleri, toplu taşıma aracı, toplantı salonları, hava kalitesinin düştüğü, tozlu ve dumanlı yerler, polenlerin yoğun olarak bulunduğu yerler, yakın mesafede konuşmak durumunda kaldığımız zamanlarda kullanılabilir” diye konuştu.
PANDEMİ SÜRERKEN SOLUNUM MASKESİ
Cerrahi tip maskeden ziyade solunum maskesinin takılmasının daha faydalı olacağını söyleyen Özbek, Ancak Kovid-19 pandemisi sonrasında cerrahi tip maskeler de yeterli korumayı sağlayacaktır. Toplum kaynaklı enfeksiyonların etkenlerini, bulaştığı yüzeylere ellerimizle temas edip sonrasında ellerimizi ağız ve gözlerimize götürerek de alabiliriz. Buradan da şöyle bir sonuç çıkmaktadır: Ellerimizi ağzımıza götürmede maske bir bariyer olmaktadır. Ayrıca gözlerimizi de bu temastan korumamız gerekmektedir. Salgın esnasında sağlık çalışanlarının maskenin yanı sıra gözlük ve siper kullandıklarını da hatırlayalım” ifadelerini kullandı.
Gelişmiş toplumlarda insanların pandemi öncesinde de her zaman sosyal mesafeyi korumaya çalıştıklarını hatırlatan Özbek, “Bunu ülkemizde de toplumsal bir kural olarak kabul etmek, hem enfeksiyonlardan korunma hem de kişisel hakların kullanılması noktasında çok doğru olur” dedi.