Seçim tarihi yaklaştıkça, sosyal medyadaki hareketlilik ve buna bağlı olarak heyecan ve tansiyonda artıyor. Tansiyon ve heyecan arttıkça özellikle Hüseyin Özgürgün ile ilgili iddialar da ortalığı kasıp kavuruyor. Vur abalıya misali sanki bu güne kadar bazı iddialar yalnız onun adına yapılmış gibi kasap bıçağını, nacağı ve baltayı kapan, bir yerlerden de yapılan teşvikler ile ‘Vur Allah ‘ Allah diyerek saldırıyor.
Hüseyin Özgürgün ile ilgili iddialar sanırım biraz da ayrılmakta olan eşi Dilek Hanım kaynaklı oluyor. Onun verdiği bilgiler, mahkemede ortaya konan belgeler ile Özgürgün seçim öncesinde zor durumda bırakılmak isteniyor.
Tabi Özgürgün’ün yaptığı yanlışlıklar ve taktiksel hatalar da olayın tuzu ve biberi oluyor. Ve işte bu nedenle Ali dayı ve Növber teyze siyaset arenasında balık baştan koktu diyenlere yok efendiler tuz da koktu diyor.
Derinlerde gezinen olaylar ‘Sonar ‘ dalgalarına takılıp, derinliklerden gün ışığına çıkarken, banka hesapları ile rezidans ve saray yavrusu evlerin yanısıra, milyon stg.’ler ortaya dökülüyor. Percshe, Jaguar gibi lüks arabalar da sonar cihazına çarpıp ding dong diye ses veriyor.
Başbakan tüm bu söylenenlere ve hakkında atılan iddialara aldırış etmez gibi görünürken, Saray Yavrusu evde, haklarında çeşitli yorumlar yapılan çok özel birileri ile bir araya geliyor. Kontrol ve denetleme mekanizmasında bulunanlar ile o evde buluşuyor.Türkiye’deki malum bir kişiden selam getiriliyor.
Tabi bu işler denizin ve rüzgârın altını oyduğu kaya gibi hem UBP’nin altı oyarak güç kaybına hemdesiyasilere olan güven kaybına neden oluyor. Bazı bakanların parti liderlerine yönelik itimatları ve saygıları yalnız yüze piyaz olarak kalırken, arkasından ise ‘ Başbakanın yaptığı en güzel iş futbol oynamaktı’ bunun dışında yaptığı en güzel iş yok. Haaa birde en güzel işi ‘Çapkınlık’ olarak kaldı sözlerini sarf etmelerine neden oluyor.
UBP bu yaşananlara rağmen birinci parti olarak gösteriliyor. Ancak rüzgar ve denizin sürekli altını oyduğu kaya buna ne kadar dayanır? Ve içteki kavga, liste hareketleri ile Ahmet Kaşif, Hamza Ersan Saner, İzel Gürçağ, Kemal Dürüst ve kısmende olsa Nazım Çavuşoğlu gibi partinin güçlü isimlerini seçim dışı bırakma uğraşları sonrasında partinin oyları nerededurur işte onu kestirtmek güç diye düşünenlerdenim.
Bugüne kadar Başbakan Özgürgün’e çullandık. Peki geriye baktığımız zaman bazı siyasiler çok mu temiz diye aklımdan geçiriyorum. Bence hayır. Ne kadar yapılanları silerlerse silsinler, yada defterleri yırtsalar yapılanların izi mutlaka kalır. Ve birileri bana siyasi hayat nasıl gidiyor diye soranlara dönüp onları göstererek işte böyle gidiyor derim.
ŞAKATC’de yaşandığı öne sürülen birçok yolsuzluk iddiası, ihale Ali Cengiz oyunları, oklar Özgürgün’e dönünce birden kayboldu. Ancak eğri ok doğru yol almaz ve birgün yarattığı tahribatın hesabı sorulur.Örnek mi? Ombudsman’ın bile raporlarında doğru değil dediği 11 Milyon 250 bin Euro olayı. Hasır altı edilen Kıb-Tek İhaleleri.ve Kıb-Tek yönetim kurulu üyesi Nusretİlktuğ’un, dürüst davrandığı için görevden almasını gösterebiliriz..
Dahası, Kumarcılar Hanı ihalesinde ödenen ihale fazlalıkları. 9 günlük turiste verilen vatandaşlık ve VIP’den geçirilmesi, Rüşver ile oy satın almanın yasalara aykırı olduğunu bilen ancak Ben oy almak için para verdim diyen bir parti başkanına soruşturma açılmamasını. Veya mecliste elinde dolarlar ben rüşvet aldım diyen şimdilerde de millevekili adayı olan eski bir Milletvekilinin, sonrasında şaka yaptım diyerek işin içinden sıyrılmasını da bu örneklere ilave edebiliriz
Babamın adı hıdır, elinden gelen budur diyerek ülke yerine cebini düşünen bazı siyasetçilerimiz Adaletin zayıfladığı yerde büyüyen suçlulardır sözünün sanırım en canlı örnekleridir.
İsterseniz CTP’ye de bir göz atalım. CTP özellikle Mağusa’da yaşanan kavgayı, kısmen bitirerek toparlama sürecine girdi. Tufan Erhürman,eskilerin bir kenara çekilmesi ile parti yükselişe geçti. İki başlılık rafa kaldırılarak, Emirname ayak oyunları ile arsalarını 10 kata yükseltip satan siyasilerden ve ihalelerde aslan payını kendisine yontanlardan dakurtularak oy oranı artırıldı. Tufan Erhürman, ile ilgili en ufak bir iddiayı geçin bir söylenti bile olmaması, partinin imajını değiştirerekmerdivenlerin hızla çıkılmasını sağladı. Dün %17-18 oy bandında seyreden parti bugün%22 – 23 bandına çıkmış durumda.
TDP’ye gelince, Cemal Özyiğit ve partiyi sırtlayanlar ile ilgili en ufak bir söylentinin olmaması güvenirliğinin artmasına neden oldu. Akıncı ve Harmancı ile gelen başarının yanısıra, özellikle Milletvekili adaylarının toplumda büyük saygı gören kişilerden oluşması partinin hızla yükselmesini sağladı. Yıllardır bir milletvekili bile çıkartmayan İskele ’den bile Milletvekili çıkartma garanti duruma geldi. Keza Girne’de bir yerine birkaç milletvekilinin meclise gideceği konuşulmaya başlandı. Lefkoşa’da UBP ile ilk sıraya oynanmaya başlandı. Lefke, Güzelyurt milletvekili çıkartma yolunda önemli adımlar attı. Nedeniise partiye ve adaylara olan güvenden dolayıdır derim.
Halkın Partisine gelince Kudret Özersay’ında etliye sütlüye bulaşmadığını temiz bir kişiliğe sahip olduğunu söylemek isterim.. Ancak siyaset arenasında Elçiliğin adamıdır. Davutoğlu’nun projesiydi, Davutoğlu gidince balon söndü yakıştırmaları HP’nin 1500 feet yükseklikten yere doğru pike yapmasına neden oldu. Temiz veiyi elemanlara sahip HP’nde bu düşüş devam ederse, milletvekili sayısı çok aza indirgenir diye düşünenlerdenim.
YDP Erhan Arıklı ile bir yükseliş yakaladı. İki Rum’un öldürülmesi olayına adı karıştığı gerekçesi ile İnterpol tarafından Kırgızistan’da tutuklanan ancak aleyhinde delil bulunmadığı gerekçesi ile serbest bırakılan Erhan Arıklı ile ilgili, herhangi bir iddiayok. Adı alavere dalaverelere karışmadığı gerekçesi ile DP’den ayrılıp YDP’yi kurunca partisini baraj noktasına kadar taşıdı. Ancak milletvekili adayları arasında geçmişte ismi şaibelere karışmış isimler var. Bu nedenle partisinden atılan eski bakanvar. Rüşvet aldım diyen eski vekil var. Bu seçimi etkiler mi bilmem. Ama suiistimaller rüşvet ve buna benzer iddialar, Erhan Arıklı’ninkişiliği ile hiçbir zaman bir arada olmadı. Buda onun için bir artıdır.
TKP-YG-BKP Çakıcı ile yürümeye çalışıyor. Mehmet Çakıcı’ya bazı parti başkanlarına yakıştırılan rüşvet aldı. Para yedi yakıştırmaları kesinlikle yapılamaz. Ancak bunun dışında sosyalistim diyen ancak kapitalist düzenin doruğunda gezinen ve ikinci yurt inşaatına başladığı söylenen İzzet İzcan’ın partisi BKP içerisindeki kargaşa TKP’yi etkileyebilir kanaatindeyim..
Evet partileri ve bazı siyasileri analiz edelim dedik. Sonar dalgaları bazılarını fena yakaladı. Zamanı gelmişse “Dur” demenin, zaman geçmişse “git” demenin; ve karizma ve inandırıcılık bitmişse “Yeniden” demenin; Hiçbir anlamı yoktur. Bunları gönderin derken bu nedenle ‘‘Nerden Buldun Yasası’ şart diyorum.