Emek en yüce değerdir söylemleriyle yıllardır meydanları inletenler, patronlara hizmet etmekte herhangi bir sakınca görmemektedirler. Hükümetin açıkladığı sözde ekonomik önlemlerin işçiyi, emekçiyi, köylüyü, emekliyi ve dar gelirliyi koruyan yönü yoktur. Bankalar korunmaktadır, yabancıya 3 konut hakkıyla bir avuç kesim memnun edilmiştir. Yüzölçümü belli memleketin toprakları apar topal resmen satılmıştır. “Bu Memleket Bizim” diye gökleri inletenler ise hala suskun.
Hükümet işlediği kusurun farkındadır, artık zamları Bakanlar kurulu toplantılarını açıklama yapmadan kaçarcasına bitirdikleri günlerin gecelerinde yapmaktadırlar. Yaptıkları zamlar için herhangi bir sosyal etki raporu yapmadıkları, “altta kalanın canı çıksın” modeli uyguladıkları gün gibi ortadadır.
Yürütme erkinin tamamı vurdumduymaz, yasama ise tatildedir. Memleket sahipsiz, halk çaresizdir. Memleketin bütün market ve mağazaları bir avuç tüccar tarafından tutulmuş, Hükümet gaflet içinde. Halk sekiz ay önce koşa koşa oy verdiği partilerin bu gaddar tutumundan şok içinde! Sonu hiç belli olmayan geleceği için uykusuz geceler yaşamaktadır.
Hükümetin yandaş ve işbirlikçileri her ne kadar yaşananları ithal krize bağlamaktadır. Biz elbette bu hükümetin döviz krizini sonlandırmasını beklemiyoruz. Böyle bir etkisi ve gücü doğal olarak yoktur. Ancak doğru vergi politikaları ve doğru teşviklerle dar gelirlinin yükünü küçük üreticinin üretim kabiliyetini korumak ve geliştirmek için çaba sarf etmesini bekliyoruz.
Toplumsal seferberlik iddiası ile başlattıkları hareket sonucu reelde devlet kasasına, ne kadar gelir girdiğini bu topluma açıklamak zorundadırlar. Memurdan kestiğini, hayvancıya vererek günü geçirmektedirler. Ekonomik krizden önce de eli taşın altında olanlar ve keyfi yerinde olanların bugün gövdesi taşın altında iken keyfi yerinde olanların keyfi daha da yerindedir.
Hükümeti oluşturanların hep bir ağızdan birlik, beraberlik ve toplumsal seferberlik çağrısı yapması; patronların sefasını desteklemekten başka bir işe yaramamaktadır. Hükümet evi, arabası, sürdüğü hayat ile ödediği vergi birbirini asla tutmayanların elini taşın altına koymadan dar gelirliye, emekliye, işçiye, emekçiye, hayvancıya, çiftçiye, fedakârlıkta bulunun söylemiyle gelmesin, çünkü kimse bu laflara ve sahibine itibar etmiyor, etmeyecektir.
Sendikamız HAKSEN’in ekonomik krizin etkisinin adaletli dağıtılması için açıkladığı 24 maddelik önerileri ile diğer sivil toplum örgütlerinin öneri de değerlidir. Hükümeti halkın önerilerine taleplerine en çok da feryadına ses vermeye çağırıyoruz. KKTC darbeci generallerin yönettiği bir Orta Amerika cumhuriyeti değildir. Sivillere, sivil toplum örgütlerine kulak verin.
Halkın karşısına ya hiçbir şey olmamış gibi çıkan ya da konuşmasından çaresizlik akan hükümet temsilcileri istemiyoruz. Bu ülke halktan anlayış ve merhamet bekleyen bir iktidar değil, çare üreten bir iktidar beklemektedir. Kimin hükümeti olduğunu ortaya koyun.
Halkın mı? Patronlar kulübünün mü?
Siyaset çözüm üretme sanatıdır.
Politikanın kuralı bellidir.
YAPAMAZSAN GİDERSİN.