PKK, IŞİD, FETÖ veeee...Fetullah'ın Cinleri!!!

Ediz TUNCEL

Ne tiyatro ama!!!

Türkiye'nin önce bir PKK'sı vardı...

Sonra,  Büyük Ortadoğu Projesi denen rezilliğin bir eseri olarak IŞİD'i de oldu...

Sonra da ortaya, tüm bunlardan daha eski olduğu anlaşılan "Nur topu gibi FETÖ'cüğü" de çıktı...

Ama en tehlikelisini Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ortaya çıkardı...

En tehlikelisi, göze görünmez olanı, başedilmez olanı...

Fetullah'ın cinleri...

Herifcioğlu yemin billahlar ediyor, döktürüyor CNN Türk'de...

Vallahi da billahi da bu işleri tezgahlayanlar Fetullah'ın cinleriymiş...

Kendisi bu işleri çok iyi bilirmiş, şahit da olmuşmuş...

Fetullah Gülen insanları cinleriyle esir alıyormuş...

Vay gariplerim vay, vay da ne vay!!!

15 Temmuz darbe girişimini yapanlar da bu kafaya göre Fetullah cinlerinin esiri olmuş...

Fetullahçı olan onbinlerce, hatta yüzbinlerce insan Fetullah'ın cinleri tarafından esir alınmış.

Melih Gökçek daha önce cinlerin esiri olan bir kadını nasıl kurtardığını da anlatıyor...

Kuyuda bir bıçak bulmuşlar, o bıçağı denize atmışlar, kadın bütün cinlerden kurtulmuş...

Aboooovvvvv!!!!

AKP'lilerin ve dinci kesimin bir zamanların üstadı, hocası, yüce adamı, ağası, babası, abisi, lideri, tapılan ilahı, peygamberi olan, ABD tarafından özel korumada tutulan, dünyanın dört bir tarafında örgütlenen Fetullah Gülen meğer cinci başıymış ve Fetullah Cinleri ile müthiş marifetler ortaya koyuyormuş...

Bu varışa göre, demek ki Fetullah Gülen'in arkasından gidenlerin ruhları cinlerin işgaline uğramıştır...

En çabuk cinlerden kurtulan da Bülent Arınç oldu, anlaşılan...

"Bana ahmak diyebilirsiniz..." dedi, anlaşılan cinlerden kurtulmanın yolunu ilk o buldu...

Eeeee, şimdi cinlerin ruhlarını ele geçirdiği insanların, darbecilerin, bilmem necilerin ne günahı var!!!

Adamlar cinlerin saldırısına uğramışlar, ruhları ele geçirilmiş, ruhlarını kurtarmanın yolu OHAL, MOHAL, mahkeme filan değil, tek çare kuyudaki bıçağı bulup da denize atmakta...

Ne gereği var OHAL'in, mahkemelerin, Melih Gökçek arasın kuyuları, bulsun cinlerin aletlerini, atsın denize, sorun bitiversin, ölenler için de ruhunu cinler çarpmış öldürenlerden değil, Fetullah'ın cinlerinden hesap sorulsun, okuyup üfürülsün, denizin yedi kat dibine kadar kovalansınlar...

Mesele üç harfliler olunca, hele de Fetullah'ın üç harflileri olunca,  insanın aklına ciddi ciddi kötü kötü şeyler de geliyor...

Acaba OHAL'cilerin içinde de ruhunu Fetullah'ın cinlerine teslim edenler ve manzarayı çaktırmadan fırsat kollayanlar var mı???

Varsa külliyen yedik ayvayı...

Kesinlikle hem Türkiye'nin hem de bizim başımıza başka bir çorap örecekler...

Fetullah'ın cinlerinin sağı solu belli olmaz, göze de görünmezler, ne halt ettiklerini asla bilemeyiz...

Yaaaa!!!

Durum böyle, 21. yüzyılda, bilim ve hukukun en üst seviyede olması gereken bir çağda, Türkiye'yi bu kafalar yönetiyor, bu kafaları seçen kafalar da bunlara inanıyor...

Ve gelelim, esas cini şişeden çıkaran kafalara...

Tarih 1 Mart 1950: CHP hükümeti, Tekke ve Türbelerin Kapatılması'na Dair 677 sayılı yasayı yürürlükten kaldırıyor ve Türk büyüklerine ait olanlar ve sanatsal değer taşıyanlar Milli Eğitim Bakanlığı tarafından halka açılıyor...

Tarih 29 Mayıs 1950: Başbakan Adnan Menderes, "Sadece millete mal olmuş  inkılâplarımızı saklı tutacağız" diyerek irticaya ilk işareti veriyor...

Tarih 3 Aralık 1950: Arap harfleriyle tedrisat yapmak için gizli ya da aleni dershane açanlar hakkında 23 Eylül 1931 tarihli, 12073 sayılı kararnamedeki yasaklama kaldırılıyor, böylece kontrollü veya kontrolsüz Kur'an kurslarına ve imam hatip okullarına yeşil ışık yakılıyor. 

Yıl 1953, Köy Enstitüleri, ilk öğretmen okullarına dönüştürüldü.

Yıl 1953, yasa değişikliği ile ''siyasi yayın ya da beyanlarda bulunmak, öğretim üyeliğinden çıkarılmaya neden olan bir suç'' sayılmaya başlandı. 

1955'te Başbakan Menderes, DP Meclis grubunda arkadaşlarına şöyle sesleniyor: ''Siz öyle güçlüsünüz ki, şu anda  isterseniz Anayasa'yı bile değiştirebilir, hilafeti bile getirebilirsiniz...''

Aradan geçen yıllarda, Fetullah Gülen'e "değerli adam" diyen, koltuk hırsı uğruna şeytanla yatağa girmekten zerre kadar çekinmeyen Ecevit, Demirel, Erbakan gibilerin bugünkü FETÖ'cülere zemin hazırlamak için yediği haltları hiç saymıyorum bile...

Gelelim Kenan Evren'e ve Türkiye'nin en karanlık sayfalarından birini oluşturan 12 Eylül 1980 darbesine...

Çakma Cumhurbaşkanı General Kenan Evren ABD'nin desteğiyle bir gecede seçilmiş hükümeti alaşağı ettikten sonra, meydan meydan gezmeye, konuşmalarında milli birlik, ulusal birlik yerine "dinci birliği", ulus yerine ümmet anlayışını ön plana çıkaran konuşmalarında sınır tanımıyor ve 10 Ağustos 1981'de Çanakkale'de attığı bir nutukta "muhterem din adamlarının ellerini öpeceğinden"  bahsediyordu...

Ne tesadüftür ki, ABD'nin desteğindeki PKK ve Fetullah'ın cinleri de tam bu sıralarda palazlanmaya ve önce Türkiye'de, sonra da tüm dünyada kafalarda örümcek ağlarını adım adım örmeye, din kisvesi altında ağına düşürdüklerinin kanını emmeye, ruhunu çalmaya başlıyordu...

Neyse, lafı daha fazla uzatmayalım...

Böylesine ustaca ve kalınca örülmüş bir örümcek ağını temizlemeye kalkanların da bu temizlikten tertemiz çıkmaları, pek olası değildir...

Fena sardılar, sarıldılar...

Da, aklıma gelmişken,  nasıl oldu da meydanlar tıka basa doluyken, polis ve asker birbirine düşmüşken, ne PKK ne de IŞİD bir tek intihar eylemi ve saldırı bile gerçekleştirmedi!!!

Neyi bekliyorlardı, seçilmiş AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı bir taraftan FETÖ'nün, diğer taraftan PKK ve IŞİD'in aynı anda yapacağı darbelere zor dayanırdı...

Amma ve lakin, galiba Fetullah'ın cinleri hesabı şaşırdılar...

Desem de sakın inanmayın, şişeden başka cinlerin da çıkacağı kuvvetle muhtemeldir...

Allah bizi çıkar için ruhunu şeytana ve cinlere satanlardan korusun...

Amin demek de sizlere kalsın...