POLİS CAMİASININ İTİBARINI YERLE BİR EDEN POLİSLER…

Ayşegül Garabli

Gezi olaylarının yaşandığı günlerdi.
Türkiye’nin tüm illerinde olduğu gibi İzmir de ayaktaydı.
Sokaklar demokrasi mücadelesi veren insanlarla doluydu ve tahmin
edebileceğiniz gibi , polis, cop, biber gazı da bolca mevcuttu.
Akşam yemeği için kızımla dışarı çıktık.
Yemekten sonra kızım çalışmak için eve gitmek istedi , ben de biraz daha
dışarıda dolaşmayı tercih ettim.
Kızım henüz yanımdan ayrılmıştı ki telefonla beni aradı.
“Anne dikkat et bir sokak aşağıda çok polis var” dedi.
O an yaşadığım üzüntüyü anlatamam.
Ne hale gelmiştik.
Kızım kendisini güvende hissettirecek polislerden beni korumaya çalışıyordu.
Polisin güvenini ve itibarını yitirdiği bir toplum kendisini güvende hissedebilir
miydi?
Kızımı düşündüm.
Her hangi bir sıkıntı yaşadığında kime gidecekti?
Ya da bu güven eksikliği ile özgüveni sarsılmayacak mıydı?
Bu durumdan dolayı herkes kendi adaletini kendi sağlamaya çalışıp, çeteler
oluşmayacak mıydı?
Gerçekten büyük bir üzüntü duydum ve kaygıya kapıldım.
Çünkü polis camiasının adaletin temel taşı olması gerektiğine inananlardanım ve
itibarının zedelenmemesi gerektiğini düşünenlerdenim.
Ancak ne yazık ki, polisin itibarını sarsan yine polislerin kendileri.
Misal dün medyaya düşen polise ait şiddet görüntüleri.
Ercan Polis Karakolunda bir polis sürükleyerek yere yatırdığı bir kişiyi
tekmeliyor.
Yanında bulunan polisler de müdahale etmiyor.
Her ne olursa olsun, o kişinin suçu her ne olursa olsun, polisin bu şekilde şiddet
uygulama hakkı var mı?

Elbette ki polisi eleştiriyor olmam yerde yatan kişi eğer bir suç işlemişse onu
haklı çıkarmaz.
Ancak cezası şiddet olamaz ve cezayı uygulayan da polis olamaz.
Ve ne yazık ki ,yaşanan bu şiddet olayı sadece bu polise ait fevri bir davranış
değil.
Bu sadece görünen kısım.
Karakollarda, hücrelerde, hapishanede buna benzer şiddet olaylarının yaşandığı
ve bir çok polisin şiddet eğiliminde olduğu ile ilgili o kadar duyum alıp haber
okuyoruz ki endişe duymamak mümkün değil.
Şiddetten öte işkence olaylarının yaşandığı söylemleri bile yer aldı basında.
İşkence konusu araştırmaya muhtaç olsa da şiddetin olduğu kesin.
Hatta her hangi bir konuda polisten şikayetiniz varsa ve karakola yazılı
şikayette bulunursanız ,sizin şikayetinizin hemen ardından polis de size dava
okuyup, şikayetinizi geri çekmeniz için psikolojik baskı uyguluyor.
Böyle bir düzen içerisinde ve Polis teşkilatı sivile bağlanmadan,
demokratikleştirilip, kamu denetimine tabi olmadan, ne bu sorunlar biter ne de
polisin kaybettiği itibar yeniden sağlanabilir.
Zira polis teşkilatına olan güveni de ,itibarı da bitiren yine teşkilatın içindeki
bazı polis memurlarıdır.
O yüzden dünkü polis şiddeti olayı sadece “idari kovuşturma ” ile kalmamalı
ve olay yargıya taşınmalı.
Hatta polis teşkilatı ciddi anlamda kendi kendini sorgulamalı.
Çürük elmalar temizlenmeli.
Toplumdaki itibarı tekrar kazandırılmalı.
Bunun tek yolu da Polis teşkilatının sivile bağlanmasıdır.