Bir grubun darbe girişiminin diğer tarafının darbe yapmasına bahane yaratması ile Türkiye hızla daha otoriter bir düzene doğru yolculuğunu sürdürüyor…
Yeni Kıbrıs Partisi, hem darbe girişimini, hem de sonrasında Erdoğan’ın öncülüğünde diğer tarafın darbe yapmasını kabül etmez, süren anti-demokratik uygulamalar, insan avları ile zaten kısıtlı olan demokrasinin kalıcı olarak daha da koşullarının kötüleştiğinin altını çizer. Yeni Kıbrıs Partisi, Kim olursa olsun herkesin yaşam, gözaltında kötü muamele ve işkence görmeme ve adil yargılanma ile savunma hakkına saygı duyulması gerektiğini hatırlatır.
Türkiye bunları yaşarken Kıbrıs’ın kuzeyi de tuhaf zamanlardan geçmektedir.
Türkiye’deki darbe girişimi sonrası süreçte camilerdeki sela okunması gibi konuların aynen Kıbrıs’ın kuzeyinde de yaşanması, idarecilerin burayı vilayet görmesinin pratik bir sonucudur ve kabül edilemez.
YKP başta olmak üzere birçok demokratik kitle örgütü ile basın yayın organın yıllardır birçok kez dile getirdiği çeşitli tarikatların faaliyetleri noktasında, “seçici” olup bazılarına yönelik kimi yaptırımların gündeme gelmesine de dikkat çekeriz. Gülen’e ait çeşitli yurtların, evlerin, dershanelerin ve okulların olduğu zaten biliniyordu ve buradaki idareciler bunları bile bile faaliyet gösterilmesine göz yumdu ve/veya izin verdi. Ama ayni zamanda hala hazırda özellikle Hala Sultan İlahiyat Koleji örneğinde olduğu gibi Nakşibendilerin çeşitli kolları başta olmak üzere, birçok tarikat burada faaliyet göstermekte, ayni şekilde yurtlara, okullara sahip durumda bulunmaktadır. Bu durumda operasyonların tarikatlara karşı değil, kendilerince zararlı ilan ettikleri tarikatlara karşı yapıldığı ortadadır.
Kıbrıs’ın kuzeyinde yeraltı faaliyetlerinin odak noktalarından biri Sivil Savunma (SS) Teşkilatıdır. Başında her zaman askeri bir kişi bulunmaktadır. Son dönemde burda görev yapan bazı eski SS Teşkilatı başkanları darbe girişimine karışmak suçlaması ile Türkiye’de gözaltına alınmıştırlar. Buna rağmen Sivil Savunma (SS) Teşkilatı’nın faaliyetlerinin burada tartışmaya açılmamış olmasını tuhaf bulduğumuzun altını çizeriz. Kutlu Adalı cinayetinde de tüm ipuçlarının gidip dayandığı bu Teşkilatın ve onun yeraltındaki faaliyetlerinin araştırılması ve denetim altına alınması ülkedeki demokrasinin biraz olsun ilerleyebilmesi için zorunluluktur.
Türkiye’de yaşanan darbe girişimi sonrası çok hızlı bir şekilde askeri kurumlar sivil otoritelere bağlandı. Bu hız içinde Kıbrıs’ın polis teşkilatı da sivile bağlandı artık en üstteki ita amiri TC Savunma Bakanlığıdır! Elbette birçok hükümet programına sırf taraftarlarını kandırmak için konan polisin sivile bağlanmasının en azından pratikte hayata geçmesi için burdaki siyasi partileri düşündürmesini ummamaktayız. Emir eri, acenta olmayı kendileri için bir sorun görmeyen, gelecek emirleri şimdiden uygulamaya hazır olduklarını ilan eden siyasi parti liderliklerinin davranışları, hem Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi, hem de sivilleşme ve demokratikleşme süreçlerinin önündeki en ciddi engel olduğunun altını çizeriz…
YKP, her türlü anti-demokratik darbeye ve uygulamaya karşı mücadele etmiş, mücadele etmeye devam edecektir. Türkiye’de devam eden tutuklama ve görevden almaların Kıbrıs’ın kuzeyine sıçratılması halinde de, herkesin adil yargılanma hakkını savunmaya devam edecek, yargısız infazlara karşı sesini yükseltecektir.
Türkiye’de darbe girişimi bitti ama demokrasi kazanmadı. YKP, demokrasi ve özgürlükler için mücadele edenler dost siyasi parti ve örgütlerle dayanışma halinde de olmaya devam edecek