İktidara gelen her siyasi parti ileri gelenleri, ben istadiğimi yaparım, her yaptığım doğrudur ve geçerlidir düşüncesi ve davranışı ile icraatını sürdürürse, çıkmazdan çıkmaza sürüklenmek kaçınılmazdır. Gelmiş geçmiş hükümetlerin hiçbiri, ötekine, kendilerinden öncekilerine, gülemez ve hor bakamaz. Yaşadığımız ve karşılaştığımız sorunların çoğu kendilerinin eseri değil midir? Halk yararına çalışmak için söz verip , seçmenin onayını alanlar, maalesef, hükümet koltuklarına yerleştikden sonra, icraatları, yaptıkları ve yapılması gerekenleri yapmamaları ile halkın güvenini yitirmiştir. Çirkin politika, siyaset ve çıkarcılık yalnız siyasi yaşamımızı değil, ekonomimizi, sağlığımızı, eğitimimizi, turizmi, nizam , intizam ve aşayişimizi de allak pullak etmiştir. Her sektörde kaos yaşanıyor dersem büyük bir hata yapmış mı olurum? Sağlık himetleri, eğitim, üretim, ulaşım, kamu hizmetleri ne acıklı durumlara sokuldu hepimiz görüyoruz. Dış politika-siyasetden bahsetmeyeceğim , çünkü KKTC nin ve bakanlarının dış işleri ve siyasetleri yoktur. Yargıya, güvenlik ve polis güçlerine yakışıksız eleştirilere tanık olmuyor muyuz ? Meclisimizin, milletvekillerimizin , hükümet ortaklarının verimsiz, huzursuz ve hatalı çalışmaları/çalışmamaları acaba nereden kaynaklanıyor, hiç düşündünüz mü? Tek parti iktidarları da, koalisyon hükümetleri de ayni yolu yürümeyi sürdürmediler mi ? Ben yaparım ederim, istediğim gibi çalışırım, yaptıklarım doğrudur düşüncesi, inancı ve saplantısı değil midir halkın politikacılara, hükümete ve devlete olan inanç ve güvenini sarsan ? Boşuna mıdır da halk “değişim ,değişim” arzusu ile hareketlenmiştir? Fakat, halkın kaçta kaçı, geçmişte kendilerine haksız yere bahşedilen olanakları, serveti, avantajlı durumu kaybetmeyi göze alabilir ? Seçmenlerin , binlercesine vaitler, mal mülk, iş, tayin, terfi, ganimet dağıtanlar yıllarca semeresini görmüş, seçim kazanmış, ektiklerinin karşısı ürünü toplamışlardır. Ancak, hakları yenen, gasbedilen, işsiz güçsüz kalan, eşdeğerine mukabil alamayan, ürettiğini satamayan, sattığının parasını devletten alamayan, ihale dağıtımlarında esameleri okunmayanlar, kesinlikle ve de haklı olarak, mevcut düzenin-gidişatın değişmesini istemektedir. Polis teşkilatımızda , yıllardan beridir yaşananlar, tayin , terfiler, becayişlikler, haksızlıklar değil midir bu kurumumuzu da yıpratan? Yıllardır, genel emniyet müdürü tayin edemeyenlerin hiç mi sorumluluğu yoktur polis teşkilatının sarsılmasında ? Huzursuz görevlilerden nasıl beklenebilir asayişi tam anlamı ile sağlamak, cinayetlerin, katilliklerin, soygunların, dolandırıcılıkların, kavgaların, gasp, sirkat vs. üzerine gitmek, suçları önlemek ? Tayininden, terfisinden, hakkının yenmesinden korkan, endişe içinde çalışan bir memur ne kadar verimli, doğru dürüst, sorumluca hareket edebilir ki ? Koalisyon ortaklarını , icraatlarını, tutarsızlıklarını, sürtüşmelerini, anlaşmazlıklarını görmeyen duymayan kalmadı. Ama, onlar da, her şeye rağmen, koltuktan inmeyi hiç düşünmüyor. İstifa mekanizmasını çalıştırmıyor. O halde, iş, seçmene düşmüştür. Hak hukuk, düzenli yaşam, refah ve güven isteniyorsa seçmenin kendi kendini sorgulayarak, akıllıca karar vermesi zamanıdır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de, genel milletvekili seçimlerinde de, belediye ve hatta muhtarlık seçimlerinde dahi artık körü körüne oy kullanmak lüksü kalmamıştır. Sorunları çözmek vaatleriye iktidara gelenleri hesaba çekmeli ve sormalı: Hani da şu şu sorunları halledecektiniz , işsizliğe , hayat pahalılığına , eğitimde , sağlıkta, üretimde, ticarette, sanayide yaşanan tıkanıklıkları eksikleri, sorunları halledecektiniz ? Hükümet programlarınızda açıkladıklarınızın kaçta kaçını gerçekleştirdiniz ? Halk yararına icraat lafla olmaz. Ben istediğimi, yaparım, doğrudur, ister beyeniniz , ister beyenmeyiniz kafası ile de hiç bir olumlu sonuç alınamayacağı nedeniyle iktidar koltuklarına yapışıp kalmakta direnmenin halka zararı büyük olur. Nitekim olmaktadır. İstifa ve erken seçim, acaba , yaratıtılan dağlarca sorunun çözümünü sağlayabilir mi sağlayamaz mı ? Düşünmek ve harekete geçmek gerekmez mi? Cumhurbaşkanlığı seçimi sonucu mutlaka gösterecektir, kafalar değişti mi, köklü değişime gidilebilecek mi ? Gidilebilecekse, bizlere bunu sağlayabilecek , halkla birlikte çalışabilecek kim, kimler olacaktır ? Onları da belirlemek seçmenin elinde, ak oylarında değil mi ? Haydi, gerçek halk iradesini görelim.