İçişleri Bakanlığı’nda garip bir şeyler oluyor. Açıkçası Bakan koltuğunda oturan Asım Akansoy’un açıklamaları beni endişelendirmeye başladı. Akansoy’un çok alışık olmadığımız şekilde açıklamalarda bulunması, samimiyeti ortaya koyması, özeleştiriler yapması, çarpıklıkları dile getirmesi bu ülke siyasetinde vatandaşların çok alışık olmadığı davranışlar arasında. Geçtiğimiz haftalarda ülkedeki iş kazalarına değinen Bakan Akansoy, “Her şeyden önce insanların şu veya bu gerekçeyle, ekmek kazanma derdindeyken hayatını kaybetmesi, önce bu alanda gereken denetimleri yapmayan devletin ayıbı, daha sonra da sektördeki tüm paydaş kurumların ayıbıdır” ifadelerini kullanmıştı. Denetimi yapması gerekenler kimlerdi? Devlet kimdi? İşte yukarıda tırnak içerisinde verilen bu açıklamanın bir özeleştiri olduğunu kabul etmek gerek. Diğer taraftan ülkede birçok kişinin öcü olarak gördü “Vicdani Ret” konusunda da bakanın yaptığı açıklamalar ezber bozan cinstendi. İçişleri Bakanı Asım Akansoy’da vicdani reddini açıklayan Nuri Sılay’a destek belirtmiş ve Kıbrıslı Türklerin her ne kadar dünyadan izole bir devlette yaşıyor olsa da bu durumun vatandaşların dünyalı taleplerde bulunmasına engel olmadığını ifade etmişti. Akansoy açıklamasında, “Sevgili Nuri Sılay sadece onlardan biri. Nuri Sılay’ın Vicdani Ret hakkına, öncelikle bir insan daha sonra da bir bakan olarak saygı duyduğumu ve elimden geldiğince destek olacağımı belirtmek isterim” derken, ELİMDEN GELDİĞİNCE ifadesini kullanmak zorunda kaldığını da gözlemledik. Bu samimiyet, Akansoy’un gösterdiği direnç ve destek ile bile tebrik edilmesi gereken bir yaklaşım. Son olarak Asım Akansoy’un dün bir kabulü sırasında yaptığı açıklamalar yeniden alışılmışın ötesindeydi. Emek yönünde, insan hakları yönünde, kendisinin post modern solcu değil, sol ideolojiye bağlı sorumluluk ile hareket ettiğini yeniden gözlemledik. Asım Akansoy, sermayeye inat, özel sektördeki sendikalaşmaya önem verdiğinin altını çizdi ve özelde çalışanların yaygın biçimde örgütlü olmasını sağlayacak adımların bu yıl içinde atılmasını istediklerine işaret etti. Keşke yapacağız, çalışacağız diye ekleyebilseydi. Ancak “en azından yalan söylemedi” diye düşündüm bu açıklamanın ardından. Daha önceki hükümetlerin geçiştirdiği ve hep ertelediği asgari ücret konusunda da alışılmışın ötesinde bir tutumu da gözlemledik. Akansoy’un tutumu eski bakanlarla taban tabana zıtlık gösteriyor. Yasal zorunluluk olmasına karşın, biz, Asgari Ücret Tespit Komisyonları’nın hükümet eli ile toplantılarının geçiştirildiğine ve ertelendiğine tanık olurken bu kez bakanın ısrarlı tutumu da şaşırtıcı bir yaklaşım şeklinde dikkat çekiyor. Asım Akansoy’un ortaya koyduğu bu hedefleri yapabilmesi için hükümetin ömrü yeter mi bilmiyorum. Akansoy bu ve benzer açıklamalarında ne kadar samimi bilmiyorum. Ancak bildiğim şey, biz böyle açıklamalara, samimi gibi gözüken davranışlara çok alışkın olmadığımız doğrultusunda. Bu ülkenin güvenilecek, şapkayı önüne koyabilecek, koltuk sevdasında palavralar sıkmayacak liderlere ihtiyacı var. Akansoy, takipçiniz…