Rum Hükümet Sözcüsü Prodromos Prodromu, Türkiye’nin özde müzakere etmeye ve güvenlik konusundaki yükümlülüklerini göğüslemeye isteksiz olduğunu gösterdiğini ve federasyon dışında başka oluşumlar aranması gerektiğini savunduğunu ileri sürdü.
Alithia gazetesine röportaj veren Prodromu, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, haritayı çekmekle birlikte, üzerinde uzlaşıya varılan konuların ötesinde, her yerde olumlu oy konusunu ileri götürdüğünü iddia etti.
Habere göre Prodromu, Rum tarafının başından beri altını çizdiği gibi, bir kısmı Türk tarafınca da teyit edilmesi gereken, üzerinde uzlaşıya varılmış konular ile BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, Crans Montana’daki görüşmelerde masaya koyduğu 6 parametre zemininde, referans şartları üzerinde hızla ilerleme kaydedilebileceğini söyledi.
Her iki tarafın da bu çerçevede siyasi irade göstermesi halinde, sürecin bu şekilde ilerleyebileceğini belirten Prodromu, Türk tarafının geçen seneden beri, müzakere sürecini Avrupa Parlamentosu seçimlerinin sonrasına ertelediğini öne sürdü.
Prodromu, tüm bu süreçte, Crans Montana’daki çıkmazın ardından, Türk tarafının ve Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun tekrar tekrar dile getirdiği üzere, çözüm zeminiyle ilgili farklı arayışlar içerisine girilmesi gerektiği konusunun da kendilerini ayrıca meşgul ettiğini dile getirdi.
Habere göre Prodromu, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile görüşmesinde bile, Kıbrıs sorununun çözümü için “çözümün modeli ne olursa olsun” gibi bir ifade kullandığını ve bununla, BM kararları dışındaki bir çözüm modeli için konuşulduğunu ima ettiğini savundu.
Referans şartları dışındaki bir “ara çözümü” hiçbir şekilde arzu etmediklerini ve “ara çözümün”, hiçbir şekilde yardımcı olmayacağını vurgulayan Prodromu, Türkiye tarafından “işgale ve işgal bölgelerinin denetimine son verme ve Kıbrıs’ı garantiler aracılığıyla hegemonyası altında bulundurma” konusunda siyasi irade gösterilmemesi halinde, çabaların sonuçsuz kalacağını savundu.
Prodromu, sürecin “yerle bir olması” tehlikesiyle karşı karşıya kalmamak için, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in önerdiği gibi, Türk tarafının da Guterres’in 6 parametresiyle ilgili yazılı bir görüş belirtmesi gerektiğini ve bunun bir“çıkış yolu” sağlayacağını söyledi.
Gerek Türkiye’nin, gerekse Akıncı’nın çeşitli bahaneler sunarak müzakerelerin başlangıcını yılın ikinci yarısına ertelediklerini iddia eden Prodromu, Türk tarafının bir yandan şu ana kadarki çabaların çok uzun bir süre gerektirdiğinden dem vurduğunu; diğer taraftansa müzakerelerin hemen başlaması konusunda acele etmediğini öne sürdü.
Anastasiadis’in bugün bile, müzakerelere Crans Montana’da kaldığı yerden devam etmeye hazır olduğunu yineleyen Prodromu, garantörler meselenin kaçınılmaz bir şekilde birkaç ay ertelenmesi gerektiği yönünde değerlendirme yaptığı sürece, BM’nin süreci başlatamayacağını ve Rum tarafının ısrarının da manasız olduğunu söyledi.
Prodromu, zamanın dışında daha da önemli bir konu olduğunu belirterek, bunun, Rum tarafının, müzakerelerde tasvir ettiği ve Guterres’in de çözümümün eş anlamlısı olarak gösterdiği “kazanım” ve “müktesebatın”, yani Kıbrıs’ın normal bir devlet olmasının, Türkiye tarafınca “uyanılması gereken rüya” olarak betimlenmesi olduğunu öne sürdü.
“ANASTASİADİS-AKINCI GÖRÜŞMESİNİN GÜNDEMİ AÇIK”
Rum Hükümet Sözcüsü Prodromu devamla, Anastasiadis ile Akıncı’nın 26 Şubat’ta yapacağı görüşmenin gayrı resmi bir görüşme olduğunu ve gündeminin açık olduğunu söyledi.
Prodromu, görüşmenin, bir dönem söylendiği gibi “sosyal içerikli” bir yemek olmayacağını belirtirken, iki liderin ne olacağına dair görüş alışverişinde bulunacağını kaydetti.
UNFICYP VE FRANSA İLE İLİŞKİLER KONUSU
Habere göre Prodromu, adadaki BM Barış Gücü (UNFICYP) konusunda ise, Kıbrıs’ı doğrudan ilgilendirmeyen bir konunun olduğunu ve mevcut aşamada, ABD’nin bazı parametreler zemininde tüm barış gücü misyonlarının bütünlüklü şekilde gözden geçirilmesine dair öneride bulunduğunu anımsattı.
Prodromu, röportajında Güney Kıbrıs-Fransa ilişkilerine de değinerek, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un adaya son ziyaretiyle birlikte, iki ülke arasında bulunan özellikle askeri bağlantının daha da güçlendiğini ve Fransız şirketlerin Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi”ne ilgisinin de tesadüf olmadığını söyledi.