Trafik kazalarının önüne geçmek için yetkililer yoğun çalışmalar yürütürken son dönemde hız tespit kameralarına yakalanmamak için farklı yöntemler kullanılıyor. Hız kamerasına yakalanmak istemeyen sürücüler şimdi farklı cihazlar ile trafikte dolanıyor.
YURTDIŞINDA YASDIŞI: Trafik Kazalarını Önleme Derneği (TKÖD) Başkanı Mehmet Avcı, hız tespit kameralarının faaliyette olduğu noktalarda, 9 yıldan beridir, hiç ölümlü kaza olmadığını vurgularken, hız tespit kameralarının her yıl 60 Bin, ayda ise toplam 5 Bin ceza yazdığı ifade ediliyor. Bu cezaları yememek için ise bazı sürücülerin radar sensörleri kullandığı göze çarpıyor. Bu cihazlar yurtdışında yasadışı olarak kabul ediliyor.
AĞIR CEZALAR VAR: Radar tespit cihazları trafikteki radar noktalarını metrelerce öteden tespit ederek sürücüleri uyaran cihazlar olarak tanımlanıyor. Ülkemizde gittikçe popülerleşen, Türkiye'de ise ağır cezaları nedeniyle kullanımı yaygın olmayan cihazlara polis göz açtırmıyor. Ülkemizde ise bu cihazların gittikçr yayılması karşısında yetkililerin herhangi bir çalışma yapmadığı göze çarpıyor.
Hanife LEFKARALI
Ülkemizde trafik kazalarının en önemli nedenleri arasında gösterilen aşırı sürati engellemek için KKTC’nin dört bir yanına yerleştirilen güvenlik kameraları her yıl birçok sürücüye ceza yazarken şimdi kameralarla yeni bir savaş başladı. Yetkililerin trafik kazalarını önlemeye yönelik olarak uygulamaya koyduğu faaliyetler kazaların önüne geçmeye yetmezken hız tespit karmalarının kazaların azalmasına en ciddi etken olduğu savunuluyor. Oysa vatandaşlar sürat limitlerine uymak ve kazalardan korunmak yerine, hız tespit kameralarının getirisi olan cezaların önüne geçmek için alternatif yöntemlere başvuruyor.
Ülke genelinde toplam 92 hız tespit kamerası bulunurken, bu kameraların, yıllık ortalama 60 Bin, ayda ise toplam 5 Bin ceza yazdığı ifade ediliyor. Vatandaşlar arasında hız tespit kameraları “para tuzağı” olarak nitelendirilirken kameraların ceza yazması sonrasında da sistemde ciddi çarpıklıklar olduğu göze çarpıyor.
DİKKATSİZ SÜRÜCÜLER TRAFİKTE
Dikkatli sürücülerin trafikte araç kullanmasının gerekliliğine dikkat çekilirken, trafik uyarıcı levhaların, özellikle ayda 6 bin kamera cezası yazılmasının önüne geçemediği de istatistiklerle saptanmış durumda. Trafikte seyir halindeki araçların kamera bulunan noktalarda yavaşladığı ve kamerayı geçtikten sonra yine yasal limitlerin üzerine çıktığı gözlemlenirken, sürücüler özellikle “kameraların bulunduğu bölgelerin, trafik kazaları yönünden tehlikeli bölgeler olduğu” yaklaşımından öte sürücüler ceza almamak için uğraşıyor.
KAMERA SENSÖRLERİ REVAÇTA
Kameraların bulunduğu bölgelerde, dikkatsizlik nedeni ile uyarıcı levhaları fark etmeyen sürücülerin kameralara yakalandığı ifade ediliyor. Bu dikkatsiz sürücüler ise şimdi kameralara yakalanmak için alternatif yöntemler kullanmaya yönelmiş durumda. Radarların yerini tespit ederek kullanıcısını uyaran cihazların satışlarında ciddi artış olduğu saptanmış durumda. Bu cihazlar Türkiye’de ve hatta dünyanın hemen her yerinde yasaklanmış olsa da, motorlu araç sürücülerinin ülkemizde bu illegal yoldan vazgeçemediğini görüyoruz. Bu alanda geliştirilmiş onlarca alternatif araç mevcut. Cihazlar, kameralara 500 metre uzaktan sinyal vermeye başlıyor ve sürücüleri uyarıyor.
DEDEKTÖRLER PİYASADA
Ülkemizde satışı olan bu cihazların ülkeye girişi ve satışı hakkında hiçbir tedbir bulunmazken, GPS Hız Kamerası Dedektörü isimiyle 200 TL ile 300 TL arasında satışları bulunan cihazlar farklı özellikler de sunuyor. Bu cihazlar hız tespit kamerasına 500 metre kala, 300 metre kala,200 metre kala ve 100 metre kala led ışıklı ve sesli olarak sürücüleri iki farklı şekilde uyarıyor.
KAMERA SİSTEMİ SAKAT
Ülkemizdeki ehliyet sistemine göre 100 ceza puanı üzerinden sürücülerin trafikte seyrine izin verilirken, 100 ceza puanın tümünü tüketen sürücülerin ehliyetlerine polis tarafından geçici olarak el konuluyor. Özellikle hız tespit kameralarının yazdığı sürücülere en caydırıcı ceza ehliyete el konulması olarak dikkat çekerken, birçok kişinin aldığı cezaları başka kişiler aracılığı ile ödediği, polisin ise gerekli denetimleri yapmadığı ve kamera kayıtlarındaki sürücü ile cezayı ödeyen sürücünün karşılaştırmadığı biliniyor. Kamera kayıtlarındaki fotoğraflar ancak şikayet olması durumunda açılıyor. Hal böyle olunca ceza puanı artan sürücüleri caydırma niteliğinde olan ehliyete el konulması işlemi ise işe yaramıyor ve bir tek para cezası ödeniyor ve puanlar farklı sürücülere dağıtılabiliyor.
Bu yöntemle bir yandan adalet yerini bulmazken diğer yandan yetkililerin göz göre göre yasa dışılığa imkan tanıdığı gerçeği ortaya çıkıyor.