Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı’na (IARC) göre tüm dünyada kanser görülme sıklığı giderek arttı. Sağlıksız beslenme, sigara ve çevremizdeki kanserojen ajanlar bu artışın en önemli nedenleridir.
Ülkemizde de kanser sıklığı artmakta olup 2020 yılında 230 binin üzerinde yeni kanser vakası bildirilmiştir. Gelişen teknolojiyle beraber kanser tedavisinde kemoterapiyle beraber radyoterapi de sık kullanılmaya başlanmıştır.
Radyoterapide kanserli bölgeye verilen ışın ile kanserli doku küçültülmeye çalışılır. Ancak radyoterapi esnasında o bölgedeki cilt de bu radyoterapiden olumsuz etkilenebilmektedir.
Radyoterapinin uygulanan cilt bölgesine göre yan etkileri değişebilir. Ciltte kızarıklık, enfeksiyon, açık yaralar, kanamalar ya da nekroz gibi istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir.
Aromaterapi bu istenmeyen etkilerde hekimler ve hastalar için önemli bir destektir. Aromaterapide doğal ortamda yetiştirilmiş tıbbi bitkilerin yağları kullanılır.
Aromaterapi yağlarının ciltteki kanlanmayı artırdığı, bakteri, virüs ve mantar enfeksiyonlarına karşı cildi koruduğu ayrıca istenmeyen ışınların cilt tarafından absorbe edilmesini azalttığı bilinmektedir.
Tüm bu etkilerle beraber aromaterapinin radyoterapiye bağlı oluşabilecek cilt problemlerini önlediği ve tedavi ettiği de bilimsel olarak birçok çalışmada gösterilmiştir.
Lavanta, tamanu, nioli, kalendula ve Hindistan cevizi yağları kullanılan aromaterapi yağlarından bazılarıdır. Hangi yağın hangi oranlarda kullanılacağı hastaya ve radyoterapi uygulanacak bölgeye göre değişir.