“Sayılı Günleri Kalan Diktatörün Son Çırpınışları”
Rahvancıoğlu, programın başında N-82 kodu ile Türkiye’ye girişinin engellenmesi hakkında açıklamada bulundu. Rahvancıoğlu, yaşadığı durumu sayılı günleri kalan diktatörün son çırpınışları olarak nitelendirdi. Rahvancıoğlu, “ifade özgürlüğüne, Kıbrıs Türk halkının kimlik iradesine, Kıbrıs’ta çözüm ve barış, Federal Kıbrıs istencine bağlı olmak Türkiye’nin güvenliği için tehlike teşkil ediyorsa kabul ediyorum başım üstüne” açıklamasını yaptı.
“Bu dünyadan çok diktatörler, zorbalar geldi geçti, önemli olan dik durabilmektir” diyen Rahvancıoğlu, mücadeleye devam etmeliyiz, onlar gittikten sonra yarattıkları yıkımı toparlamak, halklar arası ilişkiyi ve Kıbrıslı Türk halkının iradesini yeniden tesis etmek anlamında çok işimiz olacak” ifadelerini kullandı.
“Hediyenin Adabından da Haberleri Yok!”
Külliye inşası ile ilgili de konuşan Rahvancıoğlu, son günlerde külliyenin hediye olduğu, “hediye ile ilgili neyi tartışıyorsunuz?” şeklinde yapılan bazı açıklamaları şaşkınlıkla okuduğunu aktardı. Siyasetten, ekonomiden ve hukuktan bihaber olan bu insanların, hediyenin adabından da haberleri yok diyen Rahvancıoğlu, bu zamanda hediye adabını bile anlatmak durumunda kalıyoruz dedi.
Külliye hediyesini kele saç kremi hediye etmeye benzeten Rahvancıoğlu, yaşam tarzımıza kültürümüze uymayan külliyeyi, sırf hediyedir diye tartışamayacağımızı iddia ediyorlar, üstelik bunu yüzsüzce yapıyorlar açıklamasında bulundu.
Muhalefet Emekçileri Umutsuz, Seçeneksiz ve Örgütsüz Bıraktı!
Ülkede yaşanan ekonomik sorunlara da değinen Rahvancıoğlu, emekçi insanların umutsuz, seçeneksiz ve örgütsüz bırakıldığını belirtti. Muhalefetin sadece Kıbrıs Sorunu ile ilgili bir muhalefet görüntüsü çizdiğini aktaran Rahvancıoğlu, “muhalefet, ekonomik sorunlar, asgari ücret, özel sektörde çalışma koşulları, çalışan maaşları, sermayeye yapılan teşvikler, yardımlar ve destekler konusunda hükümette olanlardan farklı bir politika yapmıyor” dedi.
Hellimin etten pahalı olduğunu vurgulayan Rahvancıoğlu, piyasanın ayakta kalabilmesi, sermayenin kar edebilmesi için liberal ezberleri tekrarlayan hükümet ve muhalefet anlayışının var olduğunu kaydetti.
Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu ilk günden çalışanların haklarını arayabilmesi için sendikasız çalıştırılmanın yasaklanması gerektiğini savundu dedi. Asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi gerekliliğine de vurgu yapan Rahvancıoğlu, kurtuluşun örgütlenmeden, sınıf ekseninde, sermaye karşıtı, emekten yana net duruşu olan bir mücadeleden geçtiğini aktardı.
Emekçiyi Emekçiye Kırdırıyorlar!
Rahvancıoğlu, göç yasasından sonra işe alınanlara büyük haksızlık yapıldığını, göç yasasının eşitsizliğe sebebiyet verdiğini söyledi. Eşit işe eşit ücret prensibi evrensel bir çalışma yaşamı prensibidir diyen Rahvancıoğlu, burada eşit işe eşit ücretten de bahsedemeyiz, işe son girenler daha fazla iş yüküne maruz kalıp daha az maaş alıyorlar dedi.
Rahvancıoğlu, kamuda bir diğer büyük sorunun taşeron sorunu olduğunu belirtti. 4 aydır maaş almadan okul açıp kapayan, okul temizleyen, yatırımları bile yapılmayan taşeron çalışanlarının varlığına dikkat çeken Rahvancıoğlu, seslerini duyurabilmek için tek bir gün iş bıraktıklarında velilerin tepkisiyle karşılaştılar dedi. Velilerin tepkiyi yanlış yere verdiğini söyleyen Rahvancıoğlu, bu insanları mağdur eden, personel çalıştırmakla ilgili de yasal mevzuata uymayan Eğitim Bakanlığına tepki verilmelidir dedi.
Emekçiyi emekçiye kırdırıyorlar diyen Rahvancıoğlu, çözüm, çıkarın ortak olduğu emek hareketlerinin bir araya gelerek gerçek hedefi sermayedarlara ve hükümet ettiğini iddia edenlere karşı birleşmesidir açıklamasını yaptı.
Başta Sağlık ve Eğitim Olmak Üzere Kamusal Yatırımlara İhtiyaç Var
Başta sağlık ve eğitim olmak üzere kamusal yatırımlara ihtiyaç var diyen Rahvancıoğlu, okul, hastane, teçhizat ve kamu çalışanlarına kaynak ayırılmalı dedi. Kamuyu güçlendirici politikaların geliştirilmesi için mücadele etmeliyiz vurgusunu yapan Rahvancıoğlu, “aksi taktirde doktorlarımız bırakıp gidecek, hastanelerimiz dökülecek, okullarımız yıkılacak, sonucunda da toplumsal yaşamımız bozulacak” dedi.