Referandum ve geçen 11 yıl

Oshan SABIRLI

Telefonum çalmıştı ve ben Mağusa’da bir kafede oturuyordum. Telefonun diğer ucundaki ses bir dönem ABD’de birlikte çok şey paylaştığım, Kıbrıslı Rum bir dostumdu. Yorgo ve Maria telefonun ucundaydı. Beni Güney Lefkoşa’dan arıyorlardı. Sınırların karşılıklı geçişlere açıldığını müjdeliyorlardı bana. Tarih 23 Nisan 2003’tü. Yani tam 12 yıl önce dünkü günde yaşadıklarım bunlardı. Kıbrıs sorununda bir hareketlilik yaşıyorduk ve liderler müzakereleri sürdürüyordu. Üstelik Avrupa Birliği’ni ve ve Amerika Birleşik Devletleri’nin de sürece yoğun şekilde ilgisi olduğunu görüyorduk. Aslında 1958’de başlayan süreç düşe kalka bizi 2003 yılına taşımıştı. Üstelik adanın diğer tarafını hiç bilmeyen bir kuşağın çocukları haline gelmiştik. Benim gibi 1970’li yıllarda ve sonrasında doğanlar, sınırın öte yanına, ata topraklarına aidiyet hissetmiyordu. Çocukluk zamanlarımda, gerek melodisi, gerekse sözleri beynime kazınan, Erdinç Gündüz’ün sesinde, Sıla 4’ün “Kıbrıs bir ada mıdır?” şarkısı ile bir yanım hep eksik kalmıştı. Şarkı, Baf’tan ve Leymosun’dan bahsediyordu. Oysa şarkıdaki Baf’ın güzel bağları ve Leymosun içkisinin Kıbrıs’ın güneyinde olduğunu bilmeme karşın, hissedemiyordum anlatılanları. Oraları annemin, babamın göç ettiği toprakların ötesinde değildi. Yorgo’nun telefonu sonrasında her şey değişmeye başladı. Akın akın Kıbrıslı Rumlar Kıbrıs’ın kuzeyine geliyordu. Uzun araç konvoylarında onlar bize, bizler onlara, uzaylı gibi bakıyorduk. Kan düşmanımız mı? Kader ortaklarımız mı? Ortaklık kurabileceğimiz yurttaşlarımız mı olduklarını düşünüyorduk. Ardından tam 366 geçti. Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum halkları Annan Planı ile referanduma gitti. Referandum sonucunda biz Kıbrıslı Rumların “hayır”ı ile buluştuk. Şimdi geçmişe dönüp baktığımda, Annan Referandumunun ardından tam 11 yıl geçtiğini görüyorum. 11 Yılda 2 cumhurbaşkanı değiştirmişiz. Oysa 2003 ile başlayan süreçte birçok köprüler kuruldu. Savaşın kanı, kini, nefreti törpülendi. Konuşulamaz denilenler konuşuldu. Zaman zaman aşırı milliyetçilerin yaptığı taşkınlıklar, şöven gösteri ve açıklamalar bu adadaki çözüm istencine darbe vursa da umudumuzu yitirmedik. Şimdi sırada yeniden sandığa gitme zamanı.