İşte o açıklama,
“GÖZ ALTI”nda ölüm:
Bir zanlı henüz zan altında olan kişidir. Dolayısıyla masumiyet karinesine göre masum kişidir.
Bu masum kişilerin gözaltı ve tutukluluk süresi içinde polisin “gözü altı”nda geçirdikleri sürede can güvenliğinden de tamamen polis sorumludur. Bu insanların kendilerine veya başkaları tarafından bu insanlara bir zarar verilmemesi için tüm güvenlik önlemlerini almak sorumluluğu da polistedir.
Basit bir anlatımla, Mahkemede tahkikat memuru yargıca “bu kişinin hürriyetini kısıtla ve sorgulama için bana teslim et” diyor, yargıç izin veriyor ve bu sırada polisin “gözünün altında” olan zanlıyı polis hücrede kapalıyken,kilitli haldeyken koruyamıyor ve zanlı ölüyor. Bu basit denklemin sonuçlarına baktığımızda ise, belki de o suçtan ileride suçlu bulunup mahkeme tarafından mahkum edilecek kişi öldüğü için hem işlenen suç cezasız kalıyor, hem de elbette daha önemlisi bu ihmalin sonucunda olan bir cana oluyor.
Fakat maalesef bu ilk değil.
2014 yılında Lefkoşa Polis Müdürlüğü’nde cinayet zanlısı olan 70 yaşındaki Mehmet Vechi’nin de intihar ettiği iddia edilmişti.
Şimdi de Girne Polis Müdürlüğü’nde soygun zanlısının intihar ettiği iddia ediliyor.
Toplum vicdanı diye bişey var,
BU KAÇINCI GÖZALTI’NDA ÖLÜM ?
“Derhal ciddiyetle tahkikat yapılmalı” diyeceğiz de, tahkikatı yapacak olan da yine Polis Teşkilatının kendisi.
O yüzden SİVİLLEŞME önemli !