Roket gibiyim

Oshan SABIRLI

Üzerimde bir ağırlık var. Kıbrıs müzakere süreci mi dersiniz? Siyasi olarak boşluğa düştüğümüz psikolojisi mi? Türkiye’de yaşanan siyasi çıkmaz mı? Çatışma ve ölen insanların haberi mi? Hepsinden biraz var. Sıcak havanın 40 dereceyi aşması, kendime çok fazla dikkat etmemem, sıcak soğuk farkı, klima, kahve, öksürük, Fenerbahçe… Şu sıralar hepsi beni daha da derinden etkiliyor. İlaçlar ile aramın çok fazla iyi olmadığı, daha doğal yöntemler ile kendimi iyileştirmeye çalıştığım için de zorlanıyorum zaman zaman. Özellikle klimamın etkisi ile 1-2 gündür çok fazla öksürüyorum. Sigarayı da kesme zamanım geldi diye kendi kendime (her hastalık döneminde olduğu gibi) serzenişte bulunuyorum. En sonunda dün sabah doktorumu aradım. “1-2 Panadol ve öksürük şurubu iç” dedi. Ben de hemen eczanenin yolunu tuttum, bunları içip bir de Tyla-hot ile normale dönmeye çalıştım. Anlayacağınız bu yazıyı yazarken roket gibiyim. Bu ruh hali bana çok uygun bir ruh hali değil. Algımın düştüğü, dikkatime dağıldığı, hatta odaklanma sorunları yaşadığım dakikalar geçiyor. Gözüm saatte. Doktorumun dediği gibi yapıp, öksürük şurubunun saatini geçirmemeye çalışıyorum. Diğer taraftan, “insan bu ruh halini seçmeyi neden seçer” diye düşünüyorum. Bağımlılığımın sigara ile sınırlı olması bile beni üzerken, uyuşturucu batağına saplananları düşünüyorum. Uyuşturucunun legal olması yönünde yıllardan bu yana farklı kesimler savaşlar verir ve hatta kimi ülkelerde uyuşturucu kullanımı (tüm uyuşturucular için değil) legal hale getirilirken, bizdeki bonzai çılgınlığını düşünüyorum. Kontrolden çıkmak, ne aklın, ne vücudun sizi olmaması, ruhlar alemine çakılıp kalmak ve hepsinden de önemli bedeninize, ruhunuza zarar vermek kabul edilir gibi değil. Zararları ise ilerleyen zamanda çok daha kalıcılaşabiliyor bu uyuşturucuların. Geçtiğimiz aylarda Psikiyatrist Prof. Dr. Mehmet Çakıcı Detay’a ziyaret gerçekleştirdiğinde uzun uzun ülkemizi ve bağımlılığı konuştuk. Çakıcı, uyuşturucu kullanımı hakkında farklı detayları verdi bize. Özellikle bonzainin yarattığı olumsuz etkiler üzerine konuştuk. Dinledikçe, ben ülkenin durumuna daha çok üzüldüm. Henüz bir çocuğum yok. Ancak ebeveyn olmanın çok tehlikeli ve bir o kadar da zor olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Paketlerce uyuşturucunun bulunduğu, uyuşturucu kaynaklı pırıl pırıl çocukların yaşamını kaybettiğini görüyoruz. Ne ekonomik durum, ne eğitim durumu, ne ailenin yapısı ile ilgili sınıflandırma yapmanın mümkün de değil anlaşılan. Batağın merkezine gömülmüş Kıbrıs Türk halkı. İletişim kanallarımızın, sosyal ve kültürel aktivitelerimizin kısıtlı olduğu zamanları yaşıyoruz. Bir gribin etkilerinde ben bu haldeysem, bağımlıları düşünmek istemiyorum. Şimdi devletin ciddi anlamada bu işe NİYET İLE eğilmesi gerek. Narkotik ve yargının ötesinde faaliyetlerin başlaması ülkesel ruh sağlığımız açısından önemli. Bu yönde vakit kaybedilmemeli.