Rum siyasi partilerinden bazılarının, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı Kudret Özersay ve Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun son günlerde yaptıkları açıklamalara tepki gösteren açıklamalarda bulundukları haber verildi.
Fileleftheros gazetesinde yer alan habere göre, açıklamasında Türk tarafının son dönemde yaptığı açıklamaları yorumlayan Ekologlar, “Çavuşoğlu, Akıncı ve Özersay’ın bölücü söylemler konusunda aynı hizada olduklarını tespit ettiği” iddiasında bulundu.
Ekologlar, “Çavuşoğlu, Akıncı ve Özersay’ın bölücü söylemleri yücelterek, açıklamalarını aynı hizaya getirdiklerini ve söylemlerindeki bölücü tezlerle ‘sizinki bizimdir, bizimki de bizimdir’ reçetesini uygulamak istediklerini” ileri sürdü.
Ekologlar, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, Türkiye ve Dışişleri Bakanı Özersay’la tam koordinasyon içerisinde, konfederasyon modelinden söz ederek, kurucu devletlerden birinin diğerinin kaderini belirlemesini aynı zamanda Türk garantilerinin kalmasını istediğini de iddialarına ekledi.
Rum hükümeti ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’i Cumhurbaşkanı Akıncı’ya yanıt vermemeye de çağıran Ekologlar, Türkiye ve Kıbrıslı Türklerin tutumu konusunda uluslararası ve Avrupa forumlarında, aynı zamanda BM örgütü nezdinde şikâyette bulunmaya da çağırdı.
Habere göre Vatandaşlar İttifakı ise açıklamasında, “Türkiye’nin işgal yetkilileriyle tam koordinasyon içerisinde Kıbrıs sorununda artan bir tırmandırma politikası arzu ettiği tespitinde bulunduğunu” öne sürdü.
Vatandaşlar İttifakı, planlama, dikkat ve kararlılıkla, enerji konusundaki planlamalarını sapmalar ve gecikmeler olmadan uygulamaları gerektiğine dair inanç da belirtti.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun enerji konulu açıklamalarını yorumlayan Dayanışma Hareketi ise açıklamasında, “Türkiye adaların kıta sahanlığına sahip olmadığında ısrar etse de, ne Ege’de, ne Meis adasında, ne de Kıbrıs’ta hedeflerini başaramayacağını” iddia etti.
“Kıbrıs Cumhuriyeti MEB’inin, uluslararası hukuk ve deniz hukuku uyarınca kendisinin (Çavuşoğlu’nun) hesapladığından veya Başkan Anastasiadis’in geçtiğimiz sonbaharda yaptığı açıklamalarla işgal altındaki denizleri sildiği zaman kabul ettiğinden çok daha büyük olduğunu” da ileri süren Dayanışma Hareketi, Türkiye bölgedeki problemlerin çözümüne gerçekten yardım etmek istiyorsa, Deniz Hukuku Sözleşmesini imzalaması gerektiğini iddialarına ekledi.