ANKARA Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye'de Esed rejimi tarafından işlenen savaş suçlarını belgeleyen rapor ve fotoğraflarla ilgili, "Savaş suçu yok demiyorum, suç var ve onları belgelendirmek lazım. Ancak kanıtları yeniden kontrol etmek gerekli" dedi. Moskova'da düzenlenen basın toplantısında, AA muhabirinin, Suriye'de Esed rejimi tarafından işlenen savaş suçlarını belgeleyen rapor ve fotoğraflara ilişkin sorusuna cevap veren Lavrov, yayınlanan fotoğrafları görmediğini söyledi. "Suriye krizinde diplomatik savaştan çok enformasyon savaşı yaşandığını" öne süren Lavrov, "Bu da enformasyon savaşının bir parçası. Suriye'de savaş suçunu iki taraf da işliyor ve çift taraflı işleniyor" ifadesini kullandı. Savaş suçu sorumluluk prensibini kimsenin göz ardı etmediğini söyleyen Lavrov, "Ancak Suriye'de şimdi en önemli konu bu değil. Bir numaralı görev, Suriye'de akan kanın durdurulması. Ardından gerekenler yapılır" değerlendirmesini yaptı. Suriye'de savaş suçu işlendiği konusunda "çokça yalan haber" ortaya atıldığını savunan Lavrov, "Savaş suçu yok demiyorum, suç var ve onları belgelendirmek lazım. Ancak kanıtları da yeniden kontrol etmek gerekli" dedi. Suriye'de savaş suçu işlendiğine dair raporların yüde 90'ının Londra'daki bir merkezden çıktığını kaydeden Lavrov, "Bu konuyla ilgilendik. Londra'da iki kişinin yaşadığı küçük bir daire, tüm dünyanın bu konudaki kaynağı konumunda gösteriliyor" ifadelerini kullandı. "Cenevre-2 Konferansı arifesinde yayımlanması şüphe uyandırıcı" İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Merziye Afham da Suriye’de işkence yapıldığını gösteren fotoğrafların yayımlanmasının ardından İran’ın Suriye'ye yönelik tavrında değişiklik olup olmayacağına ilişkin, “Bahsettiğiniz fotoğrafları görmedim. Ancak bahsettiğiniz içerikte fotoğrafların Cenevre-2 Konferansı arifesinde yayımlanması şüphe uyandırıcı. Doğruluğuna gelince, daha önce de birçok kez gündeme getirilmiş olan bu konudan Suriye hükümeti aleyhine bir atmosfer yaratılmak isteniyor olabilir. Cenevre-2 Konferansı’nın hemen öncesinde gündeme getirilmesi de doğal olarak propaganda amaçlı olduğunu düşündürüyor” dedi. Bu tür haber ve iddiaların gerçeği yansıtmadığının defalarca kanıtlandığını ifade eden Afham, şunları kaydetti:“Suriye’de yaşananlar konusunda ortaya maalesef gerçek olmayan iddialar daha önce de ortaya atıldı. Çok sayıda Amerikalı araştırmacı dahi Suriye hükümetinin halkına karşı kimyasal silah kullandığı iddialarının gerçeği yansıtmadığı sonucuna vardı ve bunu yazdılar. Suriye hükümetinin kimyasal silah kullandığı iddiası bizzat ABD hükümeti tarafından Suriye’ye askeri müdahalede bulunabilmeleri için gerekli zemini hazırlamak üzere ortaya atılmıştı. Bazı yabancı ülkeler kendi politikalarını uygulayabilmek için bu tür asılsız iddiaları yaymaktan çekinmiyor. Suriye politikamız, diyalog ve siyasi yollarla çözüm aranması, dışarıdan askeri müdahale olmaması ve Suriye halkının kendi ülkesinin geleceği hakkında karar verme halkına saygı gösterilmesidir. Bu tür iddiaların kim tarafından ortaya atıldığının ve kaynağının göz önünde bulundurulması gerekiyor.”“İsnat edilen cinayetlerin failleri, bazılarının iddia ettiklerinin aksine karşı taraftı” diyen Afham, son iddiaların da Cenevre-2 Konferansı ile bağlantılı olduğunu, konferansın etki altında bırakılmak istendiğini belirtti. Fransa sessizliğini koruyor Fransa ise rapor ve fotoğraflarla ilgili gelişmeler konusunda sessizliğini koruyor. Fransa kamoyunda, dün AA, CNN ve TRT'nin dünyaya duyurduğu Suriye'de Esed rejimi tarafından işlenen savaş suçlarını belgeleyen rapor ve fotoğraflara ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadı. Rapor, Fransız basınında da oldukça az yer bulurken, Le Monde gazetesinin internet sitesinde "Suriye rejimi ölüm makinesi" başlıklı haberde rapora ilişkin detaylar kısaca paylaşıldı. Sağ kanada yakınlığıyla bilinen Le Figaro ise rapora ilişkin ne internet sitesinde ne de gazetede herhangi bir haber yayımladı. Le Parisien'in internet sitesinde yer alan haberde ise raporun Katar destekli olduğuna dikkat çekilirken "Katar destekli raporda Esed rejimi katliamla suçlanıyor" başlığı kullanıldı. Fransız basını tarafından neredeyse görmezden gelinen rapora ilişkin fotoğraflar ise hiçbir yayın organı tarafından kamuoyuyla paylaşılmadı.