Dünyanın en büyük ve en zengin ülkesiydi Sovyetler Birliği… Yönetim şekli sosyalizmdi. Kişisel mülkiyet yoktu. Savhoz ve kalhozl (*) denen çiftliklerde çalışan köylülere birkaç tavuk, bir inek, ve birkaç domuz besleme hakkı tanınmıştı. Evlerin küçük bahçesinde biraz sebze yetiştiriyordu köylüler. Yetiştirdikleri sebze ve meyveleri pazarda satabiliyorlardı. Küçük tamirci dükkanlarında çalışanlar bile devlet işçisiydi. Ana okulundan başlayarak üniversitelerde, enstitülerde ve yüksek okullarda eğitim bedavaydı. Öğrencilerin tüm ihtiyaçları ve eğitim araçları devlet tarafından karşılanıyordu. Burs hakkı elde ederek Sovyet üniversitelerinde okuyan yabancı öğrencilerde bedava okuyorlardı. Yabancı öğrencilere verilen aylık burs parası yüz ruble kadardı ve yetiyordu. Uzak Doğu Asya ülkelerinden, Afrika’dan ve Latin Amerika’dan yüz binlerce öğrenci Sovyet üniversitelerinden mezun olarak ülkelerine döndüler. İşsizlik yoktu. Herkes çalışmak mecburiyetindeydi. Yüksek okullardan mezun olanlar, diplomalarını aldıktan sonra, üç gün içinde yeni görev yerlerine gitmek mecburiyetindeydiler. Genç mezunların ilk görev yeri genellikle ülkenin uzak diyarlarıydı. İlk görev yeri Sibirya, Uzak Doğudaki Vladivostok bölgesi veya Kuzey Buz denizine yakın yerler olabilirdi. Görev yerini beğenmemek, reddetmek, gitmemek mümkün değildi. Kadın – erkek herkes çalışıyordu. Aç ve açıkta kalmış insan göremezdiniz! Üretim, ihtiyaca göre planlandığı için atılan- dökülen veya fiyatı artsın diye saklanan mal olamazdı. İnsanların en fazla canının sıkıldığı şey kuyruklardı. Örneğin süt almak için sabah erken kalkıp kuyrukta beklemeniz gerekirdi. Sonuçta canınız sıkılsa da, ihtiyacınız kadar sütü alırdınız! Ve en önemlisi, hiçbir mal veya hizmetin fiyatı artmazdı. Rusçada “ zam “ diye bir sözcük yoktu o dönemde! Şimdi… …Haklı olarak şu soruyu soracaksınız; “ O zaman Sovyetler Birliği neden dağıldı?” Dağılması bir yana; “ neden insan onuruna en fazla yaraşan sosyalist yaşam terk edildi?” Rusya’da ve bağımsızlıklarını ilan eden tüm diğer cumhuriyetlerde Batı’nın rezil sistemi vahşi kapitalizm benimsenince… … işsizlik başladı; insanlar hiç tanımadıkları açlık ve sefaletle tanıştılar! İşsizler, fakir halk yığınları çoğaldıkça, dolar milyarderi Rusların sayısı da artıyordu. Sanat ve edebiyatta, klasik müzikte, balede hala daha en önde koşan, kırılmayan rekorların sahibi Ruslar… …O muhteşem kültür ve maddi zenginliklere rağmen; varlık içinde yokluğu, yoksunluğu yaşadılar! Emperyalizmin tuzağına basmışlardı bir kere! Dünyanın her tarafında ABD’nin karşısına dikildiler. ABD ve Batı ile girdikleri silahlanma yarışında tökezlediler. Burada çok önemli olan husus şudur: “ Halkta Batı hayranlığı olmasına rağmen, sosyalist sistemin yıkılmasını istemedi. Sokağa dökülmedi. Olan biteni sadece seyretti halk!” Ve seyirci kalmanın cezasını çekti, çekiyor. Aç kalmamak adına, Rus ve öteki ulusların kadınları “ ekmek parası “ için dünyanın her yerine dağıldılar… Onların gelişinden sonra dilimize “ seks köleleri “ sözcüğü girdi! Erkek milleti “ maceralarını “ büyük bir heyecanla anlatırken, onlar içine düştükleri pislik çukurunun şokunu hala daha atlatamadılar… Şimdilerde ABD ve Batı’nın ambargo şokunu yaşıyor Rusya! Eski KGB ajanı Putin kılıcı mı çeker, yoksa sineye mi çeker hep birlikte göreceğiz… Kılıcı çekerse, savaş kapıda! Sineye çekerse Rusya karışacak… Sine-i millete dönerse, ABD tası, tarağı toplar, “ Asya Hamamında “ çıplak kaçar! (*) Sovyetler Birliğinde kolektif tarım ve hayvancılık çiftlikleri.