Sahibine Mesajlar 16 Haziran 2014

Taner ULUTAŞ

Sayın Cafer Özsoykal  Bay-Sen’deki Genel Sekreterlik görevinizden istifa ettiğinizi öğrendik. Çalışamadığınız veya uyum sağlayamadığınız bir görevde ısrar etmeyerek bırakmanız ve İstifa müessesini çalıştırmanız güzel ama Salih Sakallı despot ve diktatör derseniz ben size Salih Sakallı’yı yakından tanıyan futbolda uzun süre onun hocalığını yapan birisi olarak orada bir durun ve biraz dinlenin derim. Sayın Özsoykal Balsız kovanda arı durmaz tamam ama dik durmayı ve sözünün eri olmayı bal sayarsak sizin kovanda hatırı sayılır bal var derim. İstifa da ısrar etmemeyi  de iyi düşünün. Sayın Hüseyin Kral,  Spor yazarlığı, sunuculuk, TV programı derken bukez siyasetin taa göbeğine balıklama daldınız. Belediye Meclis üyeliği sanırım siyasette senin için bir sıçrama tahtası olacak. Eee serde popülarite var. Tanınmışlık gırla. Halk da seviyor. O zaman basamaklar neden bir ikişer çıkılmasın değimli? Zaten dal da bu nedenle ağacı gösteriyor.Ne dersin? Sayın Belgin Arzuhan doğduğunuz yer olan Aydın nire, Lefkoşa nire? 15 yıldır Lefkoşa insanını bir kuaför olarak temizlemeye ve bakımlı yapmaya çalıştınız. Başarıp başaramadığınızı sanırım siz daha iyi biliyorsunuz. Bukez  kolları sıvadınız ve Belediye Meclis üyesi seçilirsem Lefkoşa’yı temizleyeceğim diyorsunuz. İnşallah derim. Nasilki bağ çapa ,tarla sapanda sapan isterse Lefkoşa’da kadın elinin değmesini ister. Sayın Hasan Birinci Esentepe için herkes susacak projeler konuşacak açıklaman ilgi gördü. Esentepe futbol takımının başkanı olduğun sırada tüm futbolseverler sustu ve o sıralar Esentepe konuşuyordu. Tabi bende Si Bemol telinden çaldığım için büyük pankartlar asılarak Karaağaç yol kavşağından aşağı Taner bu köye giremez pankartı asılmıştı. Sahaya da Yeşil için Esentepe için ve Taner için oyna diye bir pankart vardı. Sonuçta futbol takımını öyle konuşulan bir duruma getirmiştinki herkes şapka çıkartmıştı. Sanırım bu seçimi kazanırsan belediye içinde herkes susacak ve Esenetepe Belediyesi konuşacak düşüncesindeyim. Sayın Yüksel Çelebi Dikmen Belediye Başkanı olarak. Maşallah dere yatağını foseptik çukuruna dönüştürdünüz. Bakın  Münevver Berova Dikmen Belediye Başkanı Yüksel Çelebinin yaldızlı marifetlerini okumaktan rahatsız olanlar ve ''yalan'' olduğuna kendilerini inandıranlar, benim evimin arkasında bataklık derecesindeki yaldızlı birikintiden örnek alıp tahlil yaptırsınlar. Çevre tamizliği, kaldırımlara 3-5 saksı çiçek koymak, b...lu dereninin önüne çim, ağaç ekmek değildir diyor. Ne dersin? Sayın Eybil Tünay, Babalar gününde inan o büyük insanı yani babanı andık. Bir büyük insanın, dik durması ve özü ile sözü ile insanların gönlünde taht kuran Tünay Komutan gibi bir insanın oğlu olmak o insana bazı mesuliyetler yükler. Sen bunları fazlası ile yerine getiriyorsun. Baban yaşadığı sürede birçok pislikleri temizlemeye çalıştı. Şimdi sıra sende. Bence Tünay soyadının getirdiği ivme ile Belediye Meclis üyeliğin çantada keklik. Cemre yağışlı ise yıl yağışlı, hasat bereketli. Seçimde de isimler seninki gibi olursa belediyeler üretici olur.  Şimdiden hayırlısı diyelim mi? Sayın ORC yetkilileri biz KKTC’de anket yaptırtmadık açıklamanıza sevgili Erkut Yılmabaşar ORC isimli şirketşirket yetkilisi: "biz KKTC'de anket yaptırmadık" diyor. E vallahi bardon Gancelli yahu! diyor. Ah Erkut’um. Gancelli kapalı. Bunlar gancelli kapalı olmasına karşın duvardan atlayarak KKTC’ye giriş yaptılar. Veya bizim Sorma Gir Hanının kapısından ellerini kollarını sallayıp kan döktük aldık. Biz buralarda anket de yaparız anketcikte dediler. Eee adamlar kan döktüler ve aldılar. Bizim gibi ‘Pekmez’ dökmüş olsalardı boş ver tırıs gitsin derlerdi. Sayın  Deniz Kayabaşı, dinsizin hakkından imansız gelir örneğinden hareketle Karpaz’da grevi sonlandırma başarısını tattınız. Nuh deyip peygamber demeyen Belediye Başkanına Demir çiğneterek peygamber dedirtmeyi başardınız. Cemaat ne derse desin imam bildiğini okur diyen başkana cemaatin istediği olur kitabını zorla okuttunuz. Evine ekmek götüremeyen belediye çalışanlarının yüzünü güldürdünüz çocuklarını memnun ettiniz. Tabi birde çalı çırpıyla ev yapılmadığını birilerine ispat ettiniz. Sayın Seder Ertaç, Lise kolej üniversite derken Jasmine Court’ta halkla ilişkiler ve sonrasında da LTB’de görev. Şimdi de Belediye Meclis üyeliği adaylığı. Hayırlısı olsun. Bu işe yatkınsınız. İşin erbabı olanları bence o göreve seçilmesi en doğru olanıdır. Atalarımız bir ekmeklik ununuz varsa ustasına yaptırtınız sözünü boşuna söylemedi. Bence bu ekmeği işin ustası olarak rahatlıkla yapabilirsiniz. Hayırlısı diyelim. Sayın Bülent Kılıçoğlu, hakemlikte gösterttiğin kırmızı kartlar sahada Fair Play dışına çıkan futbolculardan sahayı temizlerdi. Şimdi bakıyorum Lefkoşa’yı temizlemek için kolları sıvadın. Vallahi ne diyeyim? Popülarite var. İş yapmak için enerji de çok. İş Pandora’nın kutusundan çıkmaya bakar. Aman dikkat et çok zayıf bir ihtimal de olsa halktan kırmızı kart görme. Bu nedenle her zaman olduğu gibi Fair Play çerçevesinde hareket etmeyi sürdür. Sevgili Bülent, atalarımız Çanağa ne doğrarsan,kaşığına o çıkar der. Doğru. Sen bu güne kadar bu ülke sporuna hizmet doğradın. Şimdi karşılığı çıkacak. ****** KKTC ikinci Teksas oldu Lefkoşa’da, Girne’de  Güzelyurt’ta ve Mağusa ile İskele Bölgelerinde tecavüz, hırsızlık, dolandırıcılık ve uyuşturucu ticareti gırla gidiyor. Biz tek derdimiz olan ‘Kurultay’a odaklandık ve gözümüz başka birşeyi görmeden hayata devam etmenin bedelini masum insanlar ödüyor. Maliye bakanı memleket uçuyor derken, uçanın başka ülkelere göç eden genç insanlarımız olduğunu da görmezden geliyor. İstikrar denilen şeyin yenip içilmediğin, aslında hükümetin istikrar sözcüğünden kastın herhalde  ‘Mazbata ‘ denilen beladan insanımızın hapse girmesinin devam ettiği, iflasların  bileşik faizin yarattığı tahribatın sürdüğü ve ülkenin ekonomik yönden dibe vurduğudur herhalde.. Anasına göre Tanası sözcüğüne uygun bir hale geldik. Türkiye hükümetleri Amerika’dan, KKTC hükümetleri de Türkiye hükümetlerinden direktif alma modundan çıkamamanın dayanılmaz hafifliğini bu ülkede ne yazıkki yaşar hale geldik. Kısacası ikinci Teksas olmanın bu ülkede dayanılmaz hafifliğini yaşarken, Teksas’ın ‘Vahşi Batı’sını KKTC’de bize yaşatanlar herhalde şimdi çok mutludur. Haaa, son günlerde KKTC’nin halini gözler önüne seren ve Best Seller olan ‘Belediye Başkanlık seçimi  günlüğü’ isimli kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Sinemalarda gösterilen ‘Seçim ve sonrası’ filmini de mutlaka izleyin. İzleyin ki, seçimden sonra bazı siyasileri nasıl bir yaşamın beklediğini göresiniz. ***** Hade Fon deep yapalım!.. Gazetelere verilen ilanlarda ‘ bataryası zayıfladığı için kapsama alanı dışında kalan denilen veya bir okulun karnesi kaybolmuştur. 10 dersten 7 Zayıfı bulunan karneyi bulanın yırtıp atması ve geri getirmemesi rica olunur denilerek eleştirilen hükümetin de yetenekleri olduğu lütfen göz ardı edilmesin. İnsanların borcundan dolayı dünyanın hiçbir ülkesinde hapsedilmemesine karşın Ka Ka TC’de bunu başarmanın dayanılmaz hafifliğini yaşayan hükümet, çıkardığı faiz yasası ile de Avukatların koruyucu Meleği oldu. Yeniden yapılandırma adı altında bankaya müracaat eden  vatandaşlara, banka yetkililerin önce Avukata git ona olan borcunu öde sonra gel borcunu yapılandıralım demesi, vatandaşa  Cı, Tıı Peee’ dedirtirken, Vatandaşa yapılacak denilen kolaylık, Avukatların ücretlerine takılmakta. Önce Avukat denilerek çıkılan yolda, Avukatlar bol bol Törkiş Liracıklar kazanırken, Bankalara olan borçlar yeniden yapılandırılırken şahıslara olan borçlar da Avukat paralarının yüzünden yapılandırılmadığı için insanlar ‘Mazbata’ belasından kurtulamayıp hapise girme riski  ile karşı karşıya kalıyor. Başbakan uçuyoruz derken, insanlar ‘Mazbatadan’ bir bir ya hapse, yada İngiltere’ye uçuyor. Vatandaş uçmaktan yorgun ve bitap düşerken, Başbakan bukez Cumhurbaşkanlığı koltuğuna  uçmak için ‘Perende’ alıyor. Kısacası vatandaş can Başbakanımız koltuk derdinde. Hade o zaman koltuğun şerefine ‘Fon deeep’ yapalım.. ***** Yılanı üzerine oturarak öldürdü Küçük çocuk annesine sorar -flört ne demek anneciğim? Annesi 'bak evladım aksam ablanın arkadaşı gelecek onları izle öğren' Akşam çocuk gizlenerek ablasıyla arkadaşını izler.Ertesi gün annesi sorar; -Anlat bakalım flört neymiş.neler öğrendin? çocuk anlatmaya başlar: Ablam ve arkadası bir sure oturup konuştular.Sonra ablam fenalaştı ve arkadaşı elini ablamın kazagının içine sokarak kalbini kontrol etti. Ablamın herhalde ateşi çıkmış olmalı ki üstünü çıkarmak zorunda kaldı.Sonra ablamın hastalığı arkadaşınada bulaşmış olmalı ki oda soyunmak zorunda kaldı.Birbirlerini teselli etmek için sarılıp öpüştüler.Birdenbire arkadaşının önünde bir yılan çıktı.Ablam ısırıp yılanı öldürmeye çalıştı. uzun bır sure uğraştıktan sonra yılanı öldürdü.Çok yorulmuşlardı.Bir süre dinlendiler.Ama yılan tekrar dirildi.Demekki ölmemişti.Sonra ablam yılanın üstüne oturarak onu tekrar öldürmeye çalıştı ve sonunda başardı.Bu defa öldürdüğünü biliyorum çünkü arkadaşı yılanın derisini soyup tuvalete attı. Ve tabiki Anne Düşüp bayılır ***** Günün Sözü Hayt bir fincan Kahve gibidr Bazen acı bazen tatlı olur Önemli olan kahvenin tadı değil Onu kiminle birlikte içtiğinizdir ******                           Ben da Ömer Meraklıysam bu köye muhtar olarak pisliği sokmam. Annadınızmı Ustaaaa