Sahibine Mesajlar 2 Ağustos 2014

Taner ULUTAŞ

Sayın Özkan Yorgancıoğlu, teşbihte hata olmasın, dövemediğiniz eşeğin semerini dövmekten ne zaman vaz geçeceksiniz? KKTC’nin tümünün Başbakanı olduğunu ve yalnız CTP ve onun yayın organı gazeteler ile değil tüm basını ne zaman kucaklayacaksınız? Siyaset makarna – bulli gibi keyifle yenebilecek yemek değildir. Siyaset baba mirası gibi yanan mum gibidir. Yandıkça erir. Ve siz hem CTP’nin hemde sizin mumunuzu her gün eritiyorsunuz. Sayın Pervin Gürler, özel yetenekleriniz ile ağzınız ile kuşu havada yakaladınız. Sıçan deliğine giren suçluları delikten çıkartıp adalete teslim ettiniz. Bir ayağınız Güzelyurt’ta diğer ayağınız Mağusa’da adaleti sağlamaya çalıştınız. Ancak bulanık suda balık avlamaya çalışanlar, Adalet ablanın ölümüne, Adil amcanın da yoğun bakıma kaldırılmasına neden oldukları gibi gözlerindeki ‘Fago ‘ ya rağmen başarılarınızı göremediler. Silihtar’daki Saray ile kavgalarını sizin üstünüzden yapmaya çalıştılar. Pervin Hanım bu halkın günü geldiğinde o birilerine Selçuk Ural’ın  ‘güle güle’ şarkısı yerine ‘Hade be barra’ diyeceği günler yakındır. Sayın Ahmet Gulle, Ebola virüsü bize gelmez derken ne kadar haklı olduğunuzu gördüm. Bu Ebola virüsünün KKTC’ye gelmesi için deli olması gerekir. Sayın Gulle ben pencereye baktığım zaman camdaki kiri pencereden baktığım zaman dışarıdaki güzelliği görürüm. Ama son zamanlarda pencereye baktığım zaman Sağlıktaki çöküntüyü, pencereden dışarı baktığım zamanda hastanede yaşanan ‘Rezaleti’ görürüm. Şimdi bu Ebola buralara gelirse başına gelecekleri bildiği için hiç buralara uğrarmı? Vallahi inan transit bile geçmez. Sayın Halil İbrahim Orun, İskele’yi sanatın ve şiirin başkenti yapacağım dedin eh kısmen de becerdin. Güney’in tatil beldeleri İskele Bölgesinin yanında ‘Bal’ yiyecek dedin onu da başardın. Peki yağ tamam suda tamam. O zaman makine nasıl mangos etti dersin?  Hasan Sadıkoğlu’nun başına Hülya Avşar düşerken neden senin başına Fatih Türek, Kuşum Aydın ve Dr. Aldo düştü dersin. Sayın Asım Akansoy, CTP tarafından allanıp pullanan ve güzeller güzelidir denilen Anayasa ‘Guiness Rekorlar’ kitabına girecek kadar çirkin akıllı saatler de akılsız çıkmış diyorlar. CTP olarak gençler ile ilerleyeceğiz denirken 1890 yılından kalma Long Rifle tüfekler ile tekleyerek gidiyormuşsunuz.  Gençleri nasıl ekarte ederiz de yerimizi almazlar. Birbirimizi nasıl budarız da koltuğu otururuz diye düşünürken düşüne düşüne bir haller olmuşsunuz. Sayın Akansoy Düşünmeden helâya oturan, çömeldiği yerden taş toplar. CTP gibi bir çınara yazık oluyor. Sayın Cenk Mutluyakalı, her zaman milletin beğeni hanesinde yüksek not alan yazılarının sonuncusunun bu hükümet sonuna kadar gidecek başlığı dikkatimi çekti. Sevgili Cenk gitmesine gitsin de iki partiden birisinin Girit’teki Hanya’ya diğerinin de Türkiye’deki Konya’ya çektiği bir ortamda nasıl gidecek. Loforiyonun lastiği ekris yaptı. Makine mangos etti. Direksiyondaki Kaptan şöför Pop dinleyelim derken yardımcı tek ayağının üstünde ‘Kahramanlık Türküleri’ veya Mehteran Takımının marşlarını dinleyelim diye diretirse Tomofil ‘Tumba’ olmayacak mı? Sayın Tamay Soysan, Türkcell’in fiber optik kablo döşemesi ‘Tekelleşmeyi’ ve sonunda da Telefon Dairesinin sonunu getirir diyorsun. Telefon Dairesinin özelleştirilmesine bizlerde karşıyız. Ama 3 senede bir telefonu evlere takamayan. Arızaları 3 ayı aşkın bir zaman dilimi içerisinde bile tamir edemeyen bir Telefon Dairesine de karşıyız. Birileri Telefon Dairesini ‘ÖP’mek isterse, Telefon Dairesi de halkı Öpmeyecek değimli? Sayın Gülhan Alp, tatil nasıl gidiyor? Vallahi ne yalan söyleyeyim sizi takdir ederim. 3 Milyon lira soyguncular tarafından çalınmış. Polis gece gündüz paraları bulmak için kılı kırk yararak çalışmalarını sürdürüyormuş. Yani ne olmuş? Mühim olan bizim tatilimiz değimli? Deniz, güneş, kum, barbun, kuzu dolması falan dururken şimdi buhar olan 3 milyon Törkiş Lirayı mı düşüneceğiz. Sen tatiline devam et Gülhan gardaş. 3 Milyoncuğu düşünüp ızdırap çekeceğine, güneşte yan da o yanığın acını çek değimli ama. ***** Sahte faturalar havada uçuşuyor Eski bir bakanın soy ismini taşıyan bir çiçekçi dükkânından her on beş günde bazen de her ay 3 bin ile 6 bin lira arasında değişen spor malzemesi aldığını tespit etmiştim. Bu ödemelerin yapıldığı Maliye’de, Maliye’nin defteri kebirinde de kayıt altında olduğunu gördüm ve belgelerini de elde etmiştim. Hatta yaptığım araştırmada o spor kulübünün isminin Spor Dairesinde olmadığını da gözlemledim. Hayali bir spor kulübü mü diye sorarsanız. Çölde görülen ‘Serap’ kadar gerçektir derim. Be gardaş, Çiçekçi dükkânında spor malzemesi ne arar diye sorarsanız onu bana değil alana ve bu parayı ödeyenlere sorun diye de cevap veririm. Bu işleri büyük başlar kılıfına uydurarak yaparken küçükbaşlar rahat durur mu? Ateş ile barut yan yana geldiği zaman ne kadar rahat durursa onlarda o kadar rahat durur. ALOO BEN BEŞİR DEĞİL NAYLON FATURACI Bizim Minik Kuşlar telefon açarak Alooo Ben Beşir demedi. Yada aloo ben Erdoğan  yedi buçuk sekiz diye zorlanarak söyleyeceğim maaşın kaç da demedi. Sadece bilgi verdi. Ve Mağusa Belediyesinde böyük böyük efendilerin çiçekçi dükkânından spor malzemesi almalarının tam tersi, çiçekçiden çiçek siparişi vererek çiçekleri almadıkları ama ‘Naylon’ faturaları kuruşuna kadar belediyeden tahsil etiklerini dile getirdi. Sahte çiçek faturaları ile ödemeler alınırken, sahte mesailerin de düzmece raporlar ile karşılıklarını belediyeden ödenildiğini de söyledi. Bal tutan birilerini balı kaşık ile değil kepçe ile götürdüğü Mağusa Belediyesinde, Belediye eski Başkanı Oktay Kayalp’in şikâyeti üzerine Polisin olaya el attığını ve soruşturma başlattığını öğrendik. NOT  (BURAYA OKTAY KAYALP’İN RESMİ GİRECEK) Ülke dışında olan Oktay Başkan ile yaptığım telefon görüşmesinde, başkan yaptığı açıklamada, ‘ Sahte çiçek alımı ve sahte fatura olayını Polise ben ihbar ettim. Şikâyetçi olan benim. Polise de bu konuda ifade verdim. Burada bir evrak sahteleme var. Bu kriminal bir suçtur. Bulgular nettir dedi. SUÇLU BULUNURSA KAMU İŞİNDEN EL ÇEKTİRİLİR Oktay Kayalp açıklamasına devamla Belediye başkanı olarak şikâyetimi Polise yaptım. Girne’den bir çiçekçiden sahte faturalar ile mal içeri girmeden alındı ibaresi ile ödeme yapıldığını tespit ettim. Sahte fatura olayında M. E suçlu bulunursa bu bir yüz kızartıcı suç olduğu için kamu işinden el çektirilir. Hele hele kendisine ve yanında çalışanlara şirin görünmesi için bir park sorumlusunun sahte mesai yazarak para alması da büyük suçtur. Sahtekârlığa girer. SİYASİLER DEVREDE Sahte fatura düzenleyen, sahte ek mesai raporu hazırlayan ve Polis tarafından soruşturulan bir şahsın affedilmesi için bazı siyasiler devreye girdi. En yüksek makamın yakınlarının ve bazı siyasilerin etki etmeye çalıştığı yeni Belediye Başkanının nasıl bir yol izleyeceğini doğrusu merak ederim ifadesinde bulundu. Şimdi eğri oturalım ama doğru konuşalım. Birçok belediyede yolsuzluk yapıldığı yapılmaması gereken işlerin defalarca tekrarlandığı söyleniyor. Belediye başkanları otellere bir trilyon belediye hizmet vergisi bağışında bulunuyor. Kendi evlerinde belediye çalışanlarını çalıştırıp belediyenin malzemeleri ile duvar ve bahçe düzenlemesi yapıyor. Ama bunların hesabını soran olmuyor. Başbakan üç maymunların yeni versiyonu olan görmedim. Duymadım. Konuşamam pasajından örnekler sunuyor. ATINI NALLADI DEDİĞİM DEDİK DİYOR Yolsuzluk, rüşvet ve hama hummanın üstüne gideceğine, atını nalladı, son soygun olayında olduğu gibi birçok olayda büyük başarı gösteren Polis Genel Müdürünü yıpratmak için üstüne üstüne gidiyor. Polis tarafından kendisine verilen raporu da hiç çekinmeden partisine yakın gördüğü gazeteye vererek salvo atışları yapıyor. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile hesaplaşmasını, özenle koruması gereken Polis üstünden yapıyor. İnadına atama yapmıyor. İnadına Polisi yıpratma pahasına dediğim dedik modundan zerre kadar dışarıya çıkmıyor. Bu nasıl Başbakan diye sormayın. Cevabını zaten kendisi yaptığı gaflar ile veriyor. Allah CTP’yi ve CTP’liyim diyenleri partiyi uçurumun eşiğine getiren böyle bir başbakandan korusun. ****** GÜNÜN FOTOĞRAFI