Sayın Özkan Yorgancıoğlu, teşbihte hata olmasın, dövemediğiniz eşeğin semerini dövmekten ne zaman vaz geçeceksiniz? KKTC’nin tümünün Başbakanı olduğunu ve yalnız CTP ve onun yayın organı gazeteler ile değil tüm basını ne zaman kucaklayacaksınız? Siyaset makarna – bulli gibi keyifle yenebilecek yemek değildir. Siyaset baba mirası gibi yanan mum gibidir. Yandıkça erir. Ve siz hem CTP’nin hemde sizin mumunuzu her gün eritiyorsunuz. Sayın Pervin Gürler, özel yetenekleriniz ile ağzınız ile kuşu havada yakaladınız. Sıçan deliğine giren suçluları delikten çıkartıp adalete teslim ettiniz. Bir ayağınız Güzelyurt’ta diğer ayağınız Mağusa’da adaleti sağlamaya çalıştınız. Ancak bulanık suda balık avlamaya çalışanlar, Adalet ablanın ölümüne, Adil amcanın da yoğun bakıma kaldırılmasına neden oldukları gibi gözlerindeki ‘Fago ‘ ya rağmen başarılarınızı göremediler. Silihtar’daki Saray ile kavgalarını sizin üstünüzden yapmaya çalıştılar. Pervin Hanım bu halkın günü geldiğinde o birilerine Selçuk Ural’ın ‘güle güle’ şarkısı yerine ‘Hade be barra’ diyeceği günler yakındır. Sayın Ahmet Gulle, Ebola virüsü bize gelmez derken ne kadar haklı olduğunuzu gördüm. Bu Ebola virüsünün KKTC’ye gelmesi için deli olması gerekir. Sayın Gulle ben pencereye baktığım zaman camdaki kiri pencereden baktığım zaman dışarıdaki güzelliği görürüm. Ama son zamanlarda pencereye baktığım zaman Sağlıktaki çöküntüyü, pencereden dışarı baktığım zamanda hastanede yaşanan ‘Rezaleti’ görürüm. Şimdi bu Ebola buralara gelirse başına gelecekleri bildiği için hiç buralara uğrarmı? Vallahi inan transit bile geçmez. Sayın Halil İbrahim Orun, İskele’yi sanatın ve şiirin başkenti yapacağım dedin eh kısmen de becerdin. Güney’in tatil beldeleri İskele Bölgesinin yanında ‘Bal’ yiyecek dedin onu da başardın. Peki yağ tamam suda tamam. O zaman makine nasıl mangos etti dersin? Hasan Sadıkoğlu’nun başına Hülya Avşar düşerken neden senin başına Fatih Türek, Kuşum Aydın ve Dr. Aldo düştü dersin. Sayın Asım Akansoy, CTP tarafından allanıp pullanan ve güzeller güzelidir denilen Anayasa ‘Guiness Rekorlar’ kitabına girecek kadar çirkin akıllı saatler de akılsız çıkmış diyorlar. CTP olarak gençler ile ilerleyeceğiz denirken 1890 yılından kalma Long Rifle tüfekler ile tekleyerek gidiyormuşsunuz. Gençleri nasıl ekarte ederiz de yerimizi almazlar. Birbirimizi nasıl budarız da koltuğu otururuz diye düşünürken düşüne düşüne bir haller olmuşsunuz. Sayın Akansoy Düşünmeden helâya oturan, çömeldiği yerden taş toplar. CTP gibi bir çınara yazık oluyor. Sayın Cenk Mutluyakalı, her zaman milletin beğeni hanesinde yüksek not alan yazılarının sonuncusunun bu hükümet sonuna kadar gidecek başlığı dikkatimi çekti. Sevgili Cenk gitmesine gitsin de iki partiden birisinin Girit’teki Hanya’ya diğerinin de Türkiye’deki Konya’ya çektiği bir ortamda nasıl gidecek. Loforiyonun lastiği ekris yaptı. Makine mangos etti. Direksiyondaki Kaptan şöför Pop dinleyelim derken yardımcı tek ayağının üstünde ‘Kahramanlık Türküleri’ veya Mehteran Takımının marşlarını dinleyelim diye diretirse Tomofil ‘Tumba’ olmayacak mı? Sayın Tamay Soysan, Türkcell’in fiber optik kablo döşemesi ‘Tekelleşmeyi’ ve sonunda da Telefon Dairesinin sonunu getirir diyorsun. Telefon Dairesinin özelleştirilmesine bizlerde karşıyız. Ama 3 senede bir telefonu evlere takamayan. Arızaları 3 ayı aşkın bir zaman dilimi içerisinde bile tamir edemeyen bir Telefon Dairesine de karşıyız. Birileri Telefon Dairesini ‘ÖP’mek isterse, Telefon Dairesi de halkı Öpmeyecek değimli? Sayın Gülhan Alp, tatil nasıl gidiyor? Vallahi ne yalan söyleyeyim sizi takdir ederim. 3 Milyon lira soyguncular tarafından çalınmış. Polis gece gündüz paraları bulmak için kılı kırk yararak çalışmalarını sürdürüyormuş. Yani ne olmuş? Mühim olan bizim tatilimiz değimli? Deniz, güneş, kum, barbun, kuzu dolması falan dururken şimdi buhar olan 3 milyon Törkiş Lirayı mı düşüneceğiz. Sen tatiline devam et Gülhan gardaş. 3 Milyoncuğu düşünüp ızdırap çekeceğine, güneşte yan da o yanığın acını çek değimli ama. ***** Sahte faturalar havada uçuşuyor