Sahibine Mesajlar

Taner ULUTAŞ

Sayın Mehmet Ali Talat, mutabakatların masada olmadığını ve derhal görüşmelerin birinci dereceye çıkarılmasını söylüyorsunuz. Yani lider yok demeye getiriyorsunuz. Ben ayni kanaatte değilim. Anlaşmamak ve çözümsüzlük de çözümdür diyenlerin başını çektiği gruba bakın. Oralarda liderlerin nasıl ışıl ışıl parladığını görürsünüz. “Baba koruk yer, oğlunun dişi kamaşır der” atalarımız. Ama toplumu idare ettiğini sananlar koruk yerken bizim her tarafımız kaşınıyor. Sayın Salih Bayraktar, Serdarlı Belediye Başkan Adayı olarak yaptığınız açıklamaları dikkatle okudum. “CTP’nin belediyeleri marka” diyorsunuz ve işi “ben de kazanırsam marka olacağım” noktasına getiriyorsunuz. Bence marka olan Gönyeli gibi yakınlarınızın marketleri kaldırımları işgal edince cigaranızı tüttürerek keyfi alın. Bir de lağım suyu dereye akıtılırken Levent okuluna bakarak kahkaha atın. Ne keyifli başkan desinler. Size hayırlı markalar Sayın Tahir Gökçebel “Liderler dalga geçmeyi bıraksınlar. Kıbrıs Sorununu çözmek için sürdürülen görüşmeler süreci şekil değiştirdi. Liderler masa başında kendi toplumlarını oyalamaktan ve efendilerine hizmet edecek davranışları göstermekten öteye gidememektedirler” diyorsunuz. Hocam, babasının akçası, anasının bohçası. Bohçadan yiyin gayri denmesi boşuna değil. Birileri balı kepçe ile götürürken, bal olan yerde sineğin bol olduğunu unutuyorlar. Şimdilik bekliyoruz Sayın Raif Özgüren, öncelikle geçmiş olsun. Bu memleketin durumu spor ile uğraştıkları için daha sağlıklı bir vücuda sahip olan spor yazarlarını da etkilemeye başlamış ve kalp damarlarına stent takma durumuna getirmişse yandı gülüm keten helva. Ah be Raif, başını acemi berbere teslim eden cebinden pamuğunu eksik etmez. Ülkeyi de acemi siyasetçiye teslim edenin arabası tumba olmadan durmaz. Sayın Mehmet Özkardaş, “Sağlık hizmetlerinde hizmet kalitesini artırmak ve AB mevzuatına uyum sağlamak düşüncesiyle ülkemizdeki iki yıllık ön lisans Yüksek Hemşirelik Okulları kapatılmış ve artık dört yıllık Yüksek Hemşire istihdamı hedeflenmişti” dediniz. Sanırım bu açıklamanızı Sayın Hasipoğlu da okudu. Malum taşeron hemşireleri göreve getirme düşüncesindeydi. Sonuç itibarı ile sağlık yerlerde sürünüyor. Acaba diyorum bizde memleketi idare etmek ve beceri özürlü siyasileri kenara çekmek için taşeron siyasetçi mi getirsek diyorum. Ne dersiniz? Sayın Osman Şendil, Mehmetçik Belediye Başkanlığı için çekiştiğin rakipler arasında en dişlisi Cenk Şeren’dir diyorlar. Son günlerde yapılan araştırmada zaman zaman burun farkı ile siz bazen de Cenk sizi geçiyormuş. Haaa şimdiki başkan kaçıncı diye sorarsan o arkadan sizin atların düşürdüğü ‘Nalları’ toplamakla meşgulmüş. Bir kırmızı mayocuk almış ve yaza hazırlık yapıyormuş. Malum deniz kıyısında ‘angoniler’ ile kum havuzu yapmak için şimdiden praktis (Antreman) yapıyormuş Sayın Ahmet Sennaroğlu, Kolları sıvamış ve “ben hazırım” diyormuşsun. Hayırlısı da seçildikten sonraki faaliyetlerin merak konusu oluyor. Örneğin belediyeye ait bir şirkete peşkeş çekilen ve leblebi parasına verilen turistik tesislerin durumu ne olacak? Balı parmağı uzun olan değil, kısmeti olan yer tamamda bu kısmetten çıktı ‘Gabyaka’ oldu Ahmet. Ne diyorsun? Sayın Ali Alioğlu DP’deki istifa krizinden sonra bu istifa 171 olarak değil 1000 kişi olarak hesaplanmalı diyorsunuz. Bugüne kadarki istifaları dile getirdinse söyleyecek lafım olmaz, ama bundan sonrakilerini de dahil edeceksen. Sayın Hüseyin Avkıran Alanlı Bakıyorum Eroğlu’nun desteğini almış; aldığınız destek ile 98 oktanlık benzini depoya doldurduktan sonra son sürat start almışsınız. Koltuk avına çıkanları kırarak ‘burası bana ait bir bölge’ tabelasını dikmişsiniz.  Eeee baş nereye giderse ayak da oraya gider. Dolayısıyle Silihtar’daki ‘Baş’ın verdiği ferman sonrasında ayaklarda onun arkasından gitmeye başlamış. Hayırlısı diyelim. Sayın Ahmet Gulle, bu ülke sizin gibi değerli, efendi ve karıncayı bile incitmekten sakınan bir siyasetçiyi çok az gördü. Ancak siyasetin içenin midesinin bulandığını içmeyenin ise ağzının suyunu akıttığını unutmamak gerek. Kanser konusu abartıldı diyorsunuz. Tamam sizin açıklamanızı doğru kabul ettik da, şu dünya sağlık uzmanları neden yalan yazıyorlar dersiniz? Adamlar tutmuş bizi kanser listelerinin dünyadaki ilk beşi içerisine sokmuşlar. Vallahi bunlara yalan söyledikleri için bir ton dayak atmak gerek değil mi? Sayın Hatice Özler Şahin, bugünlerde ne yiyor ne içiyorsunuz? Bu enerjinin kaynağı nereden geliyor bulmak için araştırma yapıyoruz. Bir gün Cengiz Topel Hastanesi önündesiniz. Bir başka gün trafik kazalarını protesto etmek için yollardasınız. Bunların üstüne üslük okulda da dur durak bilmiyorsunuz? Yoksa Orta Asya’dan getirdiğiniz ‘Kımız mı bu enerjiyi veriyor?  Berberin solumazı, tellağın terlemezi, kahvecinin söylemezi makbul ama vatandaşın da sizin gibi ülkesi için dur durak bilmeyeni  makbuldür değil mi?. Sayın Kubilay Özkıraç, ülkeniz için kabınıza sığamadığınızı ve yapılan yanlışlıklara isyan ettiğiniz çok bilinmeyenli bir denklem değil. Sahi ama biz Kıbrıslı Türkler olarak neden kar taneleri gibi bir birine zarar vermeden yol almasını bir türlü beceremedik.  Neden ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkelerde her 5 yılda bilemedin 7 – 8 yılda partilerin genel başkanları ve başbakanlar değişirken bizde 1992’de kurulan bir partinin bile başkanı hala daha Japon yapıştırıcı ile oturduğu koltuğundan kalkmak bilmiyor dersiniz? Bal tutan parmaklarını yalamayı bıraktı kepçe ile götürüyor  tamam da, bu koltuk arı kovanı ve bu efendiler de kovan beyi mi? Ne dersiniz?