Sahibine Mesajlar

Taner ULUTAŞ

  Sayın Derviş Eroğlu, senin çocuklar hem birbirlerinden ayrılmıyorlar hemde birbirlerini yemekten geri durmuyorlar. Eski bacanaklar gözleri Silihtarda akılları koltukta verilecek emrin demiri kesmesini bekliyorlar. Kafasında 40 tilkinin dolaştığı ve hiçbirinin kuyruklarının bir birine değmediği biri ile aşık atmanın bunlar kolay olduğunu sanıyorlar. Ben manzarayı seyrederken Silihtar yolları yokuştur yokuş, türküsünü bira içerken dinlemekten de büyük keyif alıyorum. Sayın Serdar Denktaş, ne resmi nikahlı eşinden nede imam nikahlı flörtünden vazgeçemiyorsun. Yalnız ‘Kuma’ işi Doğu Anadolu’da bile kalktı. Ne sevgiliden nede eşten vazgeçmediğin gün başında kabağın patlayacağı gündür. Sayın Denktaş baba mirası nasıl yanan mum gibiysa, siyaset ve siyasetin getirdiği koltuk da golorambicik gibidir. Golorabiciğin yağı bittiği zaman etrafını bile aydınlatamaz. Bu nedenle yarın karanlıkta kalmamak için innik minnik tatarinnik yap ve birini seç. Bilmem anlatabildimmi? Sayın Özkan Yorgancıoğlu, senin bu resmi nikahlı eşinden nedir çektiğin ama? Senin ile resmi nikah kıyarken, Türkiye’deki bazı sözde mankenler gibi göz kırpanın koluna giriyor. Bitda gibi birgün bir tarafa bir diğer gün bir başka dönmekte ustalaştı. Eskiden 3’den 9’a boş ol boş ol dediğin zaman kapının önüne koyardın iş biterdi. Köroğlu Tüfek icat oldu mertlik bozuldu demişti. Şimdi bizde koltuk icat olundu bitdalar çoğaldı mı diyelim? Ne dersin? Sayın Hüseyin Özgürgün, senin eski bacanak mavi boncuk dağıtmakta ustalaştı. Sana kocaman bir mavi boncuk verirken, ortağına da at nalı kadar mavi boncuk vererek ne senden nede yardan vazgeçerim diyor. Size ikram ettiği gulurukyaya dikkat edin. Garacocosu (Siyah Susam) çok sert gibi gözüküyor. Gurguranızda (Boğaz) kalırsa mazallah nefes almanızı güçlendirir. Aman dimyata pirince giderken evdeki bulguru bırak candan olursun. Sayın Beşer Kişmir, Lefke Belediyesi derken şimdi de Karpaz Belediyesi hal etti diyorsun ve Karpaz Belediye başkanı sendika ile anlaşmaya yanaşmıyor diyorsun. Ah be Beşer ah. Dipkarpaz Belediye Başkanı Mehmet Harmancı gibi dünyalar iyisi birisiyle biri ile bile anlaşamadı. Sendikayla mı anlaşacak. Adamın soyadı Demir. Demir gibi durur ne geçit verir nede yol veririm diyor. Bölgedeki insanların belediyi hizmetleri almamaktan anaları ağlarken arkadaş play back yapmakla meşgul. Sayın Ahmet Sennaroğlu, senin ile ilgili iddiaları okuyunca gülmekten Büyükkonuk fıtığı çıkarttım. Yerlerde gülmekten tepinirken,  hanım aklımı kaçırdım diye az daha kırmızı kiremitli  veya bir başka deyişle eskiden tumarhana dediğimiz akıl hastanesi yetkililerine telefon ediyordu. Vallahi çamuru duvara at tutarsa da olur tutmazda misali seni çamur yağmuruna tuttular. Neymiş efendim hortumu çıkartıp çiçekleri sulamışsın. Eee pes yani. Sevgili Ahme, babamın adı hıdır, elinden gelen budur diyenlerin elinden işte bu kadarcık çamur atma geldi. Sen işine bak. Birilerini korkutuyorsun be Ahmet hala anlamadınmı? Sayın Nazım Çavuşoğlu, geçtiğimiz gün Kaplıca’ya demir atmışsın. Palmiyeli yerlerde oturmuş hade gelin. Belediye meclis üyeliği bir, iki kalkıyor diye çığırkanlık yapıyormuşsunuz. Ama bizim minik kuşlar kimse bizim Çavuşoğlu’nun loforiyoya binmedi diyor. Hayrola öküz öldü ortaklık bozuldumu? Yani bir başka deyişle koltuk öldü yağdanlık ve graso aletleri bozuldumu? Artık sizi yağlayamıyorlarda merak ettim. Sayın Ahmet Kaşif, eski bakanımız Hamza Ersan Saner’in kaliteli yollar dediği bizim yollarda seyahat ederken, hökümat arabasının lastiği ekris yaptı. Makina mangos ederken galiba aksona garda da kırıldı. Malum yenisi kurulacağı için eskisinin hükmü kalmamıştır mühürü de tam alnının ortasına basılıverdi. Birileri Silihtar yokuşunu çıkarken nefes nefese kalmanın sıkıntısını yaşarken sizde kondüsyonunuz sayesinde koltuğa daha dinç yaklaşıyormuşsunuz. Eee hade hayırlısı. Balı parmağı uzun olan değil kısmeti olan yer ne dersin? Sayın Kutlay Erk, sizin küçük oğlanın son günlerdeki haline müthiş sinirlendiğinizi görüyoruz. Eeee vallahi haklısınız. Sizin oğlan ne yardan nede serden vazgeçiyor. Vallahi ne diyeyim? Ya karnı yada sırtı deyip kulağına asılmanız zamanı galiba geldi. Sayın Erk bağ çapa ister,tarla sapan. Ama sizin oğlan ne bağı çapalamayı nede tarlayı sapan ile sürmeyi istiyor. Aklı fikri başkaları ile flörtte. Ne diyeyim ittin gitmedi. Çektin gelmedi gabsalı vermek galiba en iyisi. Ne dersin? Sayın Cemal Özyiğit, KKTC’yi yönettiğini sanan bazı emir erleri aldıkları emri uygularken yine kavga  ettiler. Dünya birkaç hamle sonrasını düşündüğü satranç oynarken bizimkiler hala daha Saray Önünde ‘Dikilitaş’ altında attığı zarı oynamak zorunda olunduğu ‘Tavla’ oynamayı tercih ediyorlar. Tavla oynarkende Analarından gelen birisi dikkat deyince hazırola geçip tırnak kontrolü yaptırmayı marifet sayıyorlar. TDP olarak fırtınaların koptuğu bu günlerde neler yapıyorsunuz? Başkan, kavgaya ellerinizi oğuşturarak bal dökerek bakıyorsunuz. Ama   Bal demekle ağız tatlanmaz bilesiniz. Bu işler akşın ister.  Sayın Sunat Atun, sizin flört ettiğiniz başkasına da göz kırpıyor haberiniz olsun. Size mavi boncuk dağıtırken, başkasına da yok canım benim kalbim ve gönlüm seninledir diyor. Hem balı hemde kaymağı birlikte yemek istiyor. Sayın Atun  bal ile kaymak yenir ama her keseye göre değil. Hele hele böyle zamanlarda ne bileyim. Vallahi ne diyeyim balcının bal tası varsa oduncununda baltası var demeyi ne zaman söyleceksiniz? Sayın İzzet İzcan, siyaset arenasında meydana gelen kavanın daha fazla kızışması için bir yerinizi habire kaşıyormuşsunuz. Bir taraftan bir eliniz ile bir yerinizi durmadan kaşırken diğeri ile de kaşık havası oynuyormuşsunuz.   Asena’ya taş çıkartacak göbek figürlerini peşi sıra incir ipi gibi dizerken, oh oh demeniz de yeri göğü inletiyormuş. Sayın İzcan birilerine ne diye başını yumuşak yastığa, karnını pahalı yemeğe, münasip yerini de koltuğa alıştırma, ilerde bulamazsın demiyorsun? Hade tam sırası birilerine bunları söylesene.