Sayın Serdar Denktaş ben kimseden direktif almam açıklamanızı büyük bir keyif ile okudum. Gururlandım. UBP eski başkanı eski Başbakan İrsen Küçük’te hiç emir almazdı. Yalnız o Anasına çok bağlı olduğu için anadan gelen kâğıtçıkları okumadan imzalardı. Saygısından Türkiye’den gelen odacılar birliğinin kapıcısını kapıda karşılar ve Sako’sunun düğmelerini ikişer ikişer iliklerdi. Sibel Siber hanımın da Allah’ı var. Protokol Paketini Ana’ya duyulan saygı çerçevesinde imzaladığını öğrenmiş ve çok mütehassıs olmuştuk. Şimdiki Başbakanımız Özkan Yorgancıoğlu da Alo Beşir dışında hiç emir almadı. Hatta Ankara’ya gittiği zaman Esenboğa’dan onu Başbakanlığa götürmek için gelen makam arabasının yanlış yerde durduğunu görünce kızmış ve Minibüs ile havaalanından ayrılmıştı. Durum bu mihval üzerindedir. Sayın Asım Akansoy, Parti Başkanı ile MYK ile Parti Mecisi arasında sürekli gerilim var. Parti içinde kamplaşmalar ve sıkıntılar bir türlü durulmak bilmiyor. Hele şimdi bazı belediyelerde CTP’lilerin bir birine karşı saf tutması belki bölünmeye kadar gitmez ama bu kırgınlığı pekiştirir. Kol kırılır yen içinde kalır ama kırık kangren olursa ne olur dersiniz? Tabi birde Anayasa derdiniz var. Anayasa’ya ‘Yes be Annem ‘ dendi. Babayasa yanında bonus olarak verilse ne olur? Sürekli dile getirdiğiniz 10. Madde ne oldu? Yoksa o konuda dilinizi mi yuttunuz? Dikkat edin bu zikzaklar sizin bataryanızı zayıflatıyor. Ve halkın kapsama alanından çıkartıyor. Aman dikkat diyoruz. Sayın Fırat Boran Dipkarpaz Futbol Takımını sırtladınız ve birçok maçta rakipleri duman ettiniz. Hele hele Mehmetçik ile oynadığınız Karpaz derbisinde, Mehmetçik’i evire çevire döverek sahayı onlara zindan etiniz. Ama futbol sahasından çıkıp belediye sarayına doğru yol alınca Hanya’nın Girit’te Konya’nın da Türkiye’de olduğunu anladık. Belediye Başkanı demir çiğnerken olan çalışana oluyor ve evlerine ekmek götüremiyorlar be Fırat. Arı gibi çalışan bu belediye emekçileri bu başkana arının ağzında balı varsa kuyruğunda da iğnesi olduğunu Haziran sonu bir göstersinler diyorum. Sayın Önder Sennaroğlu, denizlerimiz Gırgır Teknelerinden geçilmiyor. Adamları kapıdan atıyoruz ama bacadan yine giriyorlar. Maşallah envayi türlüsü yine kıyılarda demirlemiş durumda. Mazeret hazır. Çarşaf gibi denizde fırtına vardı mazaretini hemen alnınıza yapıştırıyorlar. Sanırım Tarım Bakanlığının bu konuda alt yapı eksikliği var. Hükümet bu konuda bakanlığınıza maddi destek verip alt yapınızı yapması gerekir. Aksi takdirde denizlerimiz balıksız balıkçımız da ekmeksiz kalacak. Sayın bakan berberin solumazı, tellağın terlemezi, kahvecinin söylemezi. Balıkçının da Gırgır balıkçısı gibi aç gözlü olanı değil aç gözlü olmayanı makbuldür. Sayın İsmail Osum İskele Belediyesi Meclis Üyeliği adaylığınız öncelikle hayırlı ve uğurlu olsun. Anketlerde oy grafiğinizin sürekli olarak yükselişte olduğunu görüyoruz. İsmail gardaş bu güne kadar politikadaki düzgün duruşunuz. Yalpalamadan ilerlemeniz halk tarafından takdir ile karşılanıyor. Bu nedenle Meclis üyeliğinize sıcak bakılıyor. Sayın Osum, bez alırsan Musul’dan, kız alırsan asilden der atalarımız. Ama ben siyasetçi seçeceksen Osum soyadından oy vereceksende yampuri yampuri gitmeyene vereceksin derim. Sayın Erdinç Gündüz Sıla 4’ü hayata geçirmek ile Kıbrıs Müzik dünyasına çok büyük katkı koydunuz. Kıbrıs ezgilerini halka tekrar hatırlatmak onları kültürlerine sahip çıkmalarını sağlamak az şey değil. Sahnede Sıla 4’ü izlerken kültürümüzden verdiğiniz örnekler ağzımıza bir parmak bal değil, kaşık ile bal çalmak ile eşdeğerdedir. Gözlerimizdeki pası silerken kulaklarımızdaki kiri temizliyorsunuz. Kıbrıs Müzik literatürüne altın harflerle yazdırdığınız isminiz her daim anılacak. Bir gönülde bir çiçek olmak yerine birçok gönülde buket oluyorsunuz. Sayın Bertan Zaroğlu, İçişleri yasa çıkartacak, çıktı hazırdır Meclise gelecek derken vatandaşlık bekleyen soydaşlarımız yasanın çıkmasını dört göz ile bekliyor. Tabi beklerken de stres bin beş yüzü aşıyor. Bekleyen Derviş muradına ermiş diyorlar ama bizim soydaşların bırakın muradına ermeyi göbekleri düşüyor Sevgili Bertan. Soydaşın içindeki öfke seli mutedil rüzgardan önce 8 bufor şiddetindeki rüzgara dönüşüyor. Allah acısın ama bu sert rüzgar bir süre sonra önce fırtınaya sonrada Karayel’e dönüşürse bunun önünde kim duracak dersin? Siyasilerin sizleri bekletmekle ne kazandıklarını bilmiyorum; ama umarım kazandıkları sizleri kaybettiklerine değmiştir. Ne dersin? Sayın Kemal Deniz Dana, sizin Lefkoşa Kaymakamlığı görevinden sonra Lefkoşa Belediye Başkan adaylığına soyunmanızı Lefkoşa Halkı ilgi ile izliyor. Kaymakamlıkta harıl harıl çalışırken siyasi nedenlerden kellenizin bumburo kesilmesi halk nezdinde doğru bulunmadı. Neyse giden Kaymakamlık olsun be Kemal gardaş. Ama istersen güle güle dediğimiz Kaymakamlıktan sonra hoş geldin Lefkoşa Belediye Başkanlığı desek nasıl olur dersin? Bir ekmeklik unun varsa erbabına yaptır der büyüklerimiz. Ekmeği yapmaya hazırmısın? Sayın Ahmet Noyanlar batan Müteahhitlik ve inşaat transatlantiğinden su üstünde kalan birimlerinden birisisiniz. Bakın Allah’ınız var. Yaptığınız binalar, evler ve villaların hepsi de muhteşem. Sizin yalnız bina yapımına değil çevreye de önem verdiğinizi gözlemliyoruz. Long Beach sahil şeridinde 150 adet hurma ağacı ve 100 adet palmiye ağacı dikimi çevreye karşı duyarlılığınızın da bir göstergesidir. Sağlıklı çevre oluşturma hedefiyle yürütülen çalışmalar çerçevesinde Yeşil alan oluşturma ve ağaçlandırma çalışmalarınız da takdir topluyor. Sayın Noyanlar Ev Iambası gibi yalnız kendi evinizi aydınlatmak yerine, Caddelerde ışık olup bütün bölgeyi aydınlatmanız halkın size yönelik takdir duygularını daha fazla artırıyor. Sayın Hüseyin Avkıran Alanlı, Belediye Başkanlığı adaylığı ile ilgili çalışmalar iyi gidiyormuş. Bölge halkı arabaya ‘Turbo’yu takmış dur durak, gece ve gündüz demeden başkanlık için çalışmalarını sürdürüyor diyor. Sanırım bunun mükâfatını şimdi çekişmelerin had safhada olduğu başkanlık yarışında adını başkan olarak yazdırarak görürsün. Bölgede gerçekleştirilen anketlerde rakiplere eksoz gazını içirdiğinizi gösteriyor. Yalnız Halil Orun’u burun farkı ile geçerken, bizim Minik Kuşlar, Ejder Aslanbaba’nın arkadan hızlanarak geldiğini Hasan Sadıkoğlu’nun da toparlanarak oylarını yükselttiğini ve sizin için tehlike yarattığını söylüyor. Ayağınızın kaymamasına bakın yoksa size yandı gülüm keten helva diyeceğiz. Haberiniz olsun ***** Taşlama KKTC bebemi ‘Anam’ sürekli olarak kurtardığını söylüyor Ben kurtardıysam ben elleyip kendim öpeceğim diyor Kıbrıslı Türklere, nasıl Şükran çekilmesini öğretecekmiş Kafa kaldıranın para musluğu ile anası bellenecekmiş Anamız ‘Yok diyor öyle yirmişbeş kuruşa’ balık ekmek Emirlerine uymayanlara bundan sonra Göç yolunu gösterecek Anamızdan gelenler her önüne gelene sabunsuz fırça atıyor Bakan ve vekillerden sonra halk da fırçadan nasibini alıyor Yahu Anamızdan gelen herkes bizi durmadan öpecek mi? Fırça yiyip bizi idare edenler sürekli boyun eğecek mi? Biz Sokak Kedisinin özgürlük felsefesini öğrenemedik Ciğerciden tekme yemeği alışkanlık haline getirdik Ciğercinin kedisi olmanın bedeli tekme yenilerek ödeniyor Sokak kedisinin ‘Özgürlük Felsefesi’nedense öğrenilemiyor Besleme olduk, nankör olduk, ancak bir türlü yaranamadık Koltuk korkusundan verilen bir emrin bile dışına çıkamadık Zam kazığı yemekten nedense koltuğa bile oturamıyoruz Kıynıksız ‘Zam Kazığını’ girdiği yerden nedense çıkaramıyoruz Yüksek faiz illetinden hastaydık seni iyileştireceğim dediler İktidarım diyenler bakıyoruz Bankalara bile söz geçiremediler Mazbatadan hapisten çıkanlar yeniden gireceği günü beklemekte Bankaların gönlü olana kadar Millet hapislerde çürümekte ****** Fıkra Napolyon ve Namık Kemal Namık Kemal elçiler toplantısı için Fransa'ya gider. Toplantı sırasında Napolyon kürsüye çıkar ve karatahtaya bir daire çizer. Hemen ardından fırlayan Namık Kemal daireyi ikiye böler. Sinirlenen Napolyon dairenin ortasına kılıcını saplar. Bizimkide gidip kılıcın üzerine iki şişe asar. İyice sinirlenen Napolyon toplantıyı hızla terk eder. Ne olduğunu anlamayan diğer elçiler , Namık Kemal'e ne olduğunu sorarlar. Namık Kemal gülerek anlatır: ''Daireyi çizince dünya bizimdir.'' dedi. ''Ben ikiye bölünce yarısı bizimdir dedim.'' diye cevap verdim. kılıcını saplayınca silah zoruyla alırız dedi ve bende şişeleri asınca : ''Ta.......mı alırsınız.'' dedim. ***** Günün Sözü Bir kişiye bir kere inanmak Güven İki kere inanmak Risk Üç kere inanmak ise AHMAKLIKTIR ******