SAHİBİNE MESAJLAR

Taner ULUTAŞ

Sayın Mustafa Arabacıoğlu, Lefkoşa’da senin kız kardeşinin kızı görevden alındıktan sonra Eğitim Ateşesi olarak görevlendirilmiş. Eşi de İstanbul’da bir takımın antrenörlüğünü yapacağı için aile bölünmesin diye Fatoş hanımı da Türkiye’ye göndermişler. Aslında ailenin bölünmediği iyi de talih kuşu hep senin kız kardeşinin başına konuyor. Hayırlısı diyelim. ** Sayın Serdar Denktaş, Vallahi ne yalan söyleyeyim. Atalarımız at sahibine göre kişner deyince bu sözün biraz abartılı olduğunu düşünüyordum. 5 bakanlıktan istifa edip Başbakan Yardımcılığını da bırakınca ortada bir boşluk doğdu. Menteş gardaşımız da iyi bir insan. İşini iyi yapmaya çalışan bir siyasetçi ama senin at galiba sahibini beğenmediği için sesi kısıldı. İyi kişneyemiyor. Kişnerken de eski sahibim eski sahibim diye garip sesler çıkartıyormuş. Vallahi bizden söylemesi. ** Sayın Hüseyin Avkıran Alanlı, vekilim uzun bir süredir sesin selengin çıkmıyor. nazlı gelin gibi yerim dar ve yenim dar diyerek ahali içerisine pek çıkmadığın söyleniyor. Bak geçenlerde senin bölgeyi bir turlayalım dedik. Gençler ile de oturup bir sohbet edelim dedik. Demesine dedik ama senin ve bazı vekiller ile ilgili duyduklarımız hiçte hoş değildi. Muhtemel bir erken seçimde veya bir seçimde 10 kuruşluk damga pulunu yapıştırıp tarihin siyasi çöplüğüne göndereceğiz diyorlardı. Bizden söylemesi. ** Sayın Tahsin Ertuğruloğlu, senin yoldaş Zorlu Töre evlenme töreni, cenaze göreni bilumum kahve törenini boşlamayıp yiro yiro geziyormuş. Ancak seni ortalıklarda görmek nedense pek nasip olmuyor. Genel Kurul var. UBP’de birçok arslancığın gönlünde başkanlık koltuğu yatıyor. Altın altın bunu duyurmaya çalışıyor. Sahi sen neden ortalarda gözükmüyorsun? Yoksa benden paso. Ben artık elimi ayağımı öyle şeylerden çektim mi diyorsun? **  Sayın Necdet Numan,  şimdilerde nasılsın? İnşallah rahatsızlığın geçmiştir. Siyasetin getirdiği stres ve sıkıntı sende takdir edersin ki,  çekilmez. Bu kadar sıkıntı ve strese ne demir nede çelik dayanır. Ancak siyasetten ununu eleyip eleğini astıktan sonra hatırını soran pek olmadı galiba gardaş. Adamlar dört tambura beş okka. Ah be Necdet İçimizdeki akıl, kiminle savaşması gerektiğini bir bilse, büyük bir kuvvet olurdu değilmi? ** Sayın Mustafa Gülcan, vallahi Gençler Birliği’nin ne zaman ne yapacağını kestirmek güç. Bir gün bakarsınız fırtına gibi eser. Bir başka gün nalı düşmüş koşu atı gibi topallayarak gider. Tam Gençler artık bu moral ile ipi göğüsler dediğimiz noktada yine sürünme moduna girer.Başkan sence bizim Gençler’e ne oluyor dersin? Futbolcular bakıyor. Yönetim bakıyor. Ama bakmakla öğrenilseydi, inekler trenlere makinist olurdu değilmi? Sayın Latif Akça son günlerdeki açıklamalarından Serdar Denktaş ile aranızın limoni olduğunu öğrendik. Sen çok sevdiğin Denktaş Baba’nın kabrinin yapımı ile uğraşırken, oğlul Denktaş sen karışma o bizim işimiz diyormuş. O zaman Denktaş’ı yaşatma derneği o işle uğraşmayacaksa ot toplama veya nutuk atma işi ile mi uğraşacak? Boş ver Latif yola devam. ** Sayın Alihan Pehlivan, Karabatak gibi bir batıp bir çıkıyordun ama bu defa YYK’nın binasının içerisinden çıkıverdin.. Hayırlısı olsun Alihan’ım ama Kasım ayı içerisinde erken seçim söylentileri var. Muhtemelen hükümet bay bay diyecekmiş. Vallahi YYK’da görev yapmak güzel. Ama ürün güzel olsun diye tarla sürülmeli ve ekinin ustaca ekilmesi için usta emek sarfetmeli. Tam ürün kıvamına gelince ustaya hadde yallah demek doğur olmaz değil mi? Sahi bu işe sen ne dersin? ----------------------------------------------------- Günün resmi: Taner Ulutaş