Halk arasında sık sık kullandığımız bir tabir var “sakatmıng be ama” şeklinde. Bir aşağılama, bir küçümseme ifadesidir bu. “Kafadan sakat” dediğimizde, yine seviyesizleştirme yaparak, kendimizce, kendimizi çok zeki ve üstün görüyoruz. Taktığımız sıfatlarda, özellikle engelli bireylere direk gönderme yapmasa da, kendimizi farklı tutma, özel görme hali var hareketlerimizde ve ifadelerimizde. Üstelik bu yanlış tutum genlerimize işlemiş durumda. Her defasında belirtiyorum ve belirtmeye devam edeceğim. Bu sıfatlar onların çokta umurunda değil. Çüngü engel olan biziz, farkları abartan biziz ve o abartılarımız, bencilliklerimiz onların yaşamını daha da çekilmez kılıyor. Bir engelli bireyin ne hissettiğini ilk kez tüm çıplaklığı ile sevgili Mustafa’ya sormuştum. Mustafa Çelik, şu an meleklerle beraber gökyüzünden bize göz kırpıyor. O bu ülkede birçok insana rol model olmayı başarmış önemli bir figürdü. Aslında o birçok insana, engellerin ne olduğunu, engelleri kimlerin koyduğunu öğretti. Mustafa, engellerin nasıl kalkabileceğini, kalkması gerektiğini, insan sevgisini, kendine güveni ve çok daha fazlasını öğretti. Tarih 13 Kasım’dı, Mustafa Çelik, Turgay Hilmi ile birlikte bir televizyon programı çekimi yapıyorduk. Hava güneşliydi ve biz çimlerin üzerinde engelleri konuşuyorduk. Hemen ertesi günü, televizyonda programımızın yayınlandığı dakikalarda ölüm haberini aldı. Onunla son televizyon programını maalesef ben yaptım. Hem o programın çekimi, hem ölüm haberini duyduğum dakikalar anlatılır gibi değil.. Özgür olmanın anlamının, kelimelerin anlamsızlığını ne olduğunu bir noktada bana o öğretti. Hep söylediği bir şey vardı ve belki de engelleri aşmak için yol haritamız bu olmalı; “eğer konuşabiliyor ve sevdiğinizi söyleyemiyorsanız engelli olmadığınızı söyleyebilir misiniz?, bakıyor ama görmüyorsanız, kör olmadığınız anlamına mı geliyor mu? Sağlıklı iseniz, yani yürümüyor veya koşmuyorsanız siz engellisiniz” diyordu. Bu güne kadar birçok engelli bireyle tanıştım. Çok değerli dostlarım oldu. Hatta işaret dilini bilmeme karşın, günlerce bu dili sökmek için uğraştım. Bizim gibi engelsiz gözüken bireylerin, oturup onları ciddiye alması, zaman geçirmesi, onlar gibi düşünebilmeye çalışmasının, onları ne kadar mutlu ettiği de bana yine bu engelli dostlarım öğretti. Yazının başında “sakatmıng be ama” tabirini kullanmıştım. Şimdi ise aşağılama bölümündeyim… Ülkemde sakat bir sistem, sakat bir meclis varken, yasalarda bu bireyler için düzenlemeler yapılması öngörülürken, devlet kurumları hala sakatça davranırken, devlet dairelerinde, engeller kat kat bu özel insanlara işkence gibi sunulurken ben nasıl sağlıklı olduğumu söyleyebilirim. Ben bu sistemin parçası olduğum için bende sakatım. *** Bir kez daha biz gazeteciler bu hafta içerisinde vicdanlarımızı yapacağımız engelli haberleri ile temizleyeceğiz. Bir hafta boyunca engellileri bulup konuşacağız. Vicdan rahatlayacak, gelecek hafta ise maalesef yine her şey rutine dönecek.