İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Esra Irmak Üstün, "Fiziki aktivitenin kısıtlanması, evde geçirilen vakit, mutfak alışkanlıklarının değişmesi ve Kovid-19 nedeniyle kişilerin yaşadığı stres insülin direncini artıran durumlardır." ifadelerini kullandı.
Yapılan açıklamaya göre, tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 vakalarındaki artış sürerken, yaşanan süreç nedeniyle evden çalışmak zorunda ve hareketsiz kalan, yeme alışkanlıklarında değişim meydana gelen kişilerde, insülin direnci gelişti.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Üstün, insülin direncinin tedavi edilmediği durumlarda diyabet, kalp hastalıkları, obezite ve hatta çeşitli kanser türlerine neden olabildiğini ifade etti. Üstün, "Günlük hayatta fiziksel aktivite yapmayanlar, sürekli bilgisayar başında çalışanlar, karbonhidrat ve yağ ağırlıklı beslenen kişiler ve hatta okula gitmeyip uzaktan eğitim gören çocuklar bile risk altında, vaka saylılarında büyük artış yaşanıyor." açıklamasında bulundu.
İnsülin direncinin, pankreas tarafından salgılanan insülinin, hedef organ olarak ifade edilebilecek kalp, karaciğer, beyin yağ dokusunda işlev görememe durumu olarak tanımlanabileceğini kaydeden Üstün, buna bağlı olarak pankreasın daha fazla insülin ürettiğini, vücutta insülin biriktiğini ancak işlev görmediğini belirterek, "Kişinin, son zamanlarda artan kilosu varsa, çok sık acıkıyorsa, yemek yedikten hemen sonra tatlı ihtiyacı duyuyorsa, çok çabuk yoruluyorsa, bel çevresi yağlanmışsa, çok ani kan şekeri düşüşleri yaşamaya başladıysa insülin direncinden şüphelenmek gerekir." tespitinde bulundu.
KİMLER RİSK ALTINDA?
Esra Irmak Üstün, insülin direncinin tamamen kişinin hayat şekliyle alakalı olduğunu, son 1 yıldır dünyanın içinde bulunduğu salgın durumunun da insülin direncinin gelişmesinde etkili olduğunu kaydetti. Fiziki aktivitenin kısıtlanması, evde geçirilen vakit, mutfak alışkanlıklarının değişmesi ve Kovid-19 nedeniyle kişilerin yaşadığı stresin insülin direncini artıran durumlar olduğunu ifade eden Üstün, "Günlük hayatında fizik aktivite yapmayanlar, ofiste zaman geçirenler, uzaktan eğitim gören öğrenciler, sürekli bilgisayar başında zaman geçirenler, karbonhidrat ve yağ ağırlıklı beslenen kilo alan kişiler, ailesinde obezite hikayesi olanlar, Tip-2 diyabeti olanlar, özellikle elma tipi kilo alanlar ve erkeklerde bel çevresi 95, kadınlarda 80 santimetrenin üzerinde olan kişiler risk taşıyor." uyarısında bulundu.
SAYISIZ HASTALIĞA NEDEN OLUYOR
Uzm. Dr. Üstün, insülin direncinin tedavi edilmediği durumlarda çeşitli hastalıklara davetiye çıkardığını ifade ederek, "Özellikle Tip-2 diyabete, kalp damar sisteminde tıkanıklığa ve kolestrol dengesi ile ilgili problemlere yol açıyor. İç organlardaki yağ dokusunun artmasına neden oluyor. Obeziteye yol açabiliyor. Ayrıca hem obezite hem insülin direncinin birlikte özelikle meme ve kolon kanseri gibi kanser türlerini artırdığı biliniyor. Bizim için çok önemli. Biz hekimler hastaya baktığımızda sadece orada insülin direnci görmüyoruz, o kişide metabolik bir sendrom ve sorun görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
ASLINDA TEDAVİSİ ÇOK BASİT
İnsülin direncinin bir hastalıktan öte, vücut için bir uyarı anlamı taşıdığını vurgulayan Üstün, şöyle devam etti:
"Vücut, bir şeyler olmadan önce kişiye uyarı veriyor ve diyor ki: 'insülin direnci başladı, ilerde şeker hastası, kalp hastası ya da kanser hastası olabilirsin. O nedenle şimdi bir şeyler yapman gerekiyor.' Kişi öncelikle beslenme alışkanlıklarını değiştirmeli; basit şekerlerin içerisinde olduğu bisküvi, kraker, tatlılardan uzak durmalı. Beyaz undan, kızartmadan, cipsten uzak durmak, tavuğun, balığın derisini tüketmemek, eti de ızgara olarak tüketmek ve gün aşırı 40 dakikalık fiziksel aktivite yapmak gerekiyor."