O ne demiş? Bu ne demiş? Kime ne? Bırakın kim ne derse desin! Herkes otorite… Herkes hermokolok… Aldırış etmeyin, çatlasınlar. Eskiden de, bu diyarlardan karşı diyarlara el avuç açmak ve dilenmek için gidenler, yanlarında kendilerine karşıt gazeteleri götürerek “böyük” bildiklerine, yalakalık ve çanakcılık ederek “Bakın ben gidersem kimler gelecek!” diyerekten, kendi halklarını ispiyonlarlar ve siyasal çıkar sağlarlardı. Gün geldi, bunlar bir limon gibi sıkılıp bir kenara atıldılar ve bunu belki de ölünceye kadar içlerine hiç sindiremediler. Kendi ailesine, kendi arkadaşına, kendi vatandaşına yararı olmayanın bir başkasına hiç yararı olamaz. Adını yalakadan, çanakçıdan, çıkarcıdan yana çıkartmaktan başka… Bırakınız saçmalasınlar… Bırakınız yedikleri tabağa yapsınlar… Bırakınız yaransınlar… Aldıkları emri yerine getirerek kutsansınlar. Son zamanların modasına uysunlar. İçini boşalttıkları “kasalara” karşı dursunlar, diklensinler. Kendilerini kahraman ilan etsinler. İçimizdeki EZİKLER, “Ne olmuş canım yanlış mı diyor?” Desinler… Yaltaklansınlar… Alçalsınlar daha fazla… Senin beynin sulanmış hemşom. Senin için boşalmış. Sen “buralı” değilsin hemşom. Bizi anlayamazsın. Buralı olabilmek için bu coğrafyayla sevişmek gerekir. Aşık olmak lazım toprağına, taşına, suyuna ve de havasına. Parayla emrivaki yazı yazanlar buralı olamazlar hemşom. Sallamakla gahraman olunmaz hemşom. İkide bir Kıbrıs Türkü’ne saldırmakla “nam” kazanılmaz hemşom. Bütün anlattıklarının sebebi kim ki hemşom? Tüm o pislikleri yaratanlar kim be hemşom? Sana “yazdıranlardır” hemşom! Uzaklarda arama. Aydınlık lamba görüntüsünde ülkelerini kapkara karanlıklara boğanlardır hemşom. Yaşın kemale ermiş ama aklın bunları henüz algılayamayacak kadar hamdır be hemşom! Bir çift laf da “gerçek” hemşolarıma: Kendi ayaklarımız üzerinde durmadan bu gibi yüzsüz saldırılara daha çok maruz kalacağız. “Gölge etme başka ihsan istemez!” demedikçe, daha çok çekeceğiz bu gibilerinden.