Milli Mücadele’nin Cumhuriyetle taçlanmasının en kritik eşiklerinden birisi, bundan 101 yıl önce aşıldı.
TBMM’nin 1 Kasım 1922 tarihli ve 308 numaralı kararı ile saltanat kaldırıldı. Böylece egemenliğin ulusa geçmesi açısından kritik bir adım atıldı. Yasa sonrası Padişah Vahdettin, “yaşamına ve özgürlüğüne tehdit” olduğunu gerekçe göstererek İngiliz zırhlısı HMS Malaya ile İngiltere’ye sığındı. Bu karardan altı yıl sonra 1 Kasım 1928’de yapılan Harf Devrimi ile de “muasır medeniyet seviyesine” ulaşma hedefi için başka önemli adım atıldı.
Bu yasanın onaylanmasıyla o güne değin kullanılan Arap harfleri esaslı Osmanlı alfabesinin geçerliliği son buldu ve Latin harflerini esas alan Türk alfabesi yürürlüğe konuldu. İki devrimin önemini Cumhuriyet’e değerlendiren tarihçi Doç. Dr. Mehmet Emin Elmacı, “Saltanatın kaldırılması siyasi olarak devletin laikleşmesinin ilk aşamasıdır. Harf Devrimi ise toplumun ve eğitimin laikleşmesini sağlayan önemli bir devrimdir” dedi.
‘DEVRİMCİ TAVIR’
Bu iki devrimin simgesel olmadığına değinen Elmacı, bugün hâlâ gericiler tarafından hedef alınmalarının da tesadüf olmadığına dikkat çekti. Saltanatın kaldırılması ile tek kişinin saltanatı yerine “milletin saltanatı”nın başladığını belirten Elmacı, Harf Devrimi ile ilgili olarak da şunları söyledi:
“Harf Devrimi’nin ‘Batı’ya rağmen Batılı’ olmak isteyen, Batı’nın toplumumuzu ötekileştirerek sömürmesine olanak sağlayan ‘barbar Türk’ algısını yıkma konusunda büyük bir işlevi oldu. Kılık Kıyafet Kanunu ile başlayan bu süreçte toplumun Batılı olmasını sağlaması açısından çok önemli bir devrim ve devrimci bir tavırdı. Bugün bazı illerimizde sığınmacılar nedeniyle kullanılan Arap harflerinin yarattığı algı düşünülürse Harf Devrimi’nin de amacı anlaşılır.”