Suriye rejimi, neden direnmeden ülkenin doğusundaki Palmira kentinden çekilerek bölgeyi IŞİD'e bıraktı? Uzmanlara göre bu sorunun cevabı Esed rejiminin izlediği yeni stratejide yatıyor.
Uzmanlar ve diplomatlara göre; Esed rejimi kendisi için stratejik açıdan önemli olmayan bölgeleri savunmuyor, muhaliflere ya da ülkedeki örgütlere bırakıyor. Rejimin izlemiş olduğu bu strateji, geçtiğimiz hafta antik kent Palmira’yı IŞİD’e terk etmesiyle daha da gözle görülür bir hâl aldı. Esed rejimine yakınlığıyla bilinen Suriye’nin ‘El Vatan’ gazetesinin direktörü Vaddah Abid Rabbu, “Suriye ordusunun, nüfusun yoğun olduğu büyük kentleri korumak için çekilmesi, anlaşılır bir şey” yorumunu yaptı.
Abid Rabbu, Suriye ve Irak’ta ‘hilafet’ ilan eden ve ‘İslam Devleti’ni kurduğunu duyuran IŞİD ile El Kaide bağlantılı Nusra Cephesine işaret ederek, ‘Dünya, iki terör devletinin kurulmasının kendi çıkarına olup olmadığını düşünmek zorunda’ değerlendirmesinde bulundu.
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre; Suriye’de Esed’e karşı ayaklanmanın başladığı Mart 2011’den bu yana rejim elindeki toprakların dörtte üçünü kaybetmiş durumda. Ancak Suriye uzmanı Fransız coğrafyacı Fabrice Balanche’e göre; Suriye nüfusunun yüzde 50-60’ı rejimin elindeki bölgelerde bulunuyor. Balanche, Suriye’nin gayri resmi olarak cephe hatlarıyla bölünmüş olduğu görüşünde. Bu durum Balanche’e göre daha ileri bir aşamaya taşınabilir.
'Bölünme kaçınılmaz'
Esed rejimine yakın bazı yetkililer, ordunun ‘kullanışlı Suriye’ye çekilmesinden söz etmeye başladı. İsminin açıklanmaması kaydıyla AFP’ye konuşan rejime yakın bir siyasetçi, ‘Suriye’nin bölünmesi kaçınılmaz. Rejim sahil bölgelerini, iç kesimlerdeki Hama ve Humus kentlerini ve başkent Şam’ı kontrolünde bulundurmak istiyor’ dedi.
Suriyeli siyasetçi, ‘Şam yönetiminin kırmızı çizgileri; Şam-Beyrut ile Şam-Humus karayolları ve sahil kentleri Lazkiye ve Tartus’ ifadesini kullandı.
Suriye’yi sık sık ziyaret eden yabancı bir diplomat, rejim yöneticilerinin ülkenin geldiği durumdan dolayı kaygılı olduğunu belirtti ve "Suriyeli yetkililer, en büyük destekçileri Rusya ve İran’ın rejimin yıkılmasına izin vermeyeceği kanaatindeler" dedi.
Rejimin ordusu küçülüyor
ABD Uluslararası Stratejik Çalışmalar Merkezi’nin Kıdemli Uzmanı Aram Nerguizian’a göre; rejimin strateji değişikliğine gitmesinin arkasındaki nedenlerden biri de, ordunun gücünün azalması.
Zira, bir zamanlar 300 bin mevcudu bulunan Suriye ordusundan çok sayıda asker çatışmalarda öldü ya da muhaliflerin safına katıldı.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre, savaşın başından beri ölen 220 bin kişi arasında 68 bin rejim askeri de bulunuyor.
Nerguizian; ordu, yanında savaşan Suriyeli milisler ve Hizbullah'la birlikte rejim için savaşan 175 bin kişinin bulunduğunu belirtti.
Nerguizian sözlerini şöyle sürdürdü:
“Rejim ve rejimin yanında savaşan diğer güçler, kontrolleri altındaki çekirdek bölgeyi korumak ve güvenliğini sağlamak zorunda olduğunu kabul etmiş gibi görünüyor.”
Nerguizian’a göre, rejimin izlemeye başladığı yeni strateji, rejimin yıkılmasının alâmeti değil. Aksine bu strateji rejimin lehine işleyebilir.
Edinburgh Üniversitesi Suriye Uzmanı Thomas Pierret, hayatta kalması için rejimin hedeflerini küçültmek ve Şam- Humus-sahil eksenine yoğunlaşmak zorunda olduğunu ifade ediyor.
Pierret, "Askeri açıdan, uzun vadede rejim muhtemelen Suriye’nin kuzeybatı yarısını korumak için yeterli güce sahip. Ancak daha çok kayıp onu içeriden yoracak" değerlendirmesinde bulundu.
Sahil kentleri Lazkiye ve Tartus, rejimin kalesi olarak nitelendiriliyor. Ülkenin Nusayri nüfusunun deposu olan bu kentler aynı mezhep mensubu Esed rejiminin adına savaşan askerlerin ana kaynağı.
Suriye çölündeki antik kent Palmira’nın IŞİD’in eline geçmesiyle ülke toprağının artık yüzde 50’sinden fazlası IŞİD’in kontrolünde.
Rejim muhaliflerin kuzeydeki Halep kentinden çıkarmak için Şubat’ta başlattığı saldırı başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Üstelik muhalifler Mart sonunda rejimi Türkiye sınırına yakın İdlib kentinden tamamen çıkmıştı.
Rejim hâlihazırda, Lübnan sınırındaki Kalamun bölgesi hariç Suriye’nin tüm cephelerinde savunmaya dayalı bir strateji yürütüyor.