Ülkemizdeki emekçi halk ve tüm ezilen kesimler zor günler geçiriyor. Emekçiler bir yandan uzun zamandır devam eden ekonomik kriz ve onun götürdükleri ile ayakta kalma mücadelesi verirken, diğer yandan pandemi, yangın, sel gibi felaketler ve deprem riskiyle karşı karşıya kalıyorlar. Bu denli sıkıntılı zamanlardan geçtiğimiz bir dönemde ezilenlerin sesinin bir arada yükselmesine, örgütlü gücün sokakta bir arada var olmasına hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyuyoruz...
İçerisinden geçtiğimiz kapitalizmin bu neo-liberal döneminde güvencesizlik git gide artıyor. Bu da başta özel sektör emekçileri olmak üzere, işçi, memur ayırt etmeksizin herkesi olumsuz yönde etkiliyor. Artan döviz ve peşinden gelen zamlar, özellikle sendikasız, düşük maaşla, uzun ve esnek çalışma saatlerine maruz kalan emekçilere ayakta kalma şansı tanımıyor.
Bu coğrafyanın gerçekliği olan deprem riskine karşı hiçbir önlem almayan hükümetler, kentlerimizi adeta şantiyeye dönüştüren sermayeyi hiçbir şekilde kontrol ve denetim mekanizmasına tabi tutmuyor. Hükümet eli ile teşvikler, hibeler, muafiyetler ve aflarla semirtilip büyütülen bu sermaye kesimleri doymuyor. Yakın geçmişte yaşanan salgın sonucu eve kapatılan halk, “yeni normal” koşullar ile sokağa adımını atamadan evden çalışmaya zorlanıyor ve böylece mesai mevhumu gözetmeksizin çalıştırılan emekçiler, evlerini iş yerlerine dönüştürmek zorunda kalıyor.
Gericilik ve muhafazakarlaştırma politikaları hız kesmeden sürerken, kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı vakaları son bulmuyor. Cinsiyete, cinsel yönelime, etnik kökene, ırka yönelik ayrımcılık artıyor.
Tüm bunlar ve çok daha fazlasına karşı;
Emekçilerin sendikalı ve örgütlü mücadelesine;
Sanatın dönüştürücü gücüne;
Bilimin yolumuzu aydınlatan ışığına ihtiyacımız var. Çok iyi biliyoruz ki hiçbirimiz hepimizden daha güçlü değiliz! O nedenle Nazım Usta’nın da dediği gibi;
“Beklenen günler, güzel günlerimiz ellerinizdedir,
haklı günler, büyük günler,
gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan,
ekmek, gül ve hürriyet günleri.”
Bu günleri birlikte örmek için herkesi “Sanat ve Bilimin Işığında, Emeğin Kurtuluşu, Devrimin Yürüyüşüdür” diyerek 1 Mayıs yürüyüşümüze çağırıyoruz. 1 Mayıs Pazartesi günü saat 17.00’da Çağlayan Parkı’nda Baraka kortejinde buluşuyoruz. Sözümüzü tüm gücümüzle haykırarak önce Kuğulu Park’a, daha sonra ise ara bölgedeki etkinliğe yürüyeceğimiz eylemimizde buluşalım