Kıbrıs’ta çözüm ve barışı konuştuğumuz bir aşamada, barışa inançsızlığın da, kimileri için doruğa tırmandığını görebiliyoruz. Ancak ülkem adına, geçtiğimiz akşam barış düşüncesine güçlü şekillendiğine tanık oldum. Cuma akşamı, Salamis Harabeleri’nde bir tiyatro oyununa davetliydim. Yoğun bir Lefkoşa gününde eşim ile birlikte 21:00’de başlayacak oyuna “20:30’da varsak tamamdır” diye hesaplamıştık. Açıkçası tiyatro oyununu enteresan kılan, oyunun Rumca olması ve çok sayıda Kıbrıslı Rumun da bu oyunu seyredecek olduğu düşüncesindeydi. Biz zaman planlamasını başaramadık ve ancak 20:50 gibi Salamis Harabeleri’ne varabildik. Daha park yerine yaklaşmadan, yol boyunca park halinde bulunan Rum plakalı arabaların çokluğu oyun ile ilgili ilk izlenimimdi. Yoğun güvenlik önlemleri altında, harabelere doğru yürümeye başladık. Sivil araçları ile oyunu seyretmeye gelen Kıbrıslı Rumların yanı sıra 16 otobüs dolusu Kıbrıslı Rum’da bu tiyatro oyununu seyretmek gelmişti. Mekan Kıbrıs adasının en önemli tarihi zenginliği olarak nitelendirilen efsanevi bir kültür mirası şeklindeydi. Tiyatro oyununun gösterileceği anfi tiyatroya girmeden davetiye kuyruğunun bulunduğu noktada, ben yolu tıkamış şekilde Defne’nin bir arkadaşı ile sohbetinin bitmesini beklerken, Kıbrıslı Rumlar ile Rumca konuşarak iletişim kuran polis arkadaşa dönen, genç bir başka polis, “abi söyle yolu tıkamasınlar” diye uyarıda bulundu. Polis tam bana Rumca olarak uyarıda bulunacakken, “çok üzgünüm, geçiyoruz” dediğim zaman “gardaş kusura bakma, o kadar çok Rum var ki Kıbrıslı Türk olduğunuzu anlamadım” dedi ve gülüştük. Yazının başında dedim ya, geç kalmak üzereydik ve mekanda yer sorunu vardı. Anfi Tiyatro’ya girdiğimiz anda o muhteşem görüntüyü kolay kolay dile getirmek de mümkün değil. Ne ile karşılaşacağımızı bilmeden oyuna gitmiştik. Rum Tiyatro Örgütü’nün Salamis Antik Tiyatrosu’nda “Hippolytus” adlı oyunu sergileyecek olmasına Güney Kıbrıs’tan bazı kesimler günlerce tepki göstermişti. Anfi tiyatroda kendimize yer bulmaya çalıştık. Üst sıralarda binlerce Kıbrıslı Rumun arasında oyunu seyretmeye koyulduk. Oyun tam da mekanın ruhuna uygundu ve Antik Yunanı anlatıyordu. Oyun Yunancaydı ve dev ekranda Türkçe ve İngilizce çevrisi yapılıyordu. İnanılmaz bir deneyimdi. Tarihin dokusuna uygun bir sanat gösterisi, alanın kendi orjinal akustiği çok kötü şekilde uzaklardan gelen Türkçe pop müzik, taverna havaları ile zaman zaman ciddi gerginlik yaşadık. Oradakilerin sırf Rum olmasından değil, büyük bir sanat etkinliğinin gerçekleşmesi sırasında, onlarca polisin olmasına karşın, 2 saat boyunca bu müziğin kıstırılamaması beni ciddi şekilde gerdi. Eşim Defne ile ekrandan Türkçe çevrileri takip etmeye çalıştığımız oyunda, zaman zaman fısıldaşmalarımız da oldu. Oyun bittiğinde ise oyuncular ayakta alkışlandı. Aslında gecenin en önemli sürprizi, oyunun bittiği anda, tam önümüzde oturanların arkaya dönmesi ve hiç bir şey söylemeden ellerindeki zeytin dallarını bize vermesiydi. Mesaj oldukça netti. Küçük mutlluluklar paylaşmaktan geçer. Hiç tanımadığım Rumların böylesi ince bir düşüncesi bile bu adada barış için umutlanmamıza, barış için çalışmamıza yeter diye düşünüyorum. İyi pazarlar. ***** PAZARIN RESMİ