Biyologlar Derneği Başkanı Hasan Sarpten, Türkiye’den gelen suyun su sorununu çözmediği gibi yerel kaynakların da yok olmasına yol açarak hayatı olumsuz etkilediğini savundu; su sorununun ülkedeki kaynakların doğru kullanımıyla çözülebileceğini belirtti.
Yazılı açıklama yapan Sarpten, “Halkımız, 10 yıl önce su gelirken bunun aksini söyleyenleri, hatta Mesarya’nın yemyeşil olacağını iddia edenleri hatırlamalı ve bir de şimdi yaşadığımız gerçekliğe bakmalıdır! Evet; su sorunumuz vardır ve bu sorun kendi kaynaklarımızın doğru kullanımıyla çözülür” ifadelerini kullandı.
Sarpten, suyu akıllıca kullanıp sağlıklı bir su yönetim politikası oluşturulmadığı, mevcut suyun alabildiğine kirletilip israfa devam edildiği sürece Türkiye'den gelen suyun bile su sorununa çare olamayacağını kaydetti.
“AKILLI SU YÖNETİMİNİN TEMEL İLKELERİ UYGULANMADI”
Kıbrıs’ta 40-50 yıl öncesine kadar belirgin bir su kıtlığı olmadığını belirten Hasan Sarpten, “Ancak Kıbrıs tarihinde de hiçbir zaman bol suyunun olmadığı bilinmektedir. Kıbrıslılar her zaman kendi yağıyla ciğerini kavurmayı bilmiş ve yokluklar içerisinde de olsa akılcı bir su yönetimi uygulamaya çalışmıştır. Değirmenlik Başpınarı’ndan Mağusa’daki Tuzla’ya kadar yaklaşık 50 km boyunca uzanan su kemerlerinin bugün dahi görmekte olduğumuz kalıntıları bunun en somut örnekleridir.” ifadelerini kullandı.
Gerek nüfus hareketleri gerekse bilinçsizlik ve umursamazlık nedeniyle önce yer üstü sularının giderek azaldığını, son 20 yılda da yer altı sularının savurganca kullanıldığını belirten Sarpten, biri Girne’de diğeri Güzelyurt’ta olmak üzere iki büyük akifer olduğu halde Girne’dekinin lağım sularıyla kirlendiğini, Güzelyurt’ta ise tuzlanma yaşandığını bildirdi.
Sarpten, “Böyle bir ortamda, bağıra bağıra gelen susuzluk karşısında ise suyu tasarruflu kullanmak, tarımda vahşi sulamayı terk etmek, kirli su kaynaklarını arıtmak, dahası hatlardaki kayıp ve kaçağı önlemek gibi uygulamaların hiçbiri için gerçekçi bir çalışma yapılmadı.” dedi
Akıllı su yönetiminin temel ilkeleri olan bu uygulamalar yerine, 2010 yılının sonunda “hiçbir bilimsel gerçekle bağdaşmayan ve ekolojik olmayan” bir başka yol seçildiğini savunan Sarpten, şöyle devam etti:
“Neredeyse ülke ihtiyacının tamamına yakını olan yıllık 75 milyon metreküp suyu deniz aşırı taşıma hedefiyle borularla Türkiye’den getirilmesi denendi. Başarıldı da! Milyarlarca lira harcanarak adına ‘Asrın Projesi’ denilen ama aslında ‘asrın hatası’ olan bu proje susuzluğumuza çare oldu mu? Kesinlikle, hayır! Olmadı, olmayacak da.
Biyologlar Derneği, tam 10 yıl önce bu konuda gerekli uyarıları yapmış ancak ne yazık ki, toplumun geneli ve siyasilerin de tamamı tarafından uyarılarımız dikkate alınmamış ve su sorunu başka bir coğrafyadan getirilerek çözülmeye çalışılmıştır. Elbette ki, borularla su getirilmesinin temel amacı siyasi, politik ve stratejik nedenlere bağlıdır. Çünkü temel amaç Kıbrıs Türk halkının su sorunu çözmek olsaydı çok daha az maliyetle çok daha akılcı çözümler üretilebilirdi.”
Sarpten, Lefke ve Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde akademisyen G. Elkıran ve M. Ergil’in yayınladığı ülkedeki suyun korunmasına yönelik bilimsel makalelerde yılda 57,5 milyon suyu geri kazanmanın mümkün olduğunun ortaya konduğuna işaret etti.
Sarpten, “Pek bilinmese de şu an Haspolat’ta 3,5 milyon metreküp atık su var ve bu sağlıklı bir şekilde arıtılamadığı için bize başka sorunlar yaratıyor. Haspolat’taki suyu arıtabilsek - ki onu yapmak çok daha kolaydır- şimdiye en azından Mesarya’nın su sorunu çözülebilirdi.” dedi.
Kötü şebekeden dolayı domestik suyun yüzde 45’inin sızıp, kötü sulama yöntemleri nedeniyle de yüzde 40 suyun buharlaşıp yok olduğunu anlatan Sarpten, Türkiye’den borularla su getirilmesiyle sorun ortadan kalktı sanılarak su yönetimi için en ufak bir adım atılmadığını savundu.
Sarpten, “Tarih bizi haklı çıkarmış ve bir kez daha anlaşılmıştır ki, taşıma suyla değirmen dönmez ve hiçbir zaman da dönmeyecektir.” ifadelerini kullandı.
“NÜFUSUN GEREKSİNMELERİNİ KARŞILAMAKTAN ÇOK UZAK KALACAK”
Ülkenin küresel ısınmadan birinci dereceden kuraklık olarak etkilenen ülkeler arasında yer aldığına işaret eden Sarpten, durum böyle devam ederse, taşıma suyla gelecek suyun bile mevcut nüfusun gereksinmelerini karşılamaktan çok uzak kalacağını belirtti.
Taşıma suyun adaya geldiği son 10 yılda tek bir su tasarruf kampanyası bile düzenlenmediğini, su israfı yapıldığın savunan Sarpten, projede meydana gelen ve bir türlü giderilemeyen aksaklıkların had safhaya çıktığı bugünlerde halk susuzluktan kırılırken, belediyelerin halen en küçük refüjleri bile çimlendirmeye devam etmesinin bu duruma küçük bir örnek oluşturduğunu kaydetti.
Sarpten açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Bir kez daha vurgulamak isteriz ki, bu proje ‘Asrın Projesi’ değil, ‘Asrın Hatası’dır. Çünkü bu proje su sorunumuzu çözmediği gibi yerel kaynaklarımızın da yok olmasına yol açarak hayatımızı fazlasıyla olumsuz etkiledi. Halkımız, 10 yıl önce su gelirken bunu aksini söyleyenleri, hatta Mesarya’nın yemyeşil olacağını iddia edenleri hatırlamalı ve bir de şimdi yaşadığımız gerçekliğe bakmalıdır! Evet; su sorunumuz vardır ve bu sorun kendi kaynaklarımızın doğru kullanımıyla çözülür. Unutulmamalıdır ki, kendi suyumuzu akıllıca kullanıp sağlıklı bir su yönetim politikası oluşturmadığımız, mevcut suyumuzu alabildiğine kirletip israf etmeye devam ettiğimiz sürece Türkiye'den gelen bu su bile derdimize çare olamaz.”