Sedef Hastalığına Dikkat

Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkliler Müdürlüğü’ne açıklamalarda bulunan Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Dr. Didem Mullaaziz, Sedef Hastalığının nedenleri, hastalığın klinik özellikleri, tanı ve tedavi süreci ile ilgili bilgiler verdi.

Uzm. Dr. Didem Mullaaziz: “Sedef hastalığı, toplumun % 1-3’ünü etkileyen ve süreklilik gösteren (kalıcı) bir deri hastalığıdır. Sıklıkla 20-40 yaşları arasında izlense de çocukluk çağında da gözlenebilmektedir. Saçlı deri, diz ve dirsekler klasik tutulum alanları olup, kırmızı, net sınırlı zemin üzerinde beyaz (sedefi) kepek veya kabuklanmalar tipik görüntüsünü oluşturur. Lezyonlar küçük noktacıklardan, avuç içi büyüklüğüne kadar farklı boyutlarda olabilir.

Sedef Hastalığının Nedenleri

Sedef hastalığının nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık zemininde çevresel faktörlerin etkisi ile geliştiği kabul edilmektedir. Genetik geçişte hastalığa olan yatkınlığın ön planda olduğu bilinmekte ve sedef hastalarının birinci derece yakınlarında hastalık gelişim riskinin daha yüksek olduğu gözlenmektedir. Normal deri hücreleri 28-30 günde olgunlaşır ve deri yüzeyinden fark edilmeden dökülür. Sedef hastalığında ise deri hücreleri sadece 3-4 gün içinde tam olgunlaşmadan deri yüzeyinde yığılarak kepeklenmeler oluşturur. Bazı faktörler hastalığın hızlanmasına veya ilk atağın başlamasına neden olmaktadır. Bunların başında fiziksel ve psikolojik stresler, geçirilen sistemik enfeksiyonlar, kullanılan bazı ilaçlar (ağrı kesiciler, hormon tedavileri, kortizon, tansiyon düşürücüler) ve aşırı güneş ışığı yer almaktadır.

Klinik Özellikleri

Sedef hastalığının görüldüğü bölgeler, klinik görüntüsü ve şiddeti kişiden kişiye farklılık gösterir. Plak tip psoriasis en yaygın görülen ve klasik özellikleri taşıyan formudur. Bunun dışında hastalık, guttat (damla şeklinde), püstüler (iltihaplı kabarcıklar) ve eritrodermik (tüm vücutta yaygın kızarıklık ve kepeklenmeler) şeklinde gözlenebilir. Tutulum alanlarına göre palmoplantar (el ve ayak yerleşimli), invers (kıvrım bölgelerini tutan) ve artropatik (eklem tutulumu olan) formlar da olabilir. Eklem hastalığıyla seyreden (artropatik) form, şiddetli ağrılı olmasının yanında yol açtığı ciddi komplikasyonlar nedeniyle ayrı bir önem taşımaktadır. Bazı hastalarda az sayıda ve küçük eklemlerde ağrıya rastlanırken, bazılarında hemen hemen tüm eklemler yavaş ilerleyen bir biçimde etkilenir. Yineleyen eklem iltihabı (artrit) nöbetleri sonucu, ağır hareket bozuklukları, eklem başlarında hasar, parmaklarda tipik şekil bozuklukları ortaya çıkar. Hastaların bir kısmında farklı derecelerde tırnak tutulumu gözlenebilir. Tırnak yüzeyinde küçük çukurcuklar, tırnak yatağından ayrışma, tırnaklarda kalınlaşma veya kırılma ile renk değişimleri hatta tırnak kayıpları oluşabilir. Sedef lezyonlarında genellikle kaşıntı izlenmese de bazı hastalarda özellikle saçlı deri tutulumunda yaygın kaşıntı oluşabilir.

Tanı Süreci

Sedef hastalığının tanısı için, klinik bulgular çoğunlukla yeterli olsa da bazı hastalarda kesin tanı için deri biyopsisine gereksinim duyulmaktadır. Hastalığa özgü bir laboratuar testi bulunmamaktadır. Vakaların bir kısmında kalsiyum ve D vitamini eksikliği saptanabilmektedir. Sistemik tedavi planlanan hastalarda tedaviye başlamadan önce ayrıntılı tetkikler gerekebilmektedir.

Tedavisi

Hastanın yaşı, hayat tarzı, özel durumu (gebelik, eşlik eden hastalıklar, kullanılan ilaçlar), hastalığın seyri, dağılımı ve şiddeti, tedavi seçiminde dikkate alınmaktadır. Sınırlı lezyonlarda kortizon içerikli krem, losyon veya pomadlar ilk tercih edilen tedavi ajanları olup, sıklıkla yeterli olmaktadır. Tüm hastaların nemlendirici kullanım alışkanlığı kazanmaları sağlanmalı, banyo sırasında deriyi kurutmayan temizleyici ürünler tercih edilmelidir. Kaşıntı şikayeti varlığında, ağızdan ilaç tedavileri eklenebilir. Topikal tedaviler arasında D vitamini içeren ürünler ile kalın kabuklu yaralar varlığında ise asit içerikli soyucular kullanılmaktadır. Topikal tedavilerin yetersiz kaldığı hastalarda, fototerapi olarak adlandırılan güneş ışığının belli dalga boyunu içeren ışık tedavisi kullanılabilir. Yaygın deri bulguları, şiddetli tırnak veya eklem tutulumu varlığında sistemik tedaviler tercih edilebilir. Hastalar, çarpma-vurma gibi travmalar ile kaşıma, tahriş gibi hasarlar sonrası yeni lezyonların çıkabileceği konusunda uyarılmalı ve önlem almaları sağlanmalıdır. Sonuç olarak Sedef Hastalığı tamamen tedavi edilebilecek bir rahatsızlık olmasa da, günümüzde yeni tedavi seçeneklerinin gelişimi ile başarı oranı oldukça yüksektir.