Uzun süre oldu yazmayalı
Önce yaşanılan sağlık sorunları, sonrasında tembellik.
Eğer gençlerin fikirlerinin baskı altına alınmaya çalışılmasına tanık olmasaydım, belki de tembellik hala cazip geliyor olacaktı.
Ama tembellik insanoğlu için ne kadar da cazip geliyor olsa da, yapılan haksızlıklara, yaratılmaya çalışılan algılara dayanamıyor insan.
Öyle ki, gençler neredeyse konuşamaz, fikirlerini söyleyemez hale getirildi.
Bu güne kadar, çözüm ya da barış isteyenlerin, “ hain”, “Rumcu” ilan edilmelerine alışmamamız gerekirken alıştık.
Ya da Türkiye Hükümetlerinin yanlışlarını dile getirenlerin,” Türkiye’yi istemeyip, Türkiye karşıtı” ilan edilmelerine.
Şimdi bunlara bir yenisi eklendi.
Artık, KKTC içinde yapılan haksızlıklar, hukuksuzluklar, çarpıklıklar, ya da beceriksizlikler dile getirildiği zaman, dile getiren kişi, şehitler ve KKTC Devletine ihanetle suçlanıyor.
KKTC’nin, doğru bir yapı olduğu ve yaşanılan tüm sorunların, yönetim basiretsizliğinden ileri geldiği algısı yaratılmaya çalışılıyor.
Sanki yönetimin oluşum biçimi de KKTC çarpıklığının bir parçası değilmiş gibi.
Örneğin gencin birisi sosyal medyada “ Narkotik Şube Amirinin babası, uyuşturucuyla yakalanıyor ama hiçbir gazete bunu haber yapmıyor, ört bas ediliyor. İşte burası KKTC” yazıyor, bizim “milliyetçi takım” hemen devreye giriyor.
Vay efendin neymiş?
Bu genç, KKTC’ devletine hakaret ediyormuş (!)
Yönetimin basiretsizliğini devletin üzerine yükleyemezmiş(!)
KKTC’nin kurulmasında kan döken şehitlere, hakaret ve ihanetmiş bu(!)
Daha neler neler yazıldı.
Yorum yapanların listesi uzayıp gitti ama yorumların içeriği değişmedi.
Yorum yapanlardan hiç kimse , ne yakalanan kişinin Narkotik şube Amirinin babası olmasının KKTC yapılanmasındaki çarpıklığa örnek olduğunu dikkate aldı, ne de uyuşturucu belasının ülkede bu denli yaygınlaşmasına neden olan şeyin, KKTC’nin tanınmayışından kaynaklandığını.
Varsa yoksa “Şehitler” demagojisi. Neymiş efendim bu yapılan KKTC devletine hakaretmiş.
Şehitlerin ruhu bundan rahatsız oluyormuş.
İyi de madem şehitler bu denli düşünülüyor, neden hiç kimse şehitlerin ruhunun, uğruna kan döktükleri toprakların uyuşturucu yuvası haline gelmesinden rahatsız olduğunu dillendirmiyor?
Şehitler, bu topraklar, uyuşturucu yuvası haline gelsin diye mi onca kanı döktüler?
Ya da döktükleri kan kullanılarak tanınmayacağı biline biline KKTC kurulsun da , bu tanınmamışlıktan istifade, uyuşturucudan insan kaçakçılığına kadar her tür kanunsuzluk yapılabilsin diye mi verdiler canlarını?
Hiç kimse KKTC’nin uluslar arası tanınmamışlığından, çözümsüzlükten ve buradaki yönetim iradesinin olmayışından doğan,
Uyuşturucu kaçakçılığını,
İnsan kaçakçılığını,
Kadın ticaretini,
Kumar batağını,
Nüfus anomalisini,
Çöken devlet yapısını
Yok olan insan haklarını, dillendirmiyor; bunların şehitlerin ruhuna ihanet olduğunu söylemiyor ama bu çarpıklıkları dile getirenleri, devlete, şehitlere ihanetle suçluyor.
İşte bu hem gençleri susturmaya, ülkede yaşanan çarpıklıkları örtbas etmeye yönelik bir algı operasyonudur.
Hem de tam anlamıyla şehitlere de, vatana, millete de ihanettir.
Eğer gerçekten, şehitleri, vatanı ve milleti düşünüyorlarsa, bu çarpıklıklara sebep olan yapıyı ortadan kaldırıp, uluslar arası tanınmışlığı ve saygınlığı olan bir devletin kurulabilmesi için, bütün bu çarpıklıklara neden olan Kıbrıs sorunun çözülmesi için canla başla çalışırlar.
Yoksa şunu bilsinler ki, bu vatan uğruna can vermiş kan dökmüş olan şehitlerin ruhu, en çok bu kişilerin varlığıyla rahatsız olmaya devam edecek.