Sendikalar mücadeleye hazırlanıyor

Türk-Sen, Genel Başkanı Arslan Bıçaklı, Dev-İş Genel Başkan Vekili Hasan Felek ve Çağ-Sen Başkanı Mehmet Davulcu, Detay Gazetesi’ne açıklamalarda bulundu...

ARSLAN BIÇAKLI “KKTC’NİN TÜRKİYE’NİN ALT YÖNETİMİ OLDUĞU ONAYLANACAK”
İki ülke arasında böyle bir protokolün imzalanmasının mümkün olmayacağını söyleyen Kıbrıs Türk İşçi Sendikaları Federasyonu (Türk-Sen) Genel Başkanı Arslan Bıçaklı, “böylesi bir protokolü imzalamak KKTC’nin Türkiye’nin alt yönetimi olduğu söylemlerini onaylamak demektir” dedi. Bıçaklı, bir ülkedeki çalışma saatleri, kurumların geleceği ve personel konularındaki kararların o ülkeyi yönetenler tarafından alınabileceğini sözlerine ekledi.

HASAN FELEK, “EN SERT ŞEKİLDE MÜCADELE ETMELİYİZ”
Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu (DEV-İŞ) Genel Başkan Vekili Hasan Felek, özelleştirilmelerin gündeme gelmesi ile birlikte tüm sendika ve sivil toplum kuruluşlarının özelleştirmelere karşı en sert şekilde mücadele etmesi gerektiğine vurgu yaptı. Devlet Planlama Örgütü’nün kapatılması bir durumun toplumun hafızasını yok etmek ve gelecek ile ilgili planlarını ortadan kaldırmak olarak değerlendiren Hasan Felek, bunun Kıbrıslı Türklerin varlığını tehdit edecek bir yaklaşım olduğunu ifade etti.

MEHMET DAVULCU, “BU PROTOKOL İLE KKTC’NİN DEVLET OLMADIĞINI KABUL EDECEĞİZ”
Kıbrıs Türk Devlet Çalışanları Sendikası (Çağ-Sen) Başkanı Mehmet Davulcu, KKTC’nin devlet olmadığını kabul eden bu protokolün altına imza atıldıktan sonra müzakere masasındaki pozisyonumuzun sarsılacağını belirtti. Müzakere masasında demokratik bir devlet olduğumuz ve Güney Kıbrıs’ta ki demokratik yapı ile federal bir yapı oluşturmaya çalıştığımıza dikkat çeken Davulcu, müzakere masasında çok zayıf bir pozisyona düşeceğimizi hatta müzakere masasının bertaraf olacağını dile getirdi. 


AHMET VAMIK
2016-2018 TC-KKTC Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü ile tartışmalar hız kesmeden devam ediyor. Protokolün içeriğinin toplumdan gizlenmesine rağmen protokolde yer alan konuların toplumun nabzını ölçmek amacı ile bilinçli bir şekilde basına sızdırıldığını iddia eden sendika yetkilileri, söz konusu protokolün imzalanması halinde KKTC’nin bir devlet olmadığının resmi olarak kabul edileceğini dile getirdiler. Ülkedeki tüm kurumların özelleştirilmesi ve Devlet Planlama Örgütü’nün ortadan kaldırılması ile kendi kendini yönetemeyen ve tüm iplerin Türkiye Cumhuriyeti yönetiminde olacağı bir yapının ortaya çıkacağını ifade eden Türk-Sen, Genel Başkanı Arslan Bıçaklı, Dev-İş Genel Başkan Vekili Hasan Felek ve Çağ-Sen Başkanı Mehmet Davulcu, Detay Gazetesi’ne yaptıkları açıklamada ekonomik paket dayatmalarına karşı geçmişte olduğu gibi bugünde tüm toplumun birlikte karşı çıkması gerektiği hakkında ortak görüş belirttiler.

ARSLAN BIÇAKLI, “MİLLETVEKİLLERİ DAHİ PROTOKOLÜN İÇERİĞİNİ BİLMİYOR”
Kıbrıs Türk İşçi Sendikaları Federasyonu (Türk-Sen) Genel Başkanı Arslan Bıçaklı, 2016-2018 TC-KKTC Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü’nün içeriği ile ilgili olarak resmi hiçbir bilginin olmadığını dile getirdi. Protokolün içeriği ile ilgili hükümette bulunan CTP ve UBP milletvekillerinin dahi bir bilgisi olmadığını söyleyen Bıçaklı, protokol ile ilgili sızan bilgiler arasında Devlet Planlama Örgütü’nün kapatılması, Telekomünikasyon Dairesi’nin özelleştirilmesi, limanların özelleştirilmesi ve Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nun dağıtım hatlarının özelleştirilmesi gibi konuların var olduğunu belirterek, bunun kabul edilebilir bir durum olmadığını vurguladı.

“BU PROTOKOLLERİN ALTINA İMZA ATACAK SİYASİLERİN UTANMASI GEREKİYOR”
Arslan Bıçaklı, “geçici olarak halkın oyları ile göreve gelen siyasilerin devletin ve halkın kurumlarını kimseye peşkeş çekme yetkisi yoktur. Toplum onlara böyle bir izin ya da yetki vermedi. İki ülke arasında projeler ile ilgili işbirliği protokolleri imzalanması gayet normal bir durumdur. Fakat benim ülkemin kurumları nasıl satılacak, kime satılacak, ne zaman satılacak diye protokol imzalanamaz. Benim ülkemdeki çalışma saatleri nasıl olacak, hangi kuruma personel alınacak, kaç personel alınacak, kim ne zaman emekli olacak diye protokol imzalanamaz” diyerek bu protokollerin altına imza atan siyasilerin utanması gerektiğini ifade etti. 

“TÜRKİYE’NİN ALT YÖNETİMİ OLDUĞUMUZU ONAYLAYACAKLAR”
İki ülke arasında böyle bir protokolün imzalanmasının mümkün olmayacağını söyleyen Arslan Bıçaklı, “böylesi bir protokolü imzalamak KKTC’nin Türkiye’nin alt yönetimi olduğu söylemlerini onaylamak demektir” dedi. Bıçaklı, bir ülkedeki çalışma saatleri, kurumların geleceği ve personel konularındaki kararların o ülkeyi yönetenler tarafından alınabileceğini sözlerine ekledi.

“KAMUDA VERİMLİLİK BU ŞEKİLDE ARTIRILMAZ”
Kamu verimliliğinin düştüğü gerekçesiyle kamu reformu adı altında kamuda çalışma saatlerinin artırılmaya çalışıldığını belirten Arslan Bıçaklı, çalışma saatleri artırılarak kamuda verimliliğin artırılamayacağını kaydetti. “Kamuda verimliliği artırmak isterseniz çalışanların iş güvenliğini sağlarsınız, çalışma ücretlerini insanca yaşayabilecek düzeye getirirsiniz, verimli çalışma ortamları sağlarsınız, ülkedeki eğitim, sağlık ve kültür gibi konuları kaliteli ve ücretsiz hizmet alınabilecek seviyeye getirirsiniz” diyerek toplumun refah seviyesini artırmadan çalışanlardan verimlilik beklemenin mümkün olmayacağını dile getirdi.

“HERKESİN TARAFINI BELİRMELE ZAMANI GELDİ”
2011 yılında sendikalar ile birlikte ekonomik protokole karşı çıkarak Sendikal Platform’a dahil olan ve Toplumsal Varoluş mitinglerine büyük destek veren Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin bugün benzer bir ekonomik protokolün altına imza atmaya hazırlandığını belirten Arslan Bıçaklı, “muhalefette “emek en yüce değerdir” diyenler hükümet olunca “sermaye en yüce değerdir” mantığı ile hareket ediyorlar. Bugün bu protokolün altına imza atarak işçi ve emekçinin haklarını gasp edenler yarın 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’nda bizimle birlikte meydanlarda “emek en yüce değerdir” diye hangi yüzle bağıracaklar. CTP’nin yakın bir zamanda muhalefete düşebileceği konusunda iddialar var. Muhalefete düştükleri zaman özelleştirmeye karşı ya da kendi imzaladıkları ekonomik protokole karşı sendikalar ile birlikte eylem mi yapacaklar. Zaman herkesin tarafını belli etme zamanıdır. Herkes şu anda tarafını belli ederek emekten yana mı sermayeden yana mı olduğunu belli edecektir” uyarısında bulundu.

HASAN FELEK, “KIBRISLI TÜRKLERİN VARLIĞINI TEHDİT EDEN BİR YAKLAŞIMLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu (DEV-İŞ) Genel Başkan Vekili Hasan Felek, 2016-2018 TC-KKTC Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolün içeriğinin yanı sıra imza aşamasında olup olmadığı konusunda da resmi bir açıklama olmadığına değindi. 1986 yılından bugüne Kıbrıslı Türklere dayatılan ekonomik protokollerin Kıbrıslı Türkleri fakirleştirmeye ve yok olmaya mahkum ettiğini vurgulayan Felek, yeni protokolünde diğerlerinden bir farkı olmayacağını dile getirdi. Protokolün içeriğinde Telekomünikasyon Dairesi, Elektrik Kurumu ve limanların özelleştirileceğine dair maddeler yer aldığı bilgisinin sızdırıldığını kaydeden Hasan Felek, özelleştirilmelerin gündeme gelmesi ile birlikte tüm sendika ve sivil toplum kuruluşlarının özelleştirmelere karşı en sert şekilde mücadele etmesi gerektiğine vurgu yaptı. Devlet Planlama Örgütü’nün kapatılması bir durumun toplumun hafızasını yok etmek ve gelecek ile ilgili planlarını ortadan kaldırmak olarak değerlendiren Hasan Felek, bunun Kıbrıslı Türklerin varlığını tehdit edecek bir yaklaşım olduğunu ifade etti.

“SADECE EMEKÇİ KESİM DEĞİL İŞ DÜNYASIDA ZARAR GÖRECEK”
Ekonomik protokol ile ilgili görüşmelerin aylardır devam ettiğine dikkat çeken Felek, bu protokolün içeriğinin şeffaf olması ve toplum ile paylaşılması gerektiğini belirtti. Siyasilerin kendilerine verilen yetkiyi doğru kullanması gerektiğini kaydeden Hasan Felek, “protokolün içeriği emekçi kesimi de ilgilendiriyorsa emekçi kesimin temsilcileri de bu protokole dahil olmalıdır. Demokrasi bunu gerektirir” dedi. Sadece emekçi kesimin değil iş dünyasının da bu ekonomik protokolün getirilerinden zarar göreceğini ifade eden Felek, ülkedeki üretim sektörlerinin tekelleşmesinden herkesin zararlı çıkacağını vurguladı.

MEHMET DAVULCU, “HÜKÜMET BİLİNÇLİ ŞEKİLDE PROTOKOL İÇERİĞİNİ SIZDIRIYOR”
Kıbrıs Türk Devlet Çalışanları Sendikası (Çağ-Sen) Başkanı Mehmet Davulcu, ekonomik protokol ile ilgili hiçbir resmi açıklama yapmayan hükümetin bilinçli bir şekilde toplumun nabzını yoklamak amacı ile protokolün içeriğini sızdırdığını ifade etti. Davulcu, “hükümet yetkilileri de bu protokole imza atarak büyük bir yanlışın içerisine gireceklerinin ve toplumdan büyük bir tepki alacaklarının farkındalar bu yüzden toplumun tepkisini nasıl düşürürüz arayışı içerisindeler” dedi.

“DPÖ’NÜN ORTADAN KALKMASI DEVLET YAPISININ ORTADAN KALKMASI ANLAMINA GELİR”
Devlet Planlama Örgütü’nün ortadan kaldırılmasının devletin artık hiçbir planlama yapamayacağı anlamına geldiğini kaydeden Davulcu, kendi planlamasını bile yapamayan bir devletin devlet olmadığını belirtti. Mehmet Davulcu, “KKTC’nin zaten bu güne kadar sorgulanan bir yapısı vardı. DPÖ’nün ortadan kalmasıyla artık bu tartışmalara da gerek kalmayacak ve KKTC’nin bir devlet olmadığı tescillenecek” diyerek Devlet Planlama Örgütü’nün hayati bir önem taşıdığına dikkat çekti.

“MÜZAKERE MASASINDA POZİSYONUMUZ SARSILACAK”
Limanlarını kontrol edemeyen, kendi iletişimini sağlayamayan bir devletin devlet olamayacağını vurgulayan Mehmet Davulcu, KKTC’nin devlet olmadığını kabul eden bu protokolün altına imza atıldıktan sonra müzakere masasındaki pozisyonumuzun sarsılacağını belirtti. Müzakere masasında demokratik bir devlet olduğumuz ve Güney Kıbrıs’ta ki demokratik yapı ile federal bir yapı oluşturmaya çalıştığımıza dikkat çeken Davulcu, müzakere masasında çok zayıf bir pozisyona düşeceğimizi hatta müzakere masasının bertaraf olacağını dile getirdi. 

“TARIMIDA YOK EDECEKLER”
Ekonomik protokolün içeriğinde tarım sektörüne verilen teşviklerin ortadan kaldırılmasına yönelik maddelerinde yer aldığına dair duyumlar olduğunu söyleyen Mehmet Davulcu, Akdeniz ikliminin kurak bir iklim olduğunu, tarım yapmanın zaten zor olduğunu ve devlet teşvikinin kaldırılması halinde tarım sektörünün tamamen yok olacağını ifade etti. Sermaye sınıfının yıllardır kendini bir kenara çektiğini ve gelişmelere müdahil olmadığını kaydeden Davulcu, toplumun sistematik bir şekilde günden güne fakirleştirilmesinden dolayı sermayenin de zor duruma düştüğünü ve malını satacak kimse bulamadığını belirtti.