Hiç şüphem yok; Ve O’nu övmek, göklere çıkarmak da değil amacım. 1966’lı yıllarda, Lefkoşa’daki kader birliği etmişliğimiz de değil bunda etken olan; “ Komünist” damgası yediğimiz, toplumun o karanlık günlerinde, Sarayönü’ndeki Mulla Hasan’ın kahvehanesinde geçirdiğimiz boş ve aylak zamanların anıları da değil; “ Akın” gazetesinin yayınlandığı günlerde, basımevinin kurşun kokan zehirli dumanında tüttürdüğümüz cigaralarınnostaljik korkularında yaşadıklarımız da değil; Sovyetler Birliği’nde maceradan öte yaşadıklarımızı, tanık olduklarımızı, bin bir gece masalları gibi anlatmaya kalksak… Kıbrıs Türk Gazeteciliğindeki tarihsel süreci yazacak olanlar; Şener Levent’ten önce ve O’ndan sonraki tarihi yazacaklar. Kimse kıskanmasın, alınmasın ve gücenmesin; Şener Levent, bu ülkede “ Gazetecilik Yüksek Okulu’nu” ilk kuran profesyonel gazetecidir. Yetiştirdiği öğrenciler, O’nun kadar değilse bile, korkusuz gazeteci olmayı, kalemini satılık etmemeyi öğrenmiş olmalıdırlar. Kıbrıs Postası Gazetesinden başlayarak, gerek tüm dünya politikaları, gerekse; ve özellikle Sovyetler Birliği dönemindeki Sosyalist Ülkelerin sosyal, kültürel, politik, stratejik konumlarına getirdiği ilginç ve gerçekçi yorumlar; hem Rum, hem de Türk tarafındaki “ solcular” arasında hoşnutsuzluğa, öfkeye neden olmuştur. Marxizm’i; Lenin’i, Stalin’i eleştirmek, yermek, bizim solcuların, AKEL’cilerin kabul etmesi olanaksızdı. Bazı sağcı kesimlerde ise, susturulmasının “caiz” olduğu konuşulmaktaydı. İtiraf etmeliyim ki; O’na yapılanlar karşısında, ben dahil, çoğumuz sus pus olduk. Bir kenardan, köşeden sessizliğe bürünerek izledik olanları… O, tek başına “ demokrasi” sınavını geçerken, Kıbrıs Türk aydınları olarak bizler hem çuvalladık hem de sıfır alarak sınıfta kaldık. Kıbrıs sorununun kronikleşmiş çözümsüzlüğü, Kıbrıs’ın parçalanmışlığı, bölünmüşlüğü; “ o taraf, bu taraf” derken, Emperyalist güçlerin tüm Kıbrıs’a dayattığı zehir zıkkım yaşam; Şener Levent’in gerçekçi anlatımında, analizlerinde, çarpıcı biçimde ortaya konmaktadır. Hem Kıbrıslı Rumlar, hem biz Kıbrıslı Türkler, Şener’in yazdıkları karşısında afalladık, şoklarımızı yaşadık. Şener’le ilgili bu yazıyı, bu gün kaleme almamın nedeni; 28 Eylül, 2014 Pazar günü Afrikada yazdığı “ Bizden Daha Aptalları Var” köşe yazısıdır. Gez, göz, arpacık; tut nefesini, ateş… Ve göbekten tam isabet. Yüzde doksanı obez olan ABD’liler, dünyada olup bitenden habersiz, duyarsız ve ilgisizdirler. Profesyonel ABD ordusu, bir yerlerde insanları öldürüyorsa, onlara göre, “ herkes işini yapmaktadır”. Aptal Amerikalı, akıllı bir başkan seçmez elbette. John F. Kennedy en iyileri idi. İsrail’in vahşetini, saldırganlığını desteklemeyince, vurularak öldürüldü. Aptallar, akıllıyı yaşatmadılar. Şener’in tüm yazısını bu köşeye sığdırmam mümkün değil. Pazar günkü Afrikayı okuyun; hem bana hem de Şener’e hak vereceksiniz. Aptallar daha mı mutludur bu dünyada?...