Denktaş, müzakere sürecinin ardından yapılması muhtemel referandumda Kıbrıs Türk halkının vereceği karara tüm dünyanın saygı göstermesini beklediklerini de belirterek, “Referandum sonucu ne olursa olsun halkımızın tüm kesimleri ve bizimle birlikte dünya da, vereceğimiz kararın sonuçlarını kabullenerek bu kararın karşılığını Kıbrıs Türk Halkına teslim etmelidir” dedi.
DP UG Genel Başkanı Serdar Denktaş yazılı bir açıklama yaparak, müzakere sürecini değerlendirdi, görüşlerini paylaştı.
Denktaş, Cumhurbaşkanı Akıncı'nın, bir antlaşma ile ortaya çıkacak oluşumda; “Kurucu devlet KKTC’nin dönüşmesiyle oluşacak olan bir kurucu devlet olacak” açıklamasının, Rum tarafının tavır ve yaklaşımları ile birlikte ele alındığında son derecede önemli olduğunu belirtti.
Güven Artırıcı Önlemler konusunda bile siyasi onay vermekten kaçınan Rum Lider Nikos Anastasiadis ve Rum Yönetimi“Kıbrıs Cumhuriyeti”ne ne kadar sahip çıkarak hareket ediyorsa, Cumhurbaşkanı Akıncı’dan da beklentilerinin KKTC’ye o oranda sahip çıkan bir yaklaşımla görüşmeleri sürdürmesi olduğunu belirten Denktaş, şöyle devam etti:
“Rum tarafı anlamalıdır ki,1960 yılında iki ortak olarak kurduğumuz ancak 1963'ten beridir işgal altında tuttukları Kıbrıs Cumhuriyeti yeni Federal Kıbrıs’ın kurucu devletlerinden biri haline dönüşecekse ancak o zaman KKTC'de bu yeni devletin Kurucu devletlerinden biri haline dönüşebilir.
Yapılan açıklamalardan anlaşılmaktadır ki; Kıbrıs Cumhuriyeti isim değişikliği yaparak yeni kurulacak devletin bir parçasını oluşturacaktır. Kıbrıs Cumhuriyetinin BM ve AB üyeliği ise yeni isim altında devam edecektir.
Açıklamalardan, yeni kurulacak devletin BM’ye üyeliğinin yeni bir giriş, yani ‘accession’ değil ama bir yerine geçme yani ‘succession’ olacağı anlaşılmaktadır. Halkımız için hayati önem taşıyan bu konuda Sayın Akıncı’nın açıklama yapmasını beklemekteyiz.”
Denktaş, 11 Şubat Ortak Açıklamasında; “Birleşik Kıbrıs, Birleşmiş Milletlerin ve Avrupa Birliğinin bir üyesi olarak tek uluslararası hukuk kişiliğine ve BM Şartı çerçevesinde tüm Birleşmiş Milletler üyelerince yararlanılan egemenlik şeklinde tanımlanmış tek egemenliğe sahip olacak ve (bu egemenlik) Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklerden eşit olarak neşet edecektir” şeklindeki ifadede yer alan “egemenlik” ve “BM üyelik” durumunun da netleştirilmesi gerektiğini kaydetti.
“Yeni kurulacak federal devletin egemenliğinin iki toplumdan eşit olarak kaynaklanacaksa ortaklığın 1963’de olduğu gibi bozulması durumunda yeni federal devletin egemenliği ne olacaktır? Bu devletin BM’deki pozisyonu ne olacaktır?” diye soran Denktaş, 1963 olayları sonucunda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rumlar tarafından işgali sonucunda mağdur olan Kıbrıs Türk halkının bir kez daha benzeri bir tehlikeyle karşı karşıya bırakılmaması gerektiğini dile getirdi.
Denktaş, 11 Şubat Ortak Açıklamasında; “Federal Anayasa birleşik Kıbrıs federasyonunun eşit statüde iki kurucu devletten oluşacağını saptayacaktır” şeklindeki ifadeyi, yapılacak her açıklama ile güçlendirmeleri ve yeni kurulacak devlette hiçbir tarafın “diğeri üzerinde otorite ve hukuki selahiyet iddiasında” bulunamayacağının sürekli vurgulanması gerektiğini kaydetti.
Tüm vatandaşların Annan Planında ve şimdiki planda da İngilizce olarak “Founding state” veya “Constitutional state” olarak yer bulan ifadelerin esas olarak “eyaletler” olduğunu bilmesini isteyen Denktaş, şunları kaydetti:
“Kıbrıs Cumhuriyeti Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüşüp KKTC'de dönüştürülerek bu devletin bir eyaleti olarak bu anlaşma sonuçlanırsa kimse ne siyasi eşitlikten ne de eşit egemenlikten bahsedemez. Bu durumla karşı karşıya kalmamak için yıllardan beridir üstünde durulan tezimiz yeni yapıların kurulması, yeni bir devletin ortaya çıkması şeklinde olmuştur. Sayın Akıncı’nın bundan geri adım atmayacağını umuyoruz.
Geçmişe hapsolarak çözümsüzlüğü savunanlardan değiliz. Tam aksine geçmişten ders çıkartarak güvenli bir geleceği oluşturmak arzusundayız. Siyasi eşitliğe ve eşit egemenliğe sıkı sıkıya sarılma ve yeni bir Kıbrıs’ın yaratılması istencimizin temel nedeni budur.
Bu nedenle, Cumhurbaşkanımız Sn Akıncı ve ekibinden beklentimiz siyasi eşitliğimizin ve oluşacak yeni bir düzende eşit egemenliğimizin simgesi durumunda olan KKTC'ye, en az Kıbrıslı Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sahip çıktığı kadar sahip çıkarak görüşmeleri yürütmesidir.”
Serdar Denktaş, Kıbrıs Türk halkının her kesiminin hassasiyetlerini dikkate alan bir sonuç yaratılmaması halinde çözüm ihtimalinin ortadan kalkabileceğini tüm tarafların görmesi gerektiğini de belirterek, “Son söz olarak görüşmeci heyetimiz hızlandırılan bu süreçte öncelikle BM temsilcilerinin ve AB temsilcilerin dikkatine önemli bir noktayı getirmek durumundadır” dedi.
Denktaş, 2004 Referandumunda Kıbrıs Türk halkının tek taraflı kararının dünya tarafından hak ettiği karşılığı tam anlamıyla görmediğini ancak “hayır” diyen tarafın ödüllendirildiğini ifade ederek, şimdi bir kez daha referandum ile karşı karşıya gelinecekse Kıbrıs Türk halkının vereceği karara tüm dünyanın saygı göstermesini beklemenin hakları olduğunu kaydetti.
Serdar Denktaş, açıklamasını şöyle tamamladı:
“Rum tarafından ortaya çıkacak sonuç ne olursa olsun, halkımızın demokratik iradesinin uluslararası toplumda olumlu karşılık bulacağı mutlaka kayıt altına alınmalıdır. Halkımız bir kez daha sandığa gidip bir kez daha eli boş dönmemelidir.
Referandum sonucu ne olursa olsun halkımızın tüm kesimleri ve bizimle birlikte dünya da vereceğimiz kararın sonuçlarını kabullenerek bu kararın karşılığını Kıbrıs Türk Halkına teslim etmelidir.”