Bu haftanın öyküsüne facebook ta gezinirken rastladım…Ve okur okumaz da yaklaşık on yıl öncesine gittim…Lefkoşa Girne kapısında karşıdan karşıya geçmek üzere bekliyordum…Elinde beyaz bastonu,gözünde siyah gözlükleri ile tertemiz giyimli beyefendiyi beklerken görünce..” efendim ,isterseniz karşıya beraber geçelim” dedim .Çok kısa bir sessizlikten sonra” teşekkür ederim Mesut Bey “deyince çok ama çok şaşırdım ..Derviş Yücetürk ‘ü medyadan tabii ki tanıyordum…Ama onun beni tanıması imkansız diye düşünmüştüm..Doğrudur yıllardır televizyonda ana haberleri okuyordum ..Ama bu inanılmaz işitsel hafızaya gerçekten çok ama çok şaşırmıştım…Beraberce karşıya geçtik..Vedalaşıp ayrıldık…Hayatımda unutamayacağım olaylardan biridir.Kıbrıs Türk Engelliler Federasyonu Başkanı sevgili dost Yücetürk’le her karşılaştığımızda hal hatır sorduk..Açıkçası aşağıdaki yazıyı okuyana kadar da arkadaşları ile beraber özveri ile satışını yaptığı ve her yıl yinelenen “Görmezler Piyangosu” dan aldığım 5-6 piyango biletinden başka pek de katkım olmadığını düşünmedim değil bu kıymetli kuruluşa…İlk fırsatta ilk işim bu dernekle temas kurup en azından sesli kütüphanelerine nasıl bir katkı yapabileceğimi sormak olacak.Bu vesile ile sevgili başkan Yücetürk ve arkadaşlarını selamlıyor ve alıntı yazıya geçiyorum: “ Jale Anıl (59), 1998'den beri Ankara Milli Kütüphane'de 'Konuşan Kitaplar' bölümünde, görme engelliler için gönüllü olarak kitap okuyor. Bugüne kadar 86 kitap okumuş, 1490 adet de 90'lık kaset doldurmuş. "Güneşli bir bahar günü sokakta yürürken, önümde beyaz bastonu ile görme engelli bir genç gidiyordu. Yanına yaklaştım, 'Yardıma ihtiyacınız var mı?' diye sordum. 'Sakarya Caddesi'ne gidiyorum' dedi. 'Ben de o yöne gidiyorum' dedim. Yardımı kabul etti ve koluma girdi. Görme engellilerin koluna siz değil, onlar girerler. Daha iki adım atmıştık ki, 'Adınız Jale, değil mi?' dedi. 'Sizi sesinizden tanıdım, çünkü şu anda sizin kütüphanede okuduğunuz 'Bir Çift Yürek' adlı kitabı dinliyorum' dedi. İşte bu an, benim hayatımda alabileceğim en kıymetli hediyeydi. İçim titredi." Bu anı, 59 yaşındaki Jale Anıl'a ait. Emekli olduktan sonra insanlara faydalı bir şeyler yapmak istemiş. Sekiz yıldır Ankara Milli Kütüphane'de görme engelliler için kitap okuyor. Sesi ise oldukça 'ünlü' görme engelliler camiasında. Söylediğine göre, Ankara'da onun seslendirdiği kitapları dinlemeyen görme engelli hemen hemen kalmamış. Jale Hanım evli ve iki çocuk annesi. Bugüne kadar 86 kitap okuduğunu, bu sıralar da 87'nciyi okuduğunu söylüyor. Milli Kütüphane'nin 1991'de Ankara Oran Lioness Kulübü'nün 'Konuşan Kitaplık' bölümüne bağış olarak yaptığı özel okuma stüdyosunda kitapları kasete seslendirdiğini anlatıyor. Bugüne kadar 90'lık kasetlerden 1490 adet doldurmuş. Her gün kütüphaneye gidiyor Jale Hanım. Sabah sekiz buçukta evden çıkıp, öğlen iki buçuk-üçe kadar kütüphanede kitap okuyor. Kitap okuma işine günde ortalama beş saat ayırdığını söyleyen Jale Hanım, "Bir kitabı okuma süresi, kitabın sayfa sayısına ve puntosuna göre değişiyor. Turgut Özakman'ın 'Şu Çılgın Türkler' kitabını 90'lık 17 adet kasete üç haftada okudum. Karacan Yayınları'nın '10.000 soruda Türkçe' adlı üniversiteye giriş test kitabını ise 43 kasete sığdırdım" diyor. Şu anda ise uzmanlık sınavına hazırlanan üniversite mezunu Artvinli görme engelli bir gencin isteği üzerine, Karacan Yayınları'nın KPSS (Kamu Personel Seçme Sınavı) Uzman ve Uzman Yardımcılığı Sınavı için hazırlanmış 1034 sayfalık Genel Yetenek-Genel Kültür Test Kitabı'nı okuyor Jale Hanım. Peki, bu işi neden yapıyor? Gönüllü okuyucu olmak nereden aklına gelmiş? Emekli olmuş bir arkadaşının kızı vesilesiyle bu işe giriştiğini söyleyen Jale Hanım, "Arkadaşımın kızı Milli Kütüphane'de Konuşan Kitaplık bölümünde gönüllü kitap okuyuculuğunu biliyormuş. Onunla birlikte bu işe başladık. Beni bu işe iten en önemli şey manevi haz. Pozitif enerji ile yükleniyorum. 'Emekli olduktan sonra ne yapabilirim' diye kendimi sorguladım ve kendimi sosyal çalışmalar için motive ettim. Zaman zaman evime yakın olan huzurevine de giderim. Oradaki yaşlılarla sohbet ederim. Ayrıca himayemizde olan ve çok iyi okuyan ortopedik engelli bir çocuğumuz var. Onunla ilgilenirim. Lisede okuyan görme engelli bir öğrenci var. Ailesi Doğu'da. Onunla da sık sık ilgileniyorum. Benim felsefem şöyle, iyilik-doğruluk-bilgi-çalışmak ve sevgi. Ben bunu bir şemsiyeye benzetirim. İyilik-doğruluk-bilgi-çalışmak şemsiyenin telleri, sevgi de şemsiyenin bezidir."