Endişeliyiz, kaygılıyız ve olabildiğince üzgünüz! Bu bunaltıcı, bezgin ve marazi ortam içinde sağlıklı düşünebilen insan kaldıysa… Neler olup-bittiğini anlatsın bize… Sağlıklı düşünebilmek ve mantıklı kararlar almak o kadar zorlaştı ki… Aydınlanmamız ve rahatlamamız için olgun insanlardan beklediğimiz açıklamalara bakınca… Nereye sürüklendiğimizi kestiremiyoruz! Hangi fırtınaların bizi hangi denizlerin azgın dalgalarına fırlatacağını bilemiyoruz! Bir yanımızda, kendi küçücük ülkemizin boğucu gündemi; Öbür yanımızda Türkiye’de devam eden iç savaş ve gelen ölüm haberleri… Türkiye’yi iç savaşla birlikte, Orta Doğu bataklığına çekmeye çalışan emperyalizmin kanlı oyunları… Ve Rusya ile ABD’nin karşı karşıya geldiği Suriye savaşları… Bu yangın dünyayı sarmak üzere! *** DAÜ yurdunda, bir genç kafası kesilerek öldürüldü… Ürperdik! Bilincimiz gitti – geldi… Göz kapaklarımız düştü! Yerimizden kalkamadık… Cüceleştik adeta! Ve Sayın Rektörün açıklamasıyla birlikte kanımız sulandı… Ben şahsen, sahte rakı içmiş kadar zehirlendim bu sözlerden sonra! Ne dedi Rektörümüz? “ – Olay iki öğrenci arasında sessizce yaşandı! “ Azrail sessizce geldi, eline bir bıçak aldı ve genç adamın sessizce boğazını kesti… Ve sessizce çekip gitti… Ne bir çığlık, ne bir feryat, ne de bir direnme! Sessizce kavga ettiler, sessizce boğuştular… Ve sessizce öldüler! Steven Spielberg, bu konuda “ sessiz ölüm” diye bir film çevirse, gişe rekorları kıracak! *** Endişeliyiz, kaygılıyız ve olabildiğince üzgünüz… Türkiye içindir marazımız! Suriyeli insanların kaderinedir isyanlarımız! Saddam’ı ortadan kaldırınca, Irak’a demokrasi getirecekti Amerika… Öfkemiz ABD’nin ikiyüzlülüğünedir! Tepkimiz, sitemimiz; tarafsız kalamayan, Atatürk’ün vasiyetlerini göz ardı eden ve Türkiye’yi kirli bir savaşın içine sokan yöneticileredir… Bu yüzdendir ki Tayyip Bey’e kanımız ısınmadı! Ayrıştırıcı söylemlerini sevmedik… Diktatör Saddam öldürüldü, Irak’ın durumu ortada… Esad gidince Suriye durulacak mı? Akan kan duracak mı? Kaddafi öldürüldü. Libya paramparça… Ve Türkiye tam da bu yangının ortasında… Biz; yüzümüze vurulmadıkça, gözümüze sokulmadıkça ve başımıza kakılmadıkça… Yani, aşağılanmadıkça… Dar zamanımızda verilen ekmeğe, suya nankörlük etmeyiz! Yeter ki… Bizi, biz olarak görün! Biz Kıbrıslı Türkleriz… Ölürüz ama… Zorlamayın ne değişiriz, ne dönüşürüz! Sadece olabildiğince kaygılıyız ve üzgünüz…