Sessiz tehlike kolesterole dikkat!

Sessiz tehlike kolesterole dikkat!

Kolesterolün kan dolaşımındaki düzeyinin normal sınırların üstüne çıkmasının hayati risklere neden olabileceğini belirten İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hayri Kara, kolesterolün belirtileri ve tedavi yöntemleriyle ilgili açıklamalarda bulundu. Kolesterolü sessiz tehlike olarak nitelendiren Kara, “Yüksek kolesterolü olan çoğu kişi kendisinde bu durumun var olduğunu çeşitli komplikasyonlar gelişmeden önce fark edemez ve bu nedenle rutin kan tetkiklerinin iyi değerlendirilmesi gerekir” dedi.

Kan dolaşımında LDL kolesterol miktarının artmasının yüksek kolesterol olarak ifade edilen duruma sebebiyet verdiğini belirten İç Hastalıkları Uzmanı, Uzm. Dr. Hayri C. Kara, “LDL kan damarlarında birikerek kan akışını azaltır ve kan akışını bozarak organın görevini yapamamasına neden olur.

Yüksek kolesterole uygun şekilde müdahale edilmemesi halinde ileri zamanlarda kalp krizi ve inme gibi yaşamı tehdit eden durumlara zemin hazırlanabileceği için dikkatli olunması gerekir” diye konuştu.

“ÇEŞİTLİ KOMPLİKASYONLAR GELİŞMEDEN FARK EDİLEMİYOR”

“Normalden daha yüksek kolesterol değerlerine sahip olan kişilerde herhangi bir belirgin şikayet ortaya çıkmayabilir” diyen İç Hastalıkları Uzmanı, Uzm. Dr. Hayri C. Kara, “Yüksek LDL düzeyleri, genellikle kilolu kişilerde görülmesine rağmen bazı insanlarda da genetik olarak bazı karaciğer enzimlerin eksikliğine veya yokluğuna bağlı olarak normal kilolu veya zayıf kişilerde de görülebilir. Bu durumlarda bunu ayırt edecek daha ileri bazı labaratuvar İncelemeler yapmak ve tedaviyi buna göre düzenlemek gerekir. Bu kişiler genellikle sağlık kuruluşlarında gerçekleştirilen rutin kan tetkikleri sırasında tespit edilirler.

Kardiyovasküler problemler ile ilişkili kabul edilen LDL kolesterolün desilitre kanda 100 miligramdan daha az olması beklendiğini söyleyen Uzm. Dr. Hayri C. Kara, bu sınırın üzerindeki değerlerin kişide yüksek kolesterol varlığına işaret ediyor olabileceği nedeniyle bilinçli olunması gerektiğini belirtti. Kara, “Eğer kişide hayati tehdit oluşturabilecek, diyabet, hipertansiyon veya beyin damarlarında tıkanıklık gibi hastalıklar var ise bu değerin 70 mg’den az olması gerekir” ifadelerini kullandı.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Yüksek kolesterolün tedavisinde ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişikliği uygulamalarının birlikte yer alması gerektiğini aktaran Kara, “İlaç tedavisine başvurulmasına kişinin kolesterol düzeyi ve kalp damar hastalıkları açısından sahip olduğu diğer risk faktörleri göz önünde bulundurularak karar verilir. Bu kapsamda kullanılan ilaçlar kolesterolün emilimi veya atılımı üzerinde değişiklik sağlayarak etki gösterir. Yüksek kolesterol tedavisinde beslenme ve egzersiz ile ilgili yapılacak yaşam tarzı değişiklikleri en az ilaç tedavisi kadar önemli konulardır.

İlaç tedavisi genellikle düzenli fiziksel aktivite yapılması ve sağlıklı bir beslenme programına uyulmasına rağmen kolesterol değerlerinde beklenen düşmenin sağlanamadığı hastalarda tercih edilir. Ancak çok yüksek LDL değerlerinde en iyi diyet ve fiziksel aktivitenin bile yüzde 30 civarında bir düşüş sağlayabildiği göz önüne alınarak ilaç tedavisine başlanılmaktadır.

Fazla kilolardan kurtulmak ve sağlıklı bir yaşam anlayışını benimsemek adına hekiminiz tarafından aksi belirtilmediği sürece haftanın en az 5 günü yarım saat olacak şekilde planlanan fiziksel aktivite yapılması önerilir” diye konuştu.

Beslenme şeklinin önemine de değinen İç Hastalıkları Uzmanı, Uzm. Dr. Hayri C. Kara, “Gıdalar ile alınan yağların doğal ve sağlıklı yağlardan seçilmesi, düşük kalorili bir beslenme planına uyulması, sebze ve meyve ürünlerinin tüketimine ağırlık verilmesi ve doymuş veya trans yağlardan uzak durulması ise kolesterol yüksekliğine karşı beslenme ile ilgili yapılabilecek yaşam tarzı değişiklikleri arasında yer alır. Beslenme ve fiziksel aktivite dışında tütün kullanımı gibi damarları daraltabilen zararlı alışkanlıklardan vazgeçilmesi de kolesterol yüksekliğine karşı atılabilecek önemli adımlardır” dedi. Uzm. Dr. Hayri C. Kara, kolesterol yüksekliği tedavisinde hekim ve hastanın uyum içerisinde olmasının oldukça önemli olduğunu da sözlerine ekledi.