"Eğer biz balıkçılar, balık stokları için gerekli sorumluluğu üzerimize almazsak, bunu kim yapacak? Eğer biz harekete geçmezsek, gelecekte çocuklarımıza yedirecek balık bulmakta çok zorlanacağız."
Darryl adındaki bu balıkçı, on yıllardır yaşadığı yerdeki koylarda balık avına çıkıyordu. Ta ki yılın altı ayı burada avlanmaya gönüllü olarak son veren yerel balıkçılarla bir proje başlatana dek. Darryl ve ekibi, ava çıkmadıkları dönemde balıkların boyutlarını incelemeye başladı. Avlanma yasağı sayesinde biraz büyümelerini umarak.
"Burası, bu deniz bizim ofisimiz" diyor Darryl ve ekliyor:
"Sizler çalışmak için her gün ofise gidiyorsunuz. Biz de buraya geliyoruz. Hayatımızı buradan kazanıyoruz. Bu yüzden de denizlerimizi korumak zorundayız."
Denizleri koruma planı
Darryl'in projesi, öncü bir denizleri koruma planının fon sağladığı çok sayıdaki tasarıdan biri.
Seyşeller, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir anlaşma yaparak, iklim değişikliğinin okyanuslara olan olumsuz etkisiyle mücadele etmek için borcunun yüzde 5'ini nakit karşılığı takas etti.
Karşılığında da sularının yüzde 30'unu, yani Türkiye'nin yüzölçümünün yaklaşık yarısı kadar bir alanı, koruma taahhüdünde bulundu. Bu, küçük bir ada ülkesi için hayli büyük bir taahhüt.
Anlaşmanın ayrıntıları
Seyşeller hükümeti, ABD merkezli bir yardım kuruluşu olan Doğa Koruma Vakfı (Nature Conservancy) ve bir dizi yatırımcıyla 2016 yılında borç takası üzerinde bir anlaşmaya vardı.
21 milyon dolarlık anlaşma çerçevesinde, vakıf ile Amerikalı oyuncu Leonardo DiCaprio'nun derneğinin de aralarında olduğu yatırımcılar, Seyşeller'in Avrupa ülkelerine olan dış borcunun bir bölümünü satın aldı.
Borç şu anda, Seyşeller Koruma ve İklim Uyumluluğu Vakfı (Seychelles Conservation and Climate Adaptation Trust - SeyCCAT) bünyesinde tutuluyor ve vakıf ülkenin geri ödemeleri rahatça yapmasına imkân tanımak için düşük faizler uyguluyor.
Anlaşma sayesinde yapılan 8 milyon doları aşkın tasarruf ise deniz altı hayatını korumak ve iklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle mücadele etmek için geliştirilen projelere aktarılmak üzere tutuluyor.
Denizlerin denetimi
Küçük ada ülkeleri, artan deniz seviyeleri karşısında en büyük tehdidi hisseden yerler. Çevreci örgütler, tükenmek üzere olan mercan kayalıklarının, aşırı iklim koşullarının ve heyelanların Seyşeller takım adalarının varlığını topyekün tehdit ettiğini söylüyor.
Ada ülkesi, en büyük doğal kaynağı olan denizi korumaya çalışıyor, ancak bu çok da kolay bir iş değil. Koruma altına alınan bölgelerde tüm insani faaliyetlerin kısıtlanması gerekiyor. Buna balıkçılık ve turizm de dahil. Hint Okyanusu'nun bu engin sularını denetlemek de ülkenin sahil güvenlik birimlerine düşüyor.
Yarbay Connie Anthony, korumaları gereken kimi bölgelere ulaşmalarının dahi iki gün sürdüğünü söylüyor.
Anthony, "Büyük bir sahil güvenlik ekibimiz yok. Şu anda en dış çeperdeki adalarımızda önlem almaya çalışıyoruz. Buralara askerlerimizi yerleştirdik ve gemilerle iç limanlarda devriye geziyorlar" diye konuşuyor.
Havadan destek
Bu gemilere havadan da destek veriliyor. Hava kuvvetleri de planlara dahil olmuş durumda ve denizler üzerindeki görüş hakimiyetlerini diğer ekiplerin hizmetine sunuyorlar.
Yüzbaşı Donn Du Perez, kaçak gemileri nasıl tespit ettiklerini anlatıyor:
"Uçaktan aşağıdaki gemilerin yasal olup olmadığı hakkında ipuçları yakalamaya çalışıyoruz. Örneğin, hangi ülkenin bayrağını dalgalandırıyorlar? Bayrak dalgalandırmıyorlar mı? Gemide ne tür ekipmanlar olabilir? Şamandıraları var mı? Bu gibi şeyler.
"Uçaklarımız son derece yetkin. Hayli gelişmiş ekipmanlara sahibiz ve gemileri oldukça uzak bir mesafeden dahi tespit edebiliyoruz. Uçtuğumuz zaman, on binlerce kilometrekarelik alanları kat ediyoruz. Bunu da hayli etkin bir şekilde yapıyoruz, aksi takdirde bizden bekleneni gerçekleştiremeyiz."
İyi bir örnek
Seyşeller örneğini izlemek isteyen başka ülkeler de denizlerini korumak için Doğa Koruma Vakfı'yla görüşmeler gerçekleştiriyor.
Seyşeller Çevre Bakanı Wallace Cosgrow, üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getireceklerini söylüyor:
"İyi bir örnek teşkil etmek ve tüm dünyaya bunun yapılabileceğini göstermek istiyoruz. Küçük ada ülkelerindeki kaynaklar doğanın korunması için yeterli imkân tanımıyor. Dolayısıyla, çevrenin korunabilmesi için finansman oluşturmak amacıyla yaratıcı yöntemler geliştirmeye çalışıyoruz.
"Bana birçok soru yöneltiliyor, özellikle de küçük ada ülkelerinden. Onlar da bizim gibi borç takası anlaşması yapmak istiyorlar. Ayrıca deniz altı alan planlaması konusuna da ilgililer."
Ada halkı iyimser yaklaşımını sürdürüyor ancak gelir açısından okyanuslarına bağımlı olan bir ülkede insanların geçimleri için duydukları ihtiyaçlar ile çevrenin gereksinimlerini dengelemek kolay değil şüphesiz.
Mahe Adası'ndaki bir balıkçı, Beatty Hoarau, gelecek hakkında kaygılı. Geniş kapsamlı ticari turlar düzenliyor ve denize açıldıkları zaman tekneleri günlerce geri dönmeyebiliyor.
"Bence korunaklı bir alan olması iyi bir şey tabii, ancak şu anda olup bitenlerin tamamen reklam koktuğunu düşünüyorum. Evet, hepimizin fedakârlık yapması gerek. Ancak fedakârlık sürekli balıkçılardan beklenmemeli," diyor.
Geleceğe bakmak
Praslin Adası'nda balıkçı Darryl önündeki bir diğer büyük sorunu anlatıyor. Sorunun kaynağı bu kez küçük torunu.
"Büyüyünce ben de balıkçı olmak istiyorum, okula gitmek istemiyorum, diyor. Kesinlikle olmaz, diyorum ona. Hayır! Önce okula gitmelisin, eğitim almalısın, çünkü bir sürü alet var, bunları nasıl kullanacağını öğrenmen gerek. Sonra da balık avlamaya çıkarsın elbet" diye konuşuyor.
"Çok yetenekli bir çocuk, balıkçılığa çok yatkın. Tabii hocası iyi de ondan" diye de gülerek ekliyor.
Catherine Byaruhanga ve Louise Adamou
BBC News, Seyşeller