Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı Raporu’na göre, dünya ekonomilerinin karbondan arındırılması için iklim riskleri açısından güvenli bir senaryo, 2050’ye kadar 110 trilyon dolarlık enerji yatırımı gerektiriyor.
Dünya ekonomilerinin kapsamlı şekilde karbondan arındırılması stratejileri için yaklaşık 130 trilyon dolarlık enerji yatırımı gerekiyor.
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansının (İRENA) “Küresel Ölçekte Yenilenebilir Enerjinin Görünümü” başlıklı raporu, enerji dönüşümünün, 2050’ye kadar ekonomik büyümeye ve istihdama yüksek düzeyde katkı sağlayacağını ortaya koyuyor.
Rapora göre, ülkelerin enerji dönüşümünü başarılı şekilde yönetmek için yatırım stratejileri ve yasal çerçeveler gibi enerji sisteminin yapı taşlarının incelenmesi gerekiyor.
Ayrıca, küresel ölçekteki karbondioksit emisyonlarının 2050 yılına kadar en az yüzde 70 azaltılmasının yolları araştırılıyor.
Ekonomilerin kapsamlı şekilde karbondan arındırılmasına yeni bir bakış açısı getiren raporda, sıfır emisyon hedefine yönelik bir yol haritası da sunuluyor.
Buna göre, başta yeşil hidrojen ve son kullanıcı ürünlerinin elektrifikasyonu olmak üzere belirlenen 5 farklı teknoloji önceliğine yatırım yapılarak, ağır sanayi ve yüksek karbonlu sektörlerde fosil yakıtların yenilenebilir enerjiyle ikame edilebileceği, dolayısıyla emisyonun azaltılabileceği belirtiliyor.
İklim riskleri açısından güvenli bir senaryo, 2050’ye kadar 110 trilyon dolarlık enerji yatırımı gerektiriyor. Kapsamlı ve net sıfır emisyon hedefleyen senaryo için ise 20 trilyon dolar ek yatırım ihtiyacı öngörülüyor.
Böylelikle, dünya ekonomilerinin karbondan arındırılması stratejileri için yaklaşık 130 trilyon dolarlık enerji yatırımı gerekiyor.
Yenilenebilir enerjiye ilgi artacak
Söz konusu döneme kadar, yenilenebilir enerjinin Güneydoğu Asya, Latin Amerika, Avrupa Birliği ve Sahra Altı Afrika’da toplam enerjinin yüzde 70’inden fazlasını karşılaması öngörülüyor.
Benzer şekilde, ısı ve ulaşım gibi son kullanıcı nezdindeki elektrifikasyonun tüm bölgelerde artması, Doğu Asya, Kuzey Amerika ve Avrupa’nın büyük bölümünde ise yüzde 50’yi aşması bekleniyor.
Fosil yakıt sektöründeki istihdam kayıplarına rağmen tüm bölgelerde insan refahında önemli artış ve yenilenebilir enerji sektöründeki istihdamda net artış yaşanacağı tahmin ediliyor.
Ayrıca, hedeflere ulaşmak için uluslararası, bölgesel ve yerel ölçeklerde daha güçlü koordinasyon önem arz ediyor.