Cüneyt Yüksel’in “Siyasette Etik” adlı kitabını okuyorum. Yazdıklarına imrenmekle kalmayıp müthiş derecede kıskanıyorum da. Kitabın yazarı tam anlamıyla bir derya deniz. İstanbul Üniversitesi Hukuk mezunu. ABD’de Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yüksek lisans yaptı. Tezi en iyi yüksek lisans tezi seçildi. Yine ABD’de Stanford Üniversitesi’nde ikinci yüksek lisansını yaptı. Doktorasını da bu okulda tamamladı. Bu okulun dünyada en başarılı on hukuk öğrencisine verilen uluslararası hukuk başarı ödülüne layık görüldü. Uzun yıllar Washington DC.’de avukatlık yaptı. En başarılı Harvard mezunu özel ödülünü aldı. Bu kadar bilgi yeter olsun… Şu anda Cüneyt Yüksel Mardin Milletvekili… İlgi alanlarına gelince; hukuk, uluslararası hukuk, etik, yolsuzlukla mücadele, Avrupa Birliği, küreselleşme, ekonomi, kurumsal yönetim ve uluslararası siyaset… Bu kitabında; Dünyada ve Türkiye’de siyasette etik, siyasetin finansmanı, yasal altyapıları ve uluslararası uygulamalar hakkında çözümlemeler ve uygulamalar önermiş. Önümüzde yaklaşan bir seçim duruyor. Bu seçim nasıl finanse edilecek? Siyasetin finansmanında YOLSUZ faaliyetler, literatürde genellikle nasıl yer alıyor?
- Siyasetin finansmanı ile ilgili kanunları ihlal eden YARDIM ve BAĞIŞLAR.
- Siyasi bir makamı elinde tutan kişinin yolsuz bir işlemden elde ettiği parayı kampanya veya parti harcamaları için kullanması.
- Partizan siyasi amaçlar için kamu kaynaklarının kullanılması.
- Seçim kampanyaları döneminde kendisine gelir sağlayan kişi ve gruplara seçilme durumunda yasa dışı veya etik dışı menfaat sağlayacağına dair taahhütte bulunması.
- Yasadışı veya yeraltı kaynaklarından destek alması.
- Oy satın alma.
Bu yolsuzlukların önlenmesinde en yararlı yöntemler, TÜSİAD’ın yaptırmış olduğu, Kamu Reformu Araştırması’nda; Para kaynaklarının denetimi, yolsuzluk yapanların teşhiri, halkın eğitilmesi/aydınlatılması, medyanın halkı bilgilendirmesi, düzenli mal bildiriminde bulunulması, sivil toplum kuruluşlarının harekete geçmesi, din büyüklerinin yolsuzluğa karşı çıkması olarak sıralanmıştır. Peki, kitapta siyasetin finansmanının düzenlenmesi hangi ilkelere bağlanmaktadır?
- Adaylara dışardan etki edilmesinin ve çıkar çatışması durumlarının engellenmesi.
- Finansal beyanların saydamlığı ve kamuya açıklanması.
- Siyasetin finansmanı konusunda denetleyici önlemlerin alınması.
- Gelirlerin çeşitliliği ve harcama sınırları.
- Medya araçlarının kullanılması konusunda adalet ve dürüstlük.
- Sivil toplum kuruluşlarının etkin rolü olarak belirlenmektedir.
Yazar, tüm bu özetlenenler için bir de MODEL YASA önermektedir. Burada en önemli husus olarak SEÇİM HESABI öne çıkmaktadır. Bu önermesini şöyle açıklamaktadır: Seçim giderlerinin denetlenebilmesi, bunlarla ilgili kayıtların SAYDAMLIĞINA bağlıdır. Dolayısıyla açılan SEÇİM HESABI saydamlığa katkıda bulunmaktadır. Ancak seçim giderlerinin belirli bir hesapta toplanması, bu giderlerin denetimi için yeterli değildir. Seçim hesaplarıyla ilgili denetimlere kamuoyunun erişimi sağlanamazsa, bu hesapların seçmenler tarafından denetlenebilmesine olanak olmayacaktır. Adayların bu hesapları adaylıklarını ilanlarından 7 gün sonra açmaları ve seçimlerden 10 gün sonra da hesaplarını vererek kapatmaları gerekmektedir. Bugünden tezi yok. “Ben adayım” diyenlerin yaptıklarına mutlaka bakmamız gerekiyor. Kimlere nerelerde yeme içme, yani halk diliyle HAMMA HUMMA partileri veriyorlar? Bu HAM HUM ŞOROLOPLAR nerelerde ve hangi mekânlarda gerçekleşiyor? Bunların giderleri nereden karşılanıyor? Kamu kaynakları kullanılıyor mu? Bu adacık çok küçük. Kimin ne yaptığı kuşbakışı görünüyor. Sırıtıyor. Leş gibi pis kokular yükseliyor. Kimin ne haltlar çevirdiği biliniyor. Tüyü bitmemiş yetim hakkını koca koca insanlara yedirenler ve utanmadan yiyenler; Boğazınızda kalsın.[review]