GHE için daha ağır ifadelerle bir başlık kullanacaktım ama neyse...
Bu başlığı salt futbolcular için değil, başkan, yöneticiler ve "hastayım ayağı" ile sahaya çıkmayıp, maçı tribünlerin en sağında tek başına izleyen takımın teknik direktörü Mehmet Kemancıoğlu için de attım. "Hastayım" diye maçını yönetmeyen Metça, sahanın içindeyken futbolcular sahaya çıkıyorlar ama biri bile kafasını çevirip selam vermiyor hocalarına. Sizce bir terslik yok mu bu durumda?
Lig'in ilk devresini en fazla galibiyet alan, en çok gol atan, en az gol yiyen ve bir mağlubiyetle en az yenilgi alarak lider tamamlayan GHE, ikinci devrede yedi maçta sadece bir galibiyet, bir beraberlikle Birinci Lig'in en az puan alan takımı. Bırakın şampiyon olmayı veya Play Off'a kalmayı, düşmemeyi ilk devrede aldığı puanlar sayesinde başaracağı! kesin.
Geçenlerde de yazdım; Haklı veya haksızlar, ligin ikinci yarısının başından bu yana futbolcular teknik direktörlerini istemediğini başkana bildirmiş. Başkan ise başka havalarda, daha evvel takım için verdiği paraları tahsil etmekle meşgul. Metça'dan memnunmuş. Sanki kendisi oynuyor takımda.
Kaleci Burak, Dumlupınar'ın yapamadığı işi kendisi yaparak, önce topu ıskaladı golü yedi, sonra durup dururken penaltıya sebep oldu ve GHE'nin ilk yarıyı 2-0 geride kapamasını sağladı!
İkinci yarıda yediği üç golden sadece Süleyman'ın kafa ile attığı golde, o değil, savunma hatalıydı. Diğer ikisi, son iki dakika içerisinde faul atışlarından geldi. İkisinde de kaleci Burak sadece seyretti.
O kötü idi ama savunma ondan kötü idi. Dumlupınar futbolcuları; sağdan, soldan, ortadan vızır gibi geliyor, GHE savunma oyuncuları trafik polisi gibi onlara refakat ediyor. "Sen suçlusun, ben suçsuzum" gibisinden Serim'le Hasan Saldırazam kavga ediyor. Gol atacağım diye ileri giden orta saha oyuncuları topu kaptırınca, ilerideki Özgür ve Hüseyin Sarro ile birlikte rakip ceza alanı içinde duruyorlar. Özgür, öylesine kilo almış ki, neredeyse sumo güreşçilerine benzemiş. Hüseyin Sarro en az beş gollük pozisyonda ya topa vurmakta gecikti, ya dışarı attı, ya da kendisini yere...
Kısaca GHE futbolcuları oynamıyor. Şenol'un ve Salahi'nin olmaması bir mazeret değil. Onların oynadığı maçları da gördük.
Dumlupınar gerçekten iyi bir takım. Eğer futbolu olarak sosyal sigortalı olsaydı, emekliliği gelecek olan Coşkun, ileri yaşına rağmen sahada basmadık çim bırakmadı. Yeşilbaş mükemmel bir kanat adamı. Önce Osman Koç'u, sonra da Serim'i hallaç pamuğu gibi attı. Stoperleri Erdoğ ve Turgut Kaan hem savunmada, hem de hücumda etkili futbolcular. Aynı şekilde Hasan Bahtıkara ile Rıdvan da çok çalıştılar.
Belki GHE yerine başka bir takım olsa deplasmanda beş gollü galibiyet alamazlardı ama kesin olan şu ki, Süper Lig için G.G. ve Yalova ile birlikte Dumlupınar en şanslı takım.