Sol Hareket bir basın açıklaması yayınladı:
Sol Hareket ve Sol Kanat (Kıbrıs’ın güneyinden) temsilcileri, 29 Kasım ve 21 Aralık 2020 tarihlerinde internet üzerinden birbiri ardına gerçekleştirilen görüşmelerde bir araya gelerek, Kıbrıs ve Dünya’daki mevcut siyasi durumu tartışmış ve bu tartışmaları devam ettirme, fikir alışverişinde bulunma, ortak duruşlar oluşturma ve sosyalizme yönelik ortak mücadele ile Kıbrıs'ın Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türkler ve adadaki diğer etnik veya ulusal gruplar için ortak bir devlet olarak yeniden birleştirilmesini sağlamak için ortak eylemler gerçekleştirme konusunda anlaşmıştır.
Bu görüşmelerde, hem ayrı ayrı hem de ortaklaşa üstlendiğimiz eylemlerin gelecek planlamasına yardımcı ve rehber olması için yazılı hale getirmeye karar verdiğimiz benzer veya aynı duruşlara vardık. Bu Deklerasyon, sürekli tartışmaya açık olacak ve herhangi bir değişikliğin gerekli olduğuna karar verildiği herhangi bir zamanda iki örgüt arasındaki ortak bir anlaşma ile değiştirilebilecektir.
Hem Kıbrıs’ın kuzeyinde ve hem de güneyinde siyasi durum giderek istikrarsız bir hale gelmekte ve yönetici elitler bir krizden diğer bir krize sürüklenmektedir. 2008'deki ekonomik çöküşten bu güne dünya ekonomik krizinin bir sonucu olarak devam etmekte olan ekonomik kriz, COVID-19 salgını nedeniyle de giderek daha da kötü hale gelmektedir.
Sağ başkanlığındaki yönetim, sağlık kriziyle etkili ve sürdürülebilir bir şekilde baş edilememesinin ve ekonominin bu denli darbe almasının sorumlusudur. Bu durum, tüm siyasi ve sosyal kurumların hızlı bir şekilde güven kaybına neden olmuştur. Bu güven kaybı, geniş kitleler için gittikçe daha da aleni hale gelen yaygın yolsuzluklar nedeniyle de daha da kötüleşmektedir. Dolayısı ile bu durum, toplum üzerindeki hâkimiyetlerini yitirdiklerini ve çökme tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını fark eden hükümetlerin dayattığı otoriter önlemlerin artmasına da sebep olmaktadır.
Kıbrıs’ın kuzeyinde, Ankara ve Tayyip Erdoğan Hükümeti, Kıbrıslı Türk toplumuna gerici siyaset ve yaşam tarzını dayatma çabalarını yoğunlaştırmaya çalışmaktadır. Buna, Kıbrıs’ın kuzeyinde daha önce benzeri görülmemiş bir ekonomik baskı ve Kıbrıslı Türk toplumunu baskı altına alma ve bertaraf etmek için demografik, siyasi ve kültürel değişimi empoze etme girişimleri eşlik etmektedir. Bu amaçla saldırgan ve yayılmacı politikalar kullanılmakta ve Kıbrıs Sorununa yönelik iki bölgeli ve iki toplumlu Federasyon temelinde çözüm arayışı sabote edilmeye çalışılmaktadır. Bu durum, aşırı sağ ve faşist aktörler harekete geçirilerek ve aynı zamanda krizleriyle mücadele eden ayrılıkçı rejimin istikrarı sağlanmaya çalışılarak devam ettirilmektedir.
Kıbrıs’ın güneyinde, Anastasiades hükümeti ve daha geniş tabanlı Kıbrıslı Rum sağındaki destekçileri tarafından desteklenen milliyetçi siyaset zemin kazanmaktadır. Altın Pasaport skandalıyla ilgili ifşaatlarla vurgulanan yolsuzluk, milliyetçi söylemi teşvik eden ve milli servetin kendileri, yakın akrabaları ve arkadaşları tarafından gasp edilmesini de bunun bir parçası haline getiren egemen elitlerin kinizmini ortaya koymaktadır. Bir yandan halkın güveni kaybedilirken diğer yandan da devlet mekanizmasının her noktası, tüm sosyal ve kamu kurumları ve genel olarak tüm gazete, yayın ve kitle iletişim kuruluşlarını kontrol altına almak için utanmaz girişimlerde bulunulmaktadır.
Ayrıca iki toplumlu görüşmelerde iki bölgeli ve iki toplumlu Federasyon hedefi sabote edilmeye çalışılmaktadır. Milliyetçi propaganda yapmaya ve aşırı sağı, faşistleri ve Kiliseyi Yunan milliyetçiliğini teşvik etmek için harekete geçirmeye devam edilirken, Türkiye'nin uzlaşmaz tutumu ve Kuzey'de Ersin Tatar'ın seçilmesi kullanılarak Avrupa ve Uluslararası çevrelerde Kıbrıs Sorunu’nun hala çözülememesi haklı çıkarılmaya çalışılmaktadır.
İki örgüt de Solun, egemen milliyetçi ideolojiye yönelik konformist siyasete sırt çevirmesi gerektiğini düşünmektedir. Sağ ile herhangi bir ittifak kurma girişimi, açıkça tanımlanmış hedeflere dayanmalı, işçi sınıfının özlemleri ve Solun programıyla uyumlu olmalıdır. Milliyetçi düşünce ve milliyetçi güçlere sunulan tavizler, tarihsel olarak Sol için, Kıbrıs halkı için ve genel olarak insanlık için her zaman felaketlerle sonuçlanmıştır. Bizler, iki bölgeli ve iki toplumlu Federasyon hedefi ile Kıbrıs’ta daha iyi bir gelecek için emek veren adanın her iki tarafındaki Solun ortak mücadelesine temel oluşturacak politikaları teşvik etmeye çalışacağız.
Karşılıklı saygı ve fikirlerin, programların ve eylemlerin özgürce ifade edilmesi temelinde, Kıbrıs Solunun tüm kolları arasında mümkün olan en geniş işbirliğini hedefliyoruz. Kıbrıs Sorunu ile ilgili olarak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarında belirtildiği şekli ile tek egemenliği, tek vatandaşlığı ve tek uluslararası temsiliyeti olan, iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı Birleşik Federal Kıbrıs hedefimizi destekleyecek ortak hedeflerin genişletilmesi ve ortak anlayış ve programların geliştirilmesi hedefleri çerçevesinde tüm eylemleri destekliyoruz. Ortak bir anlayış oluşturmak için fikir ayrılıkları açıkça kabul edilmeli ve üzerlerinde tartışılmalıdır. Ufak fikir farklılıkları, üzerinde anlaşmanın sağlandığı konularla ilgili ortak eylemlere engel teşkil etmemelidir.
Müzakere süreci, Guterres Çerçevesi temelinde yeniden başlamalıdır. Güven artırıcı önlemlerin uygulanması da, kapsamlı çözüm müzakerelerine paralel olarak başlatılmalıdır.
Politikaları formüle etmek ve Solun ötesindeki güçlerle işbirlikleri oluşturmak için bir Sol Programının oluşturulması elzemdir. Bu doğrultuda, her iki örgüt de Sol ve Kıbrıs Sorunu Konferanslarını desteklemekte ve İki Toplumlu Birleşik Kıbrıs İnisiyatifi gibi platformlara katılmaktadır.
İki örgüt, Solun her iki toplumdaki ortak çalışmasını hedeflerimize ulaşabilmek için gerekli görmektedir. Ayrı ayrı sürdürülen çalışmalar yalnızca sınırlı sonuçlar üretebilir ve sürekli olarak milliyetçi düşünce tarzlarına boyun eğme ve Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk Solu arasında daha fazla mesafeye yol açma tehlikesiyle karşı karşıyadır.