Yeni Kıbrıs Partisi, bugün, 21 Kasım, Pazartesi saat 11:00’da YKP Genel Merkezi’nde 25 Aralık yerel seçimleri ile ilgili YKP’nin tavrını açıklamak için basın toplantısı düzenledi.
Okunan açıklama şöyle:
Yeni Kıbrıs Partisi, 2022 yerel seçimlerinin yaklaşmasıyla bir süredir çeşitli düzeylerde toplantılar yaparak yerel yönetimlerde güncel tavrını belirlemeye çalışıyordu.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, bizler her seçim sürecinde tavrımızı belirlerken ülkenin somut koşullarının somut tahlilini yapmaktayız…
Bugün itibarı ile içinden geçmekte olduğumuz süreçler, Kıbrıs’ın kuzeyinde yerel yönetimlerde ciddi siyasi yapısal dönüşümlerin yaşandığı zamanlardır. Yerel yönetim reformu olarak dayatılan ve gerekçesi dahi doğru dürüst açıklanamayan bir yasayla bazı belediyelerin birleştirilmesi, aslında buzdağının görünen kısmıdır. Buzdağının görünmeyen devasa kısmını ise, suyun ve beledi hizmetlerin özelleştirilmesi ve yeni rant alanlarının yaratılması oluşturmakta, bunlar da seçim sonrası süreçte önümüze gelmek için gün saymaktadır. Jet krizi olarak gündeme gelen, “bazı” iş insanlarının Lapta’ya yapılması planlanan marinaya ziyareti unutulmamıştır. Örneğin UBP’nin bağımsız aday destekleme kararı alma sürecinde bu konunun etkisi yok mu? Basit bir yerel yönetim seçimi yapıyoruz diye düşünenler acaba UBP-DP-YDP’nin bir milliyetçi cephe kurması ve özellikle AKP’den hem siyasilerin hem de iletişim uzmanlarının adaya taşınmasındaki detayı kaçırmıyor mu? Özellikle Lefkoşa’dan uzakta, Karpaz bölgesinde Türkiye’den getirilen AKP’lilerin çalışması ile yeni yerel yönetim reformunda o bölge belediyelerine çeşitli yeni rant imkanları verilmesi arasında bir ilişki yok mu? Taksim talep eden, adada bölünmeyi isteyenlerin sağ faşist bir blok olması net olarak bize gösteriyor ki, bu basit bir yerel yönetim seçimi değildir…
Yaşadığımız coğrafyada “battı” denen kurumların başına nelerin geldiğini bilmekteyiz. Önce sistemli bir şekilde batırılma süreci yaşayan kurumlar sonrasında peşkeş çekilerek özelleştirilmektedir. Belediyeler için de bir süredir battı denmekte ama nasıl battıkları araştırılmamakta, batıranlardan hesap sorulmamaktadır. Önümüzde duran beldi hizmetlerin ve suyun özelleştirilme süreçlerine karşı mücadelenin yükseleceği süreçler elbette olacaktır. Böylesi koşullarda daha geniş ve kapsayıcı şekilde hep birlikte ve yan yana durmaya ihtiyacımız vardır... Bizler, elde kalan toplumsal varlıklarımızın, müştereklerimizin, kamusal hizmetlerimizin peşkeş çekilmesine karşı yürütülecek olan ortak mücadelenin bir ayağı olarak da bu yerel seçimleri görmekteyiz. Dolasıyla aldığımız kararlarda bunları da göz önünde bulundurduk…
Yolsuzluğun ve usulsüzlüğün hesabının sorulamadığı, yenilerinin de yaşanmaya devam ettiği bu koşullarda, yerel yönetimlerde alternatifler yaratmak için YKP olarak kararlar ürettik.
YKP için, alınacak kararlarda öncelikle siyasal duruşlar önemlidir.
YKP olarak bizce ihtiyaç olan, belediyelerin birer yerinden yönetim örgütü olduğunu bilerek hareket etmektir. YKP’nin anlayışı yaşam alanlarını, orada yaşayanlarla birlikte yönetmektir. Dolayısı ile, bölgelerde ne yapılacağına dair kararları YKP merkezi olarak üretmek yerine, her seçim bölgesi kendi dinamikleri ile tavrını belirledi.
Belediye hizmetlerinden yararlanıp vergiler ödeyenlerin bütçe ve kesin hesap denetimine, yani ödedikleri vergilerin nasıl harcandığını öğrenecekleri sürece katılımı sağlanmalıdır. Belediye Meclislerine mutlaka işlerlik kazandırılmalı, oluşturulacak yurttaş inisiyatifleri ile de Belediye Meclisi üyeleri denetlenmeli, yerleşim yerinde yaşayanların talepleri bu şekilde aşağıdan yukarıya çıkmalıdır. Herşeye karar verme gücünü tek başına elinde tutan ‘Belediye Başkanlığı modeli’ne son verilmeli, katılımcı demokrasinin tüm kurumları çalıştırılmalıdır.
Yerleşim yerleri tüm yaşayanların katılımı ile tabandan tavana doğru kararların alınacağı mekanizmalarla, ekoloji merkezli, anti-militarist, toplumsal cinsiyete duyarlı projelerle yeniden planlanmalıdır.
YKP olarak inanıyoruz ki bunlar hayata geçirildiğinde yerleşim yerleri daha yaşanır ve demokratik alanlar olacaktır.
Bu nedenle bir kez daha ve yeniden “yerleşim yerlerini BİRLİKTE yönetmeliyiz, bunun için BİRLİKTE mücadele etmeliyiz” çağrısı yapıyoruz.
YKP olarak sokaklardan, mahallelerden başlayarak, bölgelerde yaşayanların doğrudan katıldığı ve kollektif iradesiyle oluşan talepleri doğrultusunda belediyelerin yıllık program ve bütçe tasarılarının oluşumuna doğrudan dahil olabildiği, DEMOKRATİK, EŞİTLİKÇİ ve ÖZGÜRLÜKÇÜ yerel yönetim modelini savunduğumuzu söylüyor, bunun için mücadeleye devam edeceğimizin altını çiziyoruz!
Böylesi düşüncelerle YKP olarak, 25 Aralık’taki seçimlerde belediye meclislerine TDP listelerinde adaylar gösteriyoruz.
16 Kasım günü gerçekleşen Parti Meclisinde bir çekimser oya karşılık Lefkoşa Belediye başkan adayı Mehmet Harmancı’yı destekleme kararı aldık.
Ayrıca Lefkoşa, Omorfo, İskele, Mağusa ve Pergama’da belediye meclislerinde TDP ile çalışmaya devam ediyoruz…
Belediyelerde yaşananlardan endişeliyiz, öfkeliyiz, kaygılıyız. Artık bugüne kadar bizi sürekli kriz içinde yaşatanları elimizin tersiyle itmek ve kendi geleceğimizi ellerimize almak için hemen şimdi mücadeleyi yükseltiyoruz!
Hem Kıbrıs’ın tümünde hem de yerel yönetimlerde talimatla yönetilmeye hayır, bu memleket bizim, biz yönetelim sloganını yükseltiyoruz…
Yeniden ve bir kez daha vurguluyoruz: başka bir yerel yönetim mümkün!