"Ben gaz maskesinin üst kapağını çıkardığımda her iki kapak arasında çok yoğun miktarda toz birikmiş olduğunu ve çok pis olduğunu ve kullanıma elverişsiz olduğunu gördüm.
"Bunun için gaz maskesini kullanamadım. Yanımda bulunan toz maskelerini kullanmaya başladım. Bu da yeterli olmayınca olukların içine uzanarak tabanda bulunan demiri ağzıma alarak ve burnumu tıkayarak bu şekilde oksijen almaya çalıştım."
13 Mayıs 2014’te Türkiye’nin en büyük maden faciasından kurtulan işçilerden biri savcılıkta verdiği ifadede böyle anlatıyordu yaşadıklarını.
Pek çok işçi madenin içindeki makinalara hava veren istim borularını delerek hayatta kaldı, bir kısmı da "demirin içindeki oksijeni" emerek.
Soma’da, 301 madencinin öldüğü o gün, küflü maskesinin çalışmadığını söyleyen sadece o değildi üstelik.
Sağ kurtarılamayan 301 madencinin kaçının gaz maskesi çalışmadığı, kaçının yerde öylece bırakılmış bir demire takılarak düştüğü ve kalkamadığı, kaçının madenin içindeki dar yollardan birinden geçecek mecali kalmadığı için öldüğünü bilmiyoruz.
Ancak sağ kalan işçilerin söyledikleri, bilirkişilerin yaptıkları keşiflerde çekilen fotoğraflar bize madenin içinde böyle büyük bir facia yaşandığında sağ kalmanın hiç de kolay olmadığını gösteriyor.
İkinci yılında bu kez, dünyanın en yüksek sayıda ölümle sonuçlanan faciasından Türkiye’nin yeterince ders çıkartıp çıkarmadığını soruyoruz uzmanlara. Çünkü konu sadece kaza olduğunda gerekli olan kurtarma malzemeleri değil, madenlerde hiç kaza yaşanmamasını sağlamak.
Peki bundan sonra madenlerin güvenli olduğunu düşünebilir miyiz? Soma’dan dersler alındı mı?
Son iki yılda iş güvenliği ve iş sağlığı açısından ne değişti? Hukuki süreçte sorumlular yargı karşısına çıkarıldı mı?
Kimler, neden yargılanıyor?
Davada altısı tutuklu 45 kişi yargılanıyor. Soruşturma aşamasında 8 kişi tutuklandı, iki kişi geçen yılın sonundaki duruşmada tahliye edildi.
Yargılananlar arasında ocağı işleten Soma Kömür İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan da bulunuyor.
Soma ve etrafındaki köylerde yaşayan ölen madencilerin ailelerin önemli bir kısmı her duruşmayı takip ediyor.
Soma davası avukatlarından Can Atalay, ailelerin ve avukatların "dişleri ve tırnaklarıyla mücadele ede ede" bu davaya sahip çıktıklarını söyleyerek ekliyor: "Burada yargılananların cezalandırılması yetmez ama bu bile iş güvenliği ve işçi sağlığı için güvenli bir kazanım olacağından davanın bundan sonraki aşamaları çok önemli" diyor.
Sanıklardan ilk aşamada tutuklanan sekizi 301 kez "Olası kastla öldürme" ve 161 kez "neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama" iddiasıyla yargılanıyor.
Aralında beş iş güvenliği vardiya mühendisinin olduğu sekiz kişi "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmakla" hakim karşısında.
Kalan 29 kişi ise "taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmakla" suçlanıyor.
Kamu görevlileri yargılanıyor mu?
Kamu görevlileri hakkında soruşturma olmasına rağmen bugüne kadar bu soruşturma tamamlanmış veya dava açılmış değil.
Avukat Atalay, kamu görevlilerinin hakim karşısına çıkmadan bütün belge ve bilgilere ulaşılmasının mümkün olmadığını söylüyor.
Soma davasını yürüten mahkeme heyeti bundan bir yıl önce kamu görevlileriyle ilgili soruşturmanın akıbetini savcılığa sordu. Ancak savcılık henüz mahkemenin bu sorusuna yanıt vermiş değil.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yargılama izni konusunda yanıt vermezken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kusuru bulunan kamu personelinin yargılanmasına izin vermemişti.
Konu Danıştay’a taşınmış ve mahkeme Çalışma Bakanlığı'nın bu kararını kaldırarak kamu görevlilerinin yargılanmasının önünü açmıştı.
Kamu görevlilerinin yargılanması ile ilgili durumu sorduğumuz AKP Bartın milletvekili ve geçen dönem çalışan Soma Komisyonu üyelerinden milletvekil Ali Aydınlıoğlu da kamu görevlilerinin hakim karşısına çıkması gerektiğini düşünüyor.
BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Aydınlıoğlu “Kamu görevlileri de anlatmalı. Kimin kusuru ve tanıklığı varsa bunları mahkemelerde anlatmalıdır. Türkiye şeffaf bir ülke” diyor.